Son 75 yılın en büyük krizi ve çokuluslu 'açlık' oyunu..
Küresel finans sistemi, kendini kurtarmak ve büyük çöküşünü engellemek için, milyonların kanını emmeye, onları açlığa mahkum etmeye ayarlı yeni bir senaryo uygulamaya başladı. Sosyal, siyasal ve insanlık krizlerine yol açacak olan, iç çatışmalara ve işgallere sebep olacak bir senaryo bu. İnsanoğlunun ayakta kalabilmesi için vazgeçilmez olan üç temel ürün üzerinde vahşi bir rekabet başlatıldı.
Mortgage krizi, bankaların ve kredi kurumlarının krizi, merkez bankalarından bu kuruluşlara aktarılan yüz milyarlarca dolar, altın stoklarının satışa sunulması, acil önlem çabaları ABD'de başlayıp Avrupa'yı vurmaya başlayan ekonomik çöküşü, finans kurumlarının çöküşünü durduramıyor. Mortgage ve kredi krizlerinden sonra finans baronları petrol üzerinde spekülasyona başladı. “Paper oil” yöntemi fiyatları 125 dolara tırmandırdı ki, yüzde altmışı spekülasyon. Böyle devam ederse dört yıl içinde bu fiyat iki yüz dolara tırmanacak. Bugün bin dolar civarında olan altın da iki bin dolara yükselecek.
Finans krizini gören ve çöküşü engelleyemeyen güçler petrol ve doğalgazdan sonra madenlere saldırdılar. Dünyanın her yerinde madenler üzerinde çok büyük kavgalar yaşanıyor şimdi. Vladimir Putin'in “stratejik yatırımlar” kategorisine soktuğu ve yabancılara yasakladığı bu alana ABD, Avrupa, çin ve çokuluslu şirketler büyük yatırımlar yapıyor.
Bu güçlerin son buluşu aynı spekülasyonu gıda üzerinden yapmak oldu. Haiti'de, Mısır'da, bazı Afrika ülkelerinde insanların gıda sıkıntısı yüzünden sokaklara dökülmesi, ABD'de bile gıda satışlarına sınırlama getirilmesi, Asya'daki pirinç yetersizliği bunun ilk işaretleriydi. BM kaynakları yüz milyon insanın daha aç kalacağına ilişkin açıklaması da öyle. Gıda üzerindeki sorun, sadece üretim yetersizliği değil, finans sistemini yönetenlerin, petrol üzerinde yaptıklarını bu sefer gıda üzerinde başlatmaları aslında. “Paper oil” ve madenlerden sonra “Paper food”u yeniden keşfettiler. Küresel ekonomik çöküşün yol açtığı zararı buralardan karşılamayı hedefliyorlar.
Yakından bakalım..
çokuluslu şirketlerin, insanlığın üç temel besin kaynağı olan buğday, mısır ve pirinç üzerindeki fiyat oyunları gerçekten ürkütücü. Bazı çokuluslu gıda ve tarım şirketlerinin, milyonları açlığa mahkum etme pahasına, bu oyunla elde ettikleri kazanç şöyle:
Son üç aydaki kazançlarını ikiye katladılar. Geçtiğimiz yıl bu dönemde üç aylık kazançları 543 milyon dolar iken bu yıl aynı dönemde bu kazanç 1.12 milyar dolar olmuş. Dünyanın en büyüğü olan; Mc Dolad's, Pizza Hut, Burger King gibi bir çok şirketi besleyen Cargill'in net karı aynı dönem içinde, 553 milyon dolardan 1.030 milyar dolara yükselmiş. Karını yüzde 86 artırmış. Dünyanın en büyüklerinden Archer Daniels Midland'ın karı, yüzde 42 artmış, bir başka büyük şirket olan Mosaic Company'nin karı ise 12 kat artarak, 42.2 milyon dolardan 620.8 milyon dolara yükselmiş. Bütün bunlar sadece üç aylık kar.
çokuluslu gıda şirketlerinin finans kuruluşlarıyla birlikte yürüttüğü dehşet verici açlık oyununun göstergeleri. Şu an gelişmekte olan 37 ülke çok ciddi gıda krizleriyle yüzleşme aşamasında. Bu krizin sebebi doğal afetler değil, gıda şirketleriyle finans kurumlarının birlikte yürüttüğü küresel ölçekte soygun! 66 ülkede 158 bin çalışanı olan dünyanın en büyük gıda şirketi Cargill bu soygunda başrolü oynuyor.
ABD ve Avrupalı şirketler, dünyanın her tarafında tarım alanları kiralamaya başladı. Hem gıda sıkıntısını gidermek hem de yatırım için. Bankalar ve finans kuruluşları da yeryüzünün bir çok bölgesinde tarla ve arazi kapatıyor şimdi. Malezya, pirinç ve palmoil takası yapmaya başladı.
Tarıma elverişli arazilerin sadece yüzde dokuzuna sahip olan çin, Afrika ve Güney Amerika'da tarım arazilerine yöneldi. Bu eğilim hem gıda sıkıntısını gidermeyi hem de karlı bir yatırımı amaçlıyor. Ancak bunun ötesinde, devletler için; tarım üzerinden güvenlik yatırımı anlamına geliyor, stratejik önem kazanıyor. çünkü insanoğlunun üç besin kaynağı olan buğday, mısır ve pirinç, gelecekte barışın ve savaşın habercisi olacağı varsayılıyor.
Türkiye'nin de, bunları görerek, tarım politikaları üzerinde radikal adımlar atması bir zorunluluktur. Bu yönde, geleneksel politikaların ötesinde, çok kapsamlı uzun vadeli projelerin geliştirilmesi gerekiyor.
“Hitler'den anormalliklerin nasıl normalleşebileceğini öğrendim” diyen George Soros, dünyanın içinde bulunduğu halin, “son 75 yılın en büyük krizi” olduğunu söylüyor. 2000 yılında emekliye ayrılan ancak kriz yüzünden tekrar şirketlerinin başına dönen Soros, önceki gün yayınlanan bir söyleşide yatırımlarını özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelttiğini, dünyada büyük bir belirsizlik olduğunu, krizin önlenemediğini söylüyor.
Son özet: Finans krizinden sonra, paraya yön veren bankalar ve çevreler önce petrol şirketleriyle bir oyun kurdu. Enerji oyunu. Sonuçlarını görüyoruz. Ardından maden şirketleriyle aynı oyunu kurdu. Devam ediyor. Şimdi de gıda şirketleriyle büyük bir tezgah kurdu. Bu üç oyunun bedeli, bütün insanlık için çok ağır olabilir… Açlık, sosyal krizler, iç çatışmalar, ayaklanmalar, bloklaşmalar ve işgallere sebep olabilir.
Ve Türkiye… Bu oyunu görmeli. Tedbirini almalı. Almalıyız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.