Eşref Edip Risale-i Nur Müellifi Said Nursi
Bu haftaki kitabımız Beyan Yayınları’ndan. Eseri Araştırmacı Yazar Fahrettin Gün hazırlamış.
Bediüzzaman Said Nursi’yi bir de Eşref Edib’in penceresinden okumalı. Eşref Edib’i tanımadan, Bediüzzaman’nın Milli Mücadele yıllarını anlamak mümkün değildir.
Bediüzzaman 1907 yılının sonlarında Medresetü’z-Zehra projesini hayata geçirmek için İstanbul’a gelir.
Mehmed Akif ve Eşref Edib’le, İstanbul’a bu gelişinde tanışır ve bu tanışıklıkları hayat boyu bir dostluğa dönüşür.
İstanbul’un işgal yıllarında yine Eşref Edib’le Bediüzzaman, Unkapanı Zeyrek’te gizli toplantılar yapar, gece gündüz birlikte düşmana karşı mücadele eder, kitaplar ve broşürler basarlar.
Bediüzzaman’ın belirttiğine göre, İstanbul’da en büyük, en ehemmiyetli ve en tesirli vatani vazifelerden birisi olan “Hutuvat-ı Sitte” adlı eserini neşrederler.
Basılan bu eser, işgal altındaki İstanbul’da elden ele dağıtılır. Düşmanın altı hatvesi/planı yani aldatmaları teşhir edildiğinde, İngiliz işgal kuvvetleri kumandanı çok hiddetlenir ve Bediüzzaman’ın idamını ister.
¥
Bir başka örnek:
“1920 yılının Mart ayında, İstanbul’da mütarekenin acı günleri yaşanırken Amerika’dan getirilen alkollü içkiler İstanbul insanını mahveder.
Bu tahribatı engellemek amacıyla bazı münevverler tarafından ‘Hilal-i Ahdar/ Yeşilay Cemiyeti kurulur.
Şeyhülislam Haydarizade, Velid Ebuzziya, Mazhar Osman gibi daha pek çok kişinin bulunduğu bu cemiyetin kuruluşunda iki önemli isim daha vardır.
Bunlardan birisi Bediüzzaman Said Nursi, diğeri can dostu Eşref Edib’dir. Eşref Edib bu dostluğu şöyle anlatır:
“Üstad’la tanışmamız kırk seneyi geçti. O zamanlar hemen her gün idarehaneye gelir, Mehmed Akif, Babanzade Ahmed Naim, Ömer Ferid Kam, İzmirli İsmail Hakkı ile saatlerce musahabelerde bulunurduk.
Üstad, yüksek ilmi meselelerden konuşur, onun konuşmasındaki celadet ve şehamet bizi de heyecanlandırırdı.
Harikulâde fıtrî bir zekâ. İlahi bir mevhibe. En mu’dil meselelerde zekâsının kudret ve azameti kendisini gösterir.
Daima işleyen ve düşünen bir kafa. Nakillerle pek meşgul değil. Onun rehberi yalnız Kur’an. Bütün feyiz ve zekâ kaynağı buydu...”
¥
Peki, Bediüzzaman, Eşref Edib için ne demiştir:
Bediüzzaman, Eşref Edib’i manevi kardeşi ve fikir mirasçısı olarak kabul eder. Onun kardeşleri arasında bulunmasının en büyük teselli kaynağı olduğunu beyan eder.
Vefat ettiğinde talebelerini ona emanet eder. Onu, Risale-i Nur’un hamisi olarak görür. Nitekim şu satırlar bunun en bariz örneğidir.
“Eşref Edib, kırk seneden beri iman hizmetinde benim arkadaşım ve Sebilürreşad’da makale yazan ve şimdi vefat eden çok kıymetli kardeşlerimin mümessili ve hakiki İslamiyet mücahidlerinden bir kardeşimdir. Ve Nur’un bir hamisidir. Ben vefat etsem de Eşref Edib’in Nurcular içinde bulunmasıyla bir teselli buluyorum.” Emirdağ Lahikası c. II, s. 35-36
Eser için; Beyan Yayınları 0212 512 76 97
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.