M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Diyalog ve Hoşgörü

Diyalog ve Hoşgörü

Bendenizin bir Rum veya Ermeni komşum olsa, bir Müslüman olarak vazifem nedir?.. İyi komşuluk yapmaktır. Onlara güler yüz göstermek, bir sıkıntıya düşerlerse yardımlarına koşmak, arada bir yemek veya tatlı göndermek, (rahatsız etmemek şartıyla) ziyaretlerine gitmek, hal hatır sormak...

Bunları yaparken ne kendi dinimden bir ödün veririm, ne de onların böyle bir ödün vermesini isterim.

Komşum bir Rum papazı, yahut bir Ermeni papazı da olsa durum değişmez. Onlarla da iyi geçinirim. Hatta Siyonist olmayan hahamlarla da iyi komşuluk yapabilirim.

Papazlarla, gayr-i Müslimlerle insani hizmetler konusunda da iş birliği yapabilirim. Mesela mahalledeki fakirlerle birlikte yardım toplayabiliriz.

Zamanımızda bazı Müslümanlar diyalog konusunda sınırları aşmış bulunuyor.

Diyalog ve hoşgörü diyerek İslam'dan taviz veriyorlar. Buna hakları yoktur. İslam Allah'ın dinidir, değiştirmeye, bozmaya, zaruriyat-ı diniye denilen temel hükümlerinden ödün vermeye kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur.

Yahudiler ve Hıristiyanlar İslam'ı hak din olarak kabul etmezler. Müslümanlar da onları hak ve doğru din olarak kabul etmez. Biz bu hususu tartışmadan iyi komşuluk, iyi vatandaşlık münasebetleri içinde olabiliriz.

Birkaç yıldan beri bazı Diyalogçu ve Hoşgörücü kimseler, sanki İslam makas, onlar kumaşmış gibi dine aykırı sözler söylüyor, hareketler yapıyor. Buna asla hakları yoktur.

Böyle diyalog ve hoşgörü olmaz.

Kur'ana göre Allah katında tek hak, doğru, makbul din İslam'dır.

Yine Kur'an "Kim İslam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o kişi ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır" (Al-i İmran, 3/85) buyurmaktadır.

Kur'anın bu sarahati karşısında hangi Müslüman "Yahudilik de, Hıristiyanlık da haktır, o dinlerin bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet'tir" demeye cür'et ve cesaret edebilir?

İslam'ın Allah katında tek hak, makbul, doğru din olduğu inancını reddeden kimse namaz da kılsa, oruç da tutsa dinden çıkmış olur.

1400 yıllık İslam tarihinde böyle korkunç bir bid'at görülmemiştir.

İslam'ın Allah katında tek hak, doğru, geçerli din olduğu inancını reddeden, Tevhid ile Teslis'i bir tutan, Hz. Muhammed'in nübüvvet ve risaletini inkar edenlerle peygamberlere inanmak konusunda ittifakımız var diyen şekliyle Diyalogçuluk büyük bir fitne, fesat, bid'at cereyanıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığının bu Diyalog fırkası konusunda karar alması ve bütün Müslümanlara bildirmesi gerekir.

Yine bin kadar icazetli ulema, fukaha ve müftülerin imzasıyla bu konuda bir fetva yayınlanmalıdır.

Bu yapılmazsa, cahillikleri ve saflıkları yüzünden sapıtanların vebali vazifelerini yapmayan bilenlerin üzerine olacaktır.

Türkiye'de yeni zuhur eden bu Diyalog ve Hoşgörü fırkası hakkında Arapça ve İngilizce dilleriyle bütün İslam dünyası uleması da bilgilendirilmeli, onlardan da fetva ve görüş istenmelidir.

*(İkinci yazı)

DEMOKRAT OLMAYAN PARTİLER

DEMOKRASİDE, liberal bir rejimde elbette siyasî partiler olacaktır. Lakin partilerin işleyiş tarzının da demokratik olması gerekir. Rejimin adı demokrasi, partiler demokrasiye uygun olmayan otoriter bir yapıya sahip, böyle demokrasi kör topal işler.

Bugünkü partiler kanunu ve seçim sistemi Türkiye'yi selamete çıkartmaz.

Bütün partileri ve parti başkanlarını suçlamıyorum ama bazıları diktatörce idare ediliyor.

İşlerine gelmediği için liberal ve demokrat bir partiler ve seçim kanunu çıkartmazlar.

Halk iradesinin meclise aksetmesi için mutlaka tek adaylı dar bölge sistemine geçilmelidir.

Böyle yapıldığı takdirde halk, partiden çok ehliyetli, kabiliyetli, temiz ve şeffaf, dürüst, başarılı adaya oy verecektir.

Bağımsız adaylarla, parti adayları eşit şansa sahip olacaktır.

Tabii ki, bu sistemin de sakıncalı tarafları vardır. Ya kirli, bulaşık, şaibeli, sabıkalı adaylar olur ve onlar kazanırsa?.. Bunun da çareleri düşünülecek ve kanuna maddeler konacaktır.

