“Biz Allah’ın boyası ile boyanmışızdır. Boyası Allah’ın boyasından daha güzel olan kimdir? Biz O’na kulluk edenleriz.” (Bakara.138)

Allah(cc)’ın boyası ile boyanan Müslüman, bu kimliği ile ortaya çıkar. Küpün içindekinin dışa sızdığı gibi. Müslüman da içindekini dışa vurur. Müslüman, dışı içe uygun bir boya ile boyanır. Aksine İslam’ın boyası ile boyanmayan kâmil bir mü’min sayılmaz.
Allah(cc)’ın boyasıdır onun rengi. Başkaca boyalar vurulmak istense de tutmaz. İç onu reddeder. Çünkü ona boyayı Allah vurmuştur, boyaya en uygun Müslüman ismini de Allah koymuştur. Allah boyasından daha güzel boyası olan olur mu? Ondan başkaları da boya vuruyor. Gerçek rengi vermediği için görüp duyanı tiksindiriyor. Bizim boyamız rengini fıtri kaynaktan aldığı için güzeldir ve etrafını güzelleştirir.
“... Allah, sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi...” (Hac. 78)
Bazılarına ne oluyor ki; Allah’ın verdiği Müslüman ismini beğenmeyip kendilerine başka isimler veriyorlar. Adınız Ahmet olsa ve sizi Agop diye çağırsalar isminizin şuurunda iseniz kızarsınız. Hem öyle ise sana takılan İslam adını unutturup, başka isim ve sıfatlarla fikir ve inançlarınızı parsellemek isteyenlere yem olmayalım. Rabbimizin bize verdiği en güzel isim olan Müslüman ismini hayatımıza nakşedelim.
Müslüman, inandığı İslam’a, gönülden ve tüm karakteriyle teslim olmalıdır. İslam, ya birdir ya sıfır. Küsur kabul etmez. İnsan da zahirde ya kâfirdir ya da Müslüman. Bu ikisinin bileşkesi yeni bir tip ortaya koymaz. Böylelerine münafık dense de onlar kâfirlerden de daha beterdir.
Kur’an’a göre Allah’ın boyasıyla boyananların ana özellikleri:
- Emanete hıyanet etmez, verdikleri sözleri yerine getirirler.
- İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar...
- Namus ve iffeti koruma konusunda hassastırlar...
- Boş ve çirkin sözleri söylemez ve dinlemezler...
- Güzel sözleri dinler ve hayatlarına tatbik ederler...
- Boş ve faydasız söz ve davranışlardan yüz çevirirler...
- Her gördüğünü irdelemeden taklit etmezler...
- Cahillerden laf dinlemeyenlere cevap vermezler...
- Sadece dünyaya meyledip kalmazlar...
- İnsanlardan iyi kimselerin önder olmasını isterler...
- Namazlarını eda ederken samimi ve ihlâslıdırlar...
- Harcamalarında israf ve cimrilik yapmaz, Allah yolunda cömerttirler...
- Zekâtlarını verme konusunda hassastırlar...
- Kınayanların kınaması onları yolundan döndürmez...
- Kâfirlere karşı onurlu, Mü’minlere merhametlidirler...
- Kur’an’ı dinleyince inanırlar, gereğince amel ederler...
- Allah’ın sâdık kullarıyla beraberdirler...
- Söz ve işlerinde aşırı değillerdir ...
- Zalimlere karşı kalplerinde bir meyil olmaz ...
- Allah adına yaptıkları yeminlerini bozmazlar ...
- Yürürken kibirli değil, mütevazıdırlar...
İslam için zaruri unsurlardan birini çıkarırsanız ortada İslam kalmaz. Davranışını, İslam’a uydurmayan bir insana Müslüman dememiz, isim kıtlığındandır. Temiz suya kirli su karıştığında onun değeri kalmadığı gibi, yaşayışına, şeytanî söz ve davranış ekleyen birinden de hayır gelmez.
İslâm binası İslam’ın tüm hükümlerini içine alır. Müslüman da bu binada yaşayıp binayı ve kendini koruyandır.
Bir Müslüman olarak; yukarıda sıraladığımızın bir kısmını nefsimizde yaşıyorsak o isme layığız, değilse noksanız. Rabbimiz:
“... Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak Müslümanlar olarak can verin, dedi.” buyurur. (Bakara. 132)
Ya Rabbi! Müslüman olarak geldiğimiz dünyada; Müslüman olarak yaşat ve Müslüman olarak canımızı al. Âmin