Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Asrın kapıları açılıyor

Asrın kapıları açılıyor

Bir devir kapanıyor ve yeni bir devir açılıyor. Yeni asır birçok defa yazdığım gibi asimetrik bir yüzyıl olmaya aday. 19’uncu yüzyıl Avrupa yüzyılı idi ve 20’inci yüzyıl ise Amerika yüzyılı oldu. 20. yüzyıl Avrupalı başladı, Amerikalı sona erdi. İkinci Dünya Savaşı Japonya ve Almanya’nın galibiyetiyle bitseydi şüphesiz Alman ve Japon yüzyılı olacaktı. Eşyanın bir biyolojik yaşı var bir de tarihi yaşı var. Sözgelimi, 20’inci yüzyıl biyolojik olarak 1 Ocak 1900 tarihinde başlamıştır. Lakin kimi tarihçilere göre, 1914 yılında yani Birinci Dünya Savaşı ile başlamış Soğuk Savaşın sona ermesiyle de bitmiştir: 1989-1991. 21’inci yüzyıl ise Kissinger’e göre 1979 yılında İran Devrimi ve Camp David anlaşmasıyla birlikte başlamıştır. John Lukacs ise ‘Yirminci Yüzyılın; Modern Çağın Sonu’ adlı eserinde 21’inci yüzyılın başlangıcını, Kissinger’dan ayrılarak 1989 olarak verir. Soğuk Savaşın sonu yeni bir yüzyılın başlangıcıdır. Bendeniz ise Lukacs’dan da ayrılarak 21’inci yüzyılın başlangıcının 2011 yılı olduğu kanaatindeyim. Veya burada coğrafi yüzyıl birbirinden ayrılıyor olabilir. 1989 yani Demir Perdenin yıkılmasından 22 yıl sonra 21’inci yüzyıl başlamış bulunmaktadır. 2011, 1914-16 yılının asimetrisidir. 1914 yılında başlayan dönem veya çağ adeta İslam’ın ‘çöküş yüzyılı’ olmuştur. Şimdi 2011 yılı itibarıyla bunun asimetrisi yaşanmakta ve İslam dünyası Arap Devrimi üzerinden yeniden kurulmaktadır. 1914’te dünya savaşını başlatan ve 20’inci yüzyılın kimliğini şekillendiren, Saraybosna’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Arşidük’ünün öldürülmesi olmuştur. 21’inci yüzyılı tetikleyen ise Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendisini yakması olayıdır. Birinci Dünya Savaşının gerçek nedeni Berlin Muahedesidir.
¥
21’inci yüzyılı şekillendirecek husus ise İslam dünyasının dağılması veya dağıtılmasıdır. İşte bu dağılma yüzyılının asimetrisinde yeni bir devrim ve onu takip eden kuruluş yıllarını yaşıyoruz. 20’inci yüzyıl Avrupa yüzyılı olarak başlamış ama Amerikan yüzyılı olarak devam etmiştir. 21’inci yüzyıl ise Amerikan yüzyılı olarak başlamış ama İslam yüzyılı olarak devam edecektir. Zira bütün hadiselerin merkezinde İslam bulunuyor. Birinci Dünya Savaşı üç imparatorluğu yerle bir etmiştir. ABD’nin şemsiyesinin altından çekilecek İslam dünyası kendi geleceğini tesis edecek ve bunu engellemek isteyen ABD ise belki de Osmanlı gibi sonunda çökecek ve tarihe karışacaktır. 21’inci yüzyılı şekillendiren husus asimetrik Büyük Arap Devrimi’dir. 1916’daki Büyük Arap Devriminin şimdi asimetrisi yaşanmaktadır. Bu da hem yıkıcı hem kurucu bir devrimdir. 1916’daki Devrim Osmanlı’nın yıkılışını beraberinde getirmiştir. 2011’de ise Osmanlı yerine kurulan kaim-i makam sistem yıkılıyor. Tebeddülü saltanat Bediüzzaman’a göre 1908-1909 yıllarında başlamış ve 15 yıl devam etmiştir. Asimetrik Büyük Arap Devrimi 2011 yılında başlamış ve onu tesis/kuruluş yılları izleyecektir. Bu kuruluş yılları da Allah’ın izniyle 14 yıl yani 21’inci yüzyılın ilk çeyreğine kadar devam eder.