Yüz kızartıcı suçlardan mahkûmiyeti olan aday olamaz.

Vaktiyle hilekârlık yapmış, ihalelere fesat karıştırmış, aday olamaz.

Kara servet sahibi, aday olamaz.

Cumhuriyet fazilet rejimidir. Lafla, edebiyatla fazilet olmaz. Milli Eğitim sisteminde bilgi ve kültürün yanında ahlâk ve fazilet terbiyesi de verilmelidir. Bugünkü eğitim sistemi ile ne doğru dürüst cumhuriyet olur, ne de demokrasi.

Türkiye'nin şu anda uluslararası şeffaflık ve temizlik anketlerinde notu 10 üzerinden 4'tür, yani sınıfta kalmaktadır. Cumhuriyet ve demokrasi için en büyük tehlike budur.

Şimdi Müslümanlara nazik, yakıcı ve kesici bir soru yöneltiyorum. Takkelerimizi önümüze koyup cevap verelim:

"Türkiye'deki İslamî veya İslamcı kesim ahlâk, fazilet, temizlik, şeffaflık konusunda, 10 üzerinden kaç not alır?"

10 alır diyebilir miyiz?.. 9, 8, 7, 6 alır diyebilir miyiz?.. Bendeniz şahsen 5 bile vermem. Not 5'in altına düşünce işte bugünkü perişan hale düşeriz.

Önce bilgi, kültür, ahlâk, fazilet, karakter, temizlik, şeffaflık ve güzellik (evet güzellik...) notumuz yükselecek, yükselecek ki, gerçek cumhuriyet ve demokrasi olsun. Birtakım zevat "Yine demokrasi nutukları atıyorsun, saçmalıyorsun, İslam'da demokrasi yoktur, falan filan" diye itiraz edeceklerdir. Ben demokrasiyi evrensel bir değer ve kurum olarak, bir din gibi benimseyenlerden değilim. Demokrasi bir idare şeklidir, bir sistemdir, hatta tabiri caizse bir tekniktir.

*(Üçüncü yazı)

Neo-Hariciler

HARİCİLER, kendileri gibi inanmayan ve düşünmeyen Müslümanları kafir kabul ederler. Şu anda İslam dünyasında yüzde bir oranında bile açık harici yoktur ama maalesef gizli neo-haricilerin sayısı o kadar az değildir.

Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanını kafir ilan eden Harici, onlara kolayca sövüp sayar.

Kardeşlik hukuku ve ahlakı tanımazlar. Hakaret ederler, en ağır iftiralarda bulunurlar.

Harici pek tartışmaz. Onun dediği dedik, yaptığı yaptıktır.

Beline patlayıcı madde saracak, halkın kalabalık olduğu bir yere gidecek, düğmeye basacak, hem kendisi bin parça olacak, hem de bir yığın masum, suçsuz sivil insanı, kadını, çocuğu, ihtiyarı öldürüp yaralayacak. Bu kıyımın adı da cihad olacak. Harici mantığı budur.

Müslümanlar çeşitlilik içinde sarsılmaz bir birlik oluşturur... Gel de bunu Hariciye anlat.

Herkes yanılır, hata eder ama Harici yanılmaz.

İşte onlar bu kafa ile sabah namazını kıldırmaya hazırlanan Hz. Ali Efendimizi (kerremallahu vecheh) camide şehid etmişlerdir. Katil İbn Mülcem abdest almış, namaz kılmış, cinayetini ondan sonra işlemişti. Harici zihniyeti.

Harici yargısız infaz yapar.

O, bir Müslümanı, onun savunmasını almadan yargılar ve mahkum eder.

O hain, bu satılmış, öbürü kafir... Be adam, bu kadar ağır suçlamalar yapıyorsun da niçin savunmasını almıyor, onu dinlemiyorsun?

Necid'de zuhur etmiş fırkanın mutaassıpları Harici zihniyetindedir.

Tarikat ve tasavvuf Müslümanını müşrik ve kafir ilan ederler.

Tarikat evliyası onlara göre evliyauşşeytandır.

İslam alimleri ve fakihleri toplansalar, bir heyet oluştursalar ve bu konuyu tartışsalar iyi olmaz mı? İyi olur ama Hariciler, Necdiler böyle bir şurayı peşinen reddederler.

Müslüman halk neo-Haricilik cereyanı konusunda ilmin ışığında aydınlatılmalı ve bilgilendirilmelidir.

İslam'da cihad vardır ama terör yoktur. İslam'da kadınları çocukları sivilleri öldürmek yoktur.

Aralarında meşreb ve yorumlama farklılıkları olsa da bütün Ehl-i Kıble ve Ehl-i Tevhid kardeştir. Ehliyetli ve icazetli müftülerin fetvaları ve o fetvalara dayanılarak kadılar tarafından sanığın ifadesi ve savunması alınarak verilmiş ilamlar olmadıkça hiçbir Müslüman mürted ilan edilemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi