Yeni 'çılgın' İstanbul
Günlerdir beklenen çılgın proje, Kanal İstanbul nihayet açıklandı. Dün gece televizyon ekranlarını izlerken, projeye neden "çılgın" denildiği de anlaşıldı. Tüm kanallarda çılgın proje tartışılıyordu. Adı bile gündemi belirlemeye yetti. Gerçekleşmesi nasıl bir İstanbul ve Türkiye algısı yaratır düşünün.
Projeyi açıklayan Başbakan Erdoğan'ı izlerken aklıma ilk rahmetli Turgut Özal geldi.Türkiye, Özal'dan sonra büyük düşünmeye ara vermişti neredeyse... Şimdi Başbakan Erdoğan, bu çıkışıyla Özal'ın küresel ufkunu bir adım ileri götürdü.
İkinci olarak da bir önceki seçimlerle bu seçimi kıyasladım. 22 Temmuz 2007'yi hatırlayın. 367 garabetinin dayatıldığı, "sözde değil özde laik" açıklamalarının yapıldığı, 27 Nisan e -muhtırasının gerdiği bir seçim sürecinden bugün projelerin yarıştığı bir seçime sürecine geldik. O gerginliğin motor gücü CHP bile bu seçimde projeleriyle toplumun karşısına çıkıyor.
Bu Türkiye'nin normalleşme sürecine girdiğini gösteriyor.
Normalleşmesi gereken bir konu daha var; Türkiye'nin denizle ilişkisi... Son yıllarda deniz ulaşımını kullanmada, denizle ilişkimizde yeni adımlar atılsa da çok geride olduğumuz kesin. Ticareti geliştiren suyolları açısından da durumumuz pek parlak değil. Mehmet Altan yazdı, Fransa'da suyolları 15 bin kilometre iken bizde sadece 1200 kilometre... En son Belgrad'da Tuna Nehri üzerinde iki saatlik bir tekne turu yapınca nehirlerin nasıl kullanıldığını gördük. Umuyorum bu proje siyasi partilerin gündemine "deniz ve suyolları" ile ilişkimizi getirir ve bu konu ciddi biçimde ele alınır. Çünkü hâlâ bazı partilerde denizi bilen aday bile yok.
Çılgın proje kuşkusuz daha çok tartışılacak. Yüzyılın projesi deniyorsa böyle bir tartışma sürecinden geçmesi de gerekiyor. Ancak şu gerçeğin altı çizilmeli, İstanbul artık bir dünya kenti olmaya doğru gidiyor. Bunun için de Boğaz'ı ve Tarihi Yarımada'yı bugünkü kaotik yapısından çıkaran alternatif projelere ihtiyaç var. Kanal İstanbul fikri bu kaotik yapıyı çözeceği gibi İstanbul'u şimdiden ipuçlarını gördüğümüz yenidünyanın çekim merkezi de yapacak.
Bu proje seçim vaadinden öte bir anlam taşıyor. Başbakan Erdoğan Türkiye'nin siyasi, stratejik, ekonomik ve bölgesel ihtiyaçlarını biliyor ve onu göre bir vizyon çiziyor. Bu vizyona sahip bir Türkiye, yarın yeni anayasayı da Kürt meselesini de daha rahat çözer.