¥
Vel’asr Suresinin tarihe bakan yeni bir dilimini yaşıyoruz. Hüsranda olan insanlığın yeniden Allah’ın ipine sarılarak payidar olduğu ve ayağa kalktığı bir devir. Avrupa, Amerika yüzyıllarından sonra İslam’ın yüzyılı ve İslam’ın baharı geliyor. Bu baharın merkez üssünde Suriye-Türkiye buluşması yer alıyor. Suriye’deki olaylar da, bunun ayak seslerinden başka bir şey değildir. Yavuz’la başlayan beraberlik Büyük Arap Devrimi ve Şerif Hüseyin-Lawrance hareketiyle inkitaya uğramıştı. Şimdi asimetrik bir Arap Devrimi inkitaya uğrayan süreci 100 yıl sonra yeniden tamir ediyor, birbirine bağlıyor ve 21’inci yüzyılın raylarını döşüyor. Bediüzzaman, Ve’l Asr suresinin geçen yüzyıla izdüşümüyle alakalı şunları ifade etmektedir: “Mucizü’l-Beyan Sûre-i Ve’l asriyi karşıma çıkardı. Dedi: ‘Bak.’ Baktım. Her asra hitap ettiği gibi, bu asrımıza daha ziyade bakan -Velasri inne’l insani lefi hüsrin- ayetindeki ‘inne’l insane lefi hüsrin’(şedde ve tenvin sayılır) makam-ı cifrîsi bin üç yüz yirmi dört edip (1324), Hürriyet inkılâbıyla başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan harpleri ve Birinci Harb-i Umumî mağlubiyetleri ve dehşetli muahedeleri ve şeair-i İslamiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve İkinci Harb-i Umumînin zemin yüzünde fırtınaları gibi, semavi ve arzî musibetlerle hasâret-i insaniyeyle ‘inne’l insane lefi hüsrin’ ayetinin bu asra dahi bir hakikati, maddeten aynı tarihiyle gösterip, bir lem’a-i i’câzını gösteriyor...”
Amerikan eski Savunma Bakanı Robert Gates de Arap Devrimini Osmanlı sonrası düzenin yıkılması olarak görüyor. Yani Bediüzzaman’ın deyimiyle yeni bir tebeddülü saltanat devri. Allah dünyayı ve tarihi çalkalıyor. Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilon da aynısını söylüyor. Donilon değişimi dört başlık altında özetliyor: Birincisi, Arap Devrimi tarihi bir hadisedir. Osmanlı’nın yıkılmasıyla ve akabinde 1945 yılından sonra Arap aleminin sömürgeleşmekten kurtulmasıyla mukayese edilebilir. İkincisi, hiçbir ülke bu devrimin uzağında değildir. Üçüncüsü, Devrim kötü yönetim, nüfus hareketleri ve yeni iletişim araçları ve teknolojisi nedeniyle derin köklere sahiptir. Dördüncüsü, Devrim hareketi tamamen yerli ve doğal bir süreçte gelişmiş ve bunda ne ABD ne de İran gibi ülkelerin bir dahli ve etkisi vardır. Çıkış açısından dış güçlerin tesiri dışındadır. (David Ignatius, The Washington Post, Tom Donilon’s Arab Spring challenge: April, 27). Bu devrimin merkez üssü Suriye olup Türkiye ile yeniden buluşması 21’inci yüzyılın metafiziki köprüsünü ve asimetrisini teşkil edecektir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi