Batı’nın şamatası!
Bin Ladin’in Amerikan kuvvetleri tarafından Pakistan’da sıkıştırılması ve ardından öldürülmesinden sonra ABD’de alışılmadık ya da alışıldık manzaralarla karşılaştık. İster alışıldık isterse alışılmadık olsun bu manzaralar şık değil.
Bin Ladin’in öldürülmesinin hemen akabinde Beyaz Saray ve resmi binaların çevresinde toplanan Amerikalılar şamata yapmaya başladılar. Kimileri ‘Bu, hayatımdaki en sevinçli günüm’ şeklinde şamatalarını ve taşkınlıklarını dışa vurdular. Bin Ladin’e düşman olmalarını anlamak mümkün. Zira 11 Eylül olaylarıyla alakalı olarak doğrudan onu suçluyorlar. Lakin şamata yapmalarını insani nedenlerden dolayı anlamak mümkün değil. İster dostunuz isterse düşmanınız olsun kanlı bir operasyonun ardından öldürülen birisi için sevinç çığlıkları atmak normal bir psikolojik durum olmasa gerek. İlginçtir, Libyalı devrimciler bile bu noktada Amerikalılardan daha serinkanlı ve daha olgun ve insani görünüyorlar. Seyfü’l Arab ve Kaddafi’nin üç torununun öldürüldüğü iddialarından sonra Mustafa Abdulcelil, taziye anlamına gelebilecek açıklamalarda bulunmuş ve savaşta ölen herkes için yas tutabileceklerini ve Kaddafi’nin çocuğunun ve torunlarının da buna dahil olduğunu söylemiş, akabinde sadece şu ilaveyi yapmıştır: “Bununla birlikte Kaddafi ve oğullarının kanı herhangi bir Libyalının kanından daha aziz ve değerli değildir. Kaddafi’nin yakınlarıyla birlikte savaşta binlerce kişi hayatını kaybediyor...” Bu, doğru, ağırbaşlı ve olgun bir yaklaşımdır.
*
Lakin Amerikalıların yaklaşımı çiğ kaçmıştır. Bir de mesele, seçim kampanyalarına alet edilecek olursa iş daha da vahim bir suret kazanacaktır. Bu durumda Pakistan halkının Batı’ya öfkesi daha da artacak ve Obama’nın İslam alemi ile ABD arasındaki ilişkileri tamir etme çabaları darbe alacak ve sekteye uğrayacaktır. En önemlisi de, Obama’nın Zerdari’nin gelişmeden haberdar olduğunu söylemesidir. Adeta bu sözleriyle Zerdari’yi ateşe atmıştır. İktidarının son yıllarında menfur bir suret kazanan Müşerref bile buna cesaret edememiş ve her türlü baskıya rağmen Bin Ladin’in ölü veya diri yakalanmasına katkı sunmamış ve işbirliği yapmamıştır. Zerdari’nin ise ABD ile bu türden bir ilişkiye girmesi ve işbirlikçi bir damga yemesi, Pakistan siyasetini çalkalayabilir ve karıştırabilir. Müşerref, Kızıl Mescid baskını ve ABD ile işbirliği nedeniyle siyasi kariyerinin sonuna gelmiştir. ABD, ilave olarak yanına Benazır Butto’yu yamamak istemiş lakin Müşerref buna direnince Benazır kellesinden Müşerref de iktidarından olmuştur.
*
Şimdi Asıf Alı Zerdari zor bir durumdadır ve Bin Ladin cinayeti üzerine kalacaktır. Bu da kimi baş ağrılarına neden olabilir. Burada asıl çirkin nokta, Amerikalıların şamata nevinden hareketleridir. Ve Bin Ladin ile alakalı olarak yaptıklarının bir benzerini geçmişte (1949) Hasan El Benna için yapmışlardır. Dolayısıyla şamata çirkin adetlerindendir. Bunun şahidi ise o dönemde ABD’de tahsil hayatını sürdüren Seyyid Kutup’tur. Seyyid Kutup, Amerikan halkının bir şeyi kutladığını ve şamata yaptığını görür. Merakı onu araştırmaya sevk eder ve sonuçta kutladıkları şeyi öğrenir. O da Hasan el Benna’nın öldürülmesi veya şehit edilmesidir. Bu hayatında bir dönüm noktası olur ve Müslüman Kardeşler hareketine merak salar. Solculuktan veya liberalizmden İslami hayatın kıyılarına veya damarına ulaşır. Dolayısıyla Amerikalıların şamatası Seyyid Kutup’un hayatında dönüm noktası olur ve sonrasında Seyyid Kutup büyük bir İslam mütefekkiri haline gelir. NEFRET BİR FİDANA HAYAT VERMİŞTİR. Obama güya İslam dünyasıyla aradaki mesafeyi kapatmak ve yaraları sarmak istemektedir. Lakin Amerikan halkının olgun olmayan tepkileri muhakkak ki Pakistan ve benzeri coğrafyalarda yankısını bulacaktır. AFPA (Afganistan-Pakistan) bölgesinde halk ABD ve müttefiklerinden ne kadar nefret ediyorsa Bin Ladin’i de o kadar seviyor veya kahraman görüyor. Dolayısıyla Obama’nın bu operasyonda Zerdari’yi ortak olarak anması da hem Amerikan nefretini körükleyecek hem de Zerdari’nin tahtını sarsacaktır veya buna adaydır. Obama, ABD’nin İslam’la savaşmadığını göstermek için İslam dünyasıyla savaşmadığını da göstermelidir. Bunun için de bahanesi kalmadığından artık Afganistan ve Pakistan’dan çekilmelidir. Aksi takdirde, fiilleri sözlerini tekzip edecektir. Bush, Haçlı Savaşı derken belki de dobra konuşarak gerçeği gayri ihtiyari ağzından kaçırdı. Obama ise Bush’un da İslam’la savaşmadığını söyleyerek aslında kendisini tekzip eder bir havaya bürünmüştür. Artık Bin Ladin’den sonra bahane kalmadığına göre Batı’nın İslam dünyasından elini çekmesini bekliyoruz. Çekmedikçe savaştığı Kaide’nin kadavrasına hayat üfleyecek ve ona can ve kan verecektir. Zaten bugüne kadar da Kaide’yi bostan korkuluğu ya da avcı kekliği olarak kullanmamış mıdır? Avlanacağı yere Kaide’yi salmıştır. Kaide av alanlarının belirtisi ve karaltısı haline gelmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.