Ayna’da ilk defa Kürtçe bir başlık: Strana Xwe Bêje
Geçmişte yaşananlar, bir bir gözlerimin önünden bir film şeridi gibi aktı ve ben düşüncelere daldım... “Acaba” dedim kendi kendime; “Şu yapılanlar 10 yıl önce yapılmış olsaydı ne olurdu?”
Kendi soruma, kendim cevap verdim:
“Herhalde hapse atarlardı!”
Ama, önceki gece;
Herkes “türkü”sünü söyledi.
Ne polis vardı, ne asker!..
Sahneden “türkü”ler yükseldi, salondan ise “alkış”lar!..
TRT-6’DAN KÜRTÇE YARIŞMA
Önceki gece;
Haber müdürümüz İbrahim Acar’la birlikte TRT-6 tarafından düzenlenen “Strana Xwe Bêje” yani “Türkünü Söyle” yarışmasının “final gecesi”ni izledik.
Biliyorsunuz;
Fethullah Kırşan’ın başında bulunduğu “TRT Şeş” kanalı, günün 24 saatinde “Kürtçe yayın” yapıyor...
Hem “haber” veriyor, hem “eğlence programları” yapıyor, hem de “dizi film” ve “belgesel” yayınlıyor.
Bizim İbrahim’in söylediğine göre;
TRT Şeş, Doğu ve Güneydoğu’da ve elbette İstanbul’da büyük ilgiyle izleniyormuş...
Sayın Fethullah Kırşan’ın daveti üzerine önceki gece gittiğimiz TRT’nin Tepebaşı stüdyolarında, “Türkünü Söyle” yarışmasının “final”ini izledik...
Finalde; Yasin Rızgar, Servet, İbrahim Nuhad ve Abdullah Alur yarıştılar.
“Jüri heyeti”nde ise;
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kadir İpek, Yekbun ve Yusuf Said vardı.
Ne yalan söyleyeyim;
Aynı zamanda “Batman milletvekili adayı” olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu kadar “düzgün bir Kürtçe” konuştuğunu bilmiyordum...
“Maaşlara zam” konusunda hayli “cimri” olan Mehmet Şimşek, sanatçılara “puan” verme konusunda hayli “bonkör” davrandı.
Ama, haklarını yememek lâzım;
“Yarışmacı”ların “ses”leri ve “performans”ları hayli iyiydi... Meselâ, engelli sanatçı İbrahim Nuhad’ın sesi, hayli “yanık”tı... Yanık yanık söyledi türkülerini... Gerçi “dördüncü” olabildi ama, bana göre “farklı bir ses”i vardı.
Yasin Rızgar, bileğinin hakkıyla aldı birinciliği... Emlak Konut tarafından “birincilik ödülü” olarak verilen “daire”nin tapusunu da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın elinden aldı...
O an, “işte bu” dedim;
“Türkiye, işte bu!..”
Bir TRT ki; bir “devlet televizyonu” ki; sadece “Türkçe” değil, “Kürtçe” yayın da yapıyor, “Arapça” yayın da!..
“Türkiye’deki değişimi doğru okuyabildiği” ve buna göre “açılım” ve “atılım” yapmayı başarabildiği için TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i bir defa daha tebrik ediyorum.
Tabiî, “iktidar”ı da kutluyorum.
Düşünebiliyor musunuz;
10 yıl öncesinde; “Kürt ana”ların, cezaevlerindeki oğullarıyla “Kürtçe” konuşmalarının bile “yasak” olduğu bir Türkiye’de; bugün “24 saat Kürtçe yayın” yapan bir “TRT-6” var ve üstelik “Kürtçe Türkü Yarışması” düzenliyor.
Kıyamet de kopmuyor!..
Gerçi, bu yarışmanın “Avrupa’daki elemeleri”nde; “PKK yandaşları” tarafından “TRT personelini tartaklamaya” kadar varan engellemeler olmuş ama sonuçta, önceki gece “final” yapıldı...
Ne güzel değil mi;
TRT Genel Müdürü Amasyalı İbrahim Şahin’in açılış startını verdiği, Batmanlı Fethullah Kırşan’ın koordinatör olduğu TRT-6, bir “Kürtçe türkü yarışması” düzenliyor, bu yarışmanın “jüri heyeti”nde, Batmanlı bir Maliye Bakanı olan Mehmet Şimşek yer alıyor ve yarışmanın “birincilik” ödülünü “Bursalı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç” veriyor!..
Ve bu yarışmayı;
Manisalı Hasan Karakaya, Ağrılı İbrahim Acar ve Türkiye’nin her bölgesinden insan izliyor.
Neredeeen, nereye...
BİR ALLAH’IN KULUYUZ BİZ!
10 yıl önce, TRT’nin böyle bir “Kürtçe kanal” açabileceğini, bu kanalda “Kürtçe şarkı yarışması” yapılabileceğini hayal edebilir miydiniz?..
10 yıl önce “hayal”di,
Şimdi ise “gerçek” oldu!..
Türkiye, gerçekten değişiyor.
“Engelleme”lere rağmen değişiyor!..
“Tehdit”lere rağmen değişiyor...
“Terör”e rağmen değişiyor...
Hani, AK Parti’nin, televizyonlarda yayınlanan ve büyük beğeni toplayan “şarkı”sı var ya, söz ve müziği Özhan Eren’e ait olan o şarkıda, şöyle deniliyor ya;
“Aynı yoldan, geçmişiz biz
Aynı sudan içmişiz biz
Yazımız bir kışımız bir
Aynı dağın yeliyiz biz
Şarkılar bir türküler bir
Hep beraber söyleriz biz
Halaylar bir horonlar bir
Aynı sazın teliyiz biz
Gönüller bir dualar bir
Bir Allah’ın kuluyuz biz
Has bahçemiz yurdumuzdur
Aynı bağın gülüyüz biz.”
İşte, bu “şarkı”daki gibi, Türkiye; “bir” ve “bütün” olarak yürüyor geleceğe!..
Dedim ya;
10 yıl önce, böyle bir “yarışma” düzenlenseydi, “final”ini asla göremezdik...
Çünkü, polis veya jandarma, anında basar, herkesi kodese atardı...
Bugün ise;
Türk-Kürt, aynı çatı altında!..
“Şarkı” ve “türkü”leri;
“Hep beraber” söylüyoruz.
Ne güzel bir tablo...
DİYARBAKIR’DA CHP VE MHP MİTİNGİ
Söyleyin Allah aşkına;
Böyle bir “yol” açılmasa, böyle bir “imkân” sağlanmasa, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; hiç Diyarbakır’a gidip, orada “miting” yapabilir miydi?..
Biliyorsunuz;
Deniz Baykal, en son “9 yıl önce” gitmişti Diyarbakır’a...
9 yıl aradan sonra, bir CHP Genel Başkanı ilk defa Diyarbakır’a gitti ve orada “miting” yapabildi.
“Mitinge katılım, AK Parti mitinginin ancak yüzde biri, yani 1-2 bin kişi”ymiş, Kılıçdaroğlu “yeni bir şey” söylememiş, hiç önemli değil!.. Önemli olan, kendisini “Diyarbakır’a gitmek zorunda” hissetmesi!..
Önemli olan;
“Normalleşme”ye katkı yapması!..
Söyleyin Allah aşkına;
10 yıl önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Diyarbakır’a gideceğini, orada “taşıma kalabalıklar”la da olsa “miting” yapacağını hayâl edebilir miydiniz?..
10 yıl önce “hayâl”di,
Bugün ise “gerçek” oldu.
Gördünüz işte;
Türkiye’de yer yerinden oynamadı...
Hiç de kıyamet kopmadı...
Ülke, orta yerinden ikiye de bölünmedi.
Devlet Bahçeli, “16 yıl sonra” dün Diyarbakır’a gitti, hiçbir “taşkınlık” olmadan konuşmasını tamamladı...
Dahası;
“Amed’e şeref verdiniz” pankartıyla karşılandı ki, bu bile; Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin göstergesidir!..
SEN TÜRKÜNÜ SÖYLE
Demek oluyor ki;
Bugüne kadar bize yaşatılan “korku”ymuş, “vehim”miş, “paranoya”ymış!..
Hani;
“İnsan bilmediğinden korkar” derler ya; 10 yıl önce CHP de korkuyordu Diyarbakır’a gitmekten, MHP de...
Öyle bir korku ki; Diyarbakır’da MHP teşkilat binası bile yoktu!..
Ama, 16 yıl sonra bugün;
Devlet Bahçeli Diyarbakır’a gitti ve orada “miting” yaptı...
Orada; “Terörist PKK’yı taşeron olarak kullanıyorlar... Bağımsız devlet diyenler akıllarını başlarına alsınlar” filân dedi ama, neler söylediğinin hiç önemi yok!..
Önemli olan;
Diyarbakır’a gitmesiydi...
Önemli olan, orada “bütünlük” mesajı vermesiydi...
Öyle umuyorum ki;
Bir gün gelecek, “BDP’liler” de Türkiye’nin her yanında “miting” yapabilecek ve “talep”lerini “demokratik yollar”dan dile getireceklerdir!..
Ama, yüreklere “korku” salmadan!..
Ama, “tehdit” etmeden!..
Ama, “PKK vesayeti”nden ve “terörün gölgesi”nden kurtularak!..
İşte o gün görecekler ki;
“Aynı yoldan geçmişiz biz,
Aynı sudan içmişiz biz.
Gönüller bir, dualar bir,
Bir Allah’ın kuluyuz biz.”
İşte o gün görecekler ki;
“Bu ülke hepimizin!..
Başka Türkiye yok!..”
Önceki gece;
Bunu, bir defa daha gördüm.
PKK ne yaparsa yapsın;
“Sen Türkünü Söyle!”
Türküler “bizim türkülerimiz”dir!..
===========
Benim mitingim, seninkini döver!
“CHP’nin İzmir mitingi”nin fotoğrafını; kıyıda-köşede kalan en son kişiye kadar “9 sütuna” veren bazı gazeteler; ne hikmettir bilinmez, aynı meydandaki “AK Parti mitingi”nden “300-400 kişilik bir kalabalık” fotoğrafı kullandılar... Oysa, AK Parti mitingi, CHP mitinginin “en az iki katı”ydı... Demek ki; “CHP’nin İzmir’i kaybedeceğini” gördüler ama bunu kamuoyuna göstermek istemediler...
Dün baktım, bu defa da, Kazlıçeşme’deki “İstanbul mitinglerinin kıyaslamasını” yapmışlar. Hem de; “AK Partililer”in “1 milyon” dediği, “polis”in ise “320 bin” dediği şerhini düşerek!..
Oysa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “1 milyon” sözüne balıklama atlamışlar, Gürsel Tekin’in “500 bin” demesini, “Polis”in ise “80 bin” açıklamasını görmezden gelmişlerdi.
Hadi, hepsini bir tarafa bırakalım ve “polisin tahmini”ni esas alalım... Polis, “CHP mitinginde 80 bin, AK Parti mitinginde 320 bin kişi vardı” diyorsa, bu da demektir ki; “AK Parti mitingi, CHP mitinginin 4 katı”dır!.. Kemal Kılıçdaroğlu, eğer “1 milyon” demişse, Tayyip Erdoğan da rahatlıkla “4 milyon” diyebilir!..
Ama, görünen köy kılavuz istemez... Kazlıçeşme Meydanı, bildiğim kadarıyla 1 milyon 200 bin kişi alıyor!..
AK Parti mitinginde, o meydan ağzına kadar doluydu...
Yani, “1 milyon” rakamı doğrudur.
CHP, kendisini “darı ambarı”nda sanmaya devam edebilir.
Ama 12 Haziran’da, “ak saç-kara saç” önlerine düşecek!..