BDP de Kemal’in yolunda... Önce söyle, sonra yalanla!
Bir “fıkra” vardır, bilirsiniz...
Tarih dersinde öğretmen, bir öğrenciyi tahtaya kaldırmış ve sormuş:
“Oğlum Kadeş Savaşını kim yaptı?”
Çocuk hemen cevap vermiş;
“Hocam vallahi billahi ben yapmadım!”
Hoca sinirinden çıldıracak!..
O sinirle dışarıya çıkmış, koridorda “Matematik öğretmeni”ni görmüş ve durumu ona anlatmış:
“Hocahanım bu öğrenciler beni çıldırtacak; Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, vallahi billahi ben yapmadım diye cevap veriyorlar, çıldıracağım...”
Matematik öğretmeni gülmüş: “Hocam üzülmeyin!.. Çocuktur bunlar, hem yaparlar hem de yapmadım derler!..”
Tarihçinin sinirleri iyice tepesine çıkmış ve soluğu Müdür Bey’in odasında almış.
“Müdür Bey, bu nasıl bir okul; ne öğrencisinde hayır var, ne de öğretmeninde!.. Öğrenciye Kadeş Savaşı’nı kim yaptı diye soruyorum, ben yapmadım diyor, öğretmene durumu anlatıyorum, bunlar çocuktur hem yaparlar hem de yapmadım derler diyor, kafayı yiyeceğim!..”
Müdür Bey cevap vermiş;
“Siz kendinizi hiç üzmeyin Hocam! Bunda merak edilecek bir şey yok, şimdi Bakanlığa bir yazı yazar ve Kadeş Savaşı’nı kimin yaptığını sorarız...”
Tarih öğretmeni aldığı cevap ile oracığa yığılıp kalmış ve Müdür’den bir hafta izin almış...
Bir hafta sonra Bakanlık’tan bir yazı: “Bu yıl ödenek olmadığı için Kadeş Savaşı yapılamayacaktır. Bilginize...”
APO’NUN PAPAZI VE AKAT!
Fıkra komik...
Ama, Türkiye’de olup-bitenler daha da komik... Türkiye’de öyle “milletvekili adayları” var ki; hem “yapıyorlar” hem de “Ben yapmadım, ben demedim” diyorlar!..
Bize de, tek alternatif kalıyor!..
Ne yapsak acaba?.. “Kandil’e” mi yoksa, “İmralı’ya” mı sorsak?!?..
Yaptılar mı, yapmadılar mı?..
Dediler mi, demediler mi?..
Efendim, olay şu:
Malûmlarınız olduğu üzre; 1 Haziran Çarşamba günü, Akit’in manşetinde; Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez’in bir haberi vardı.
“Apo’nun Papazı” başlıklı haberimiz şu cümlelerle bitiyordu:
¥ Son dönemde terör örgütü PKK ve siyasi uzantıları tarafından ‘peygamber” ilan edilen ve avukatları aracılığıyla “sivil cuma namazı” eylemlerinin talimatını veren terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, 2004 yılında yaptığı bir açıklamada, kendisini Hazreti İsa ile özdeşleştirdiğini belirterek, “PKK başlangıçta 12 kişiydi” demiş. BDP’li İbrahim Binici’nin ise, Kürt Kilisesi kurulması yönünde görüş beyan ettiği ileri sürülmüştü.
BDP’li Ayla Akat ise, “Gönül isterdi ki bütün Kürtler Müslümanlığı bırakıp Hıristiyan olsun” meâlinde ifadeler kullanmıştı...
İşte, haberin son cümlesinde yer alan BDP’li Ayla Akat, haberi Batman’da okuyunca küplere binmiş!..
“Ben böyle bir şey söylemedim!” diye, avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamış!..
“Basın toplantıları” yapmış, “yazılı açıklamalar”da bulunmuş, “Batman’daki yerel gazeteler”e demeçler verip, “Akit yalan yazıyor” demiş!..
Sizin anlayacağınız;
Aynen “fıkra”daki gibi bir tavır!..
Hem söylüyorlar, hem de “Ben söylemedim” diyorlar!..
Ayla Akat hanımefendi, “Akit yalan yazıyor” demeden önce, keşke şu an sığındığı “Batman gazeteleri”nin arşivlerine bir baksaydı!..
Çünkü efendim;
BDP’nin Batman Milletvekili Adayı Ayla Savaş Akat’ın; bu sözleri “söylediğine” dair haber, Batman Postası’nda da çıktı...
Bu olayı ilk gündeme getiren de; Saadet Partisi Batman İl Başkanı Mehmet Fırat’tır... Mehmet Fırat; Batman BDP adayı Ayla Savaş Akat’ın; 14 Temmuz 2010 tarihli BDP Mersin Siyaset Akademisi’nin açılışında yaptığı konuşmada; “Gönül ister ki, bütün Kürtler Müslümanlığı bırakıp, Hıristiyan olsunlar” dediğini söylemiştir.
Tarih 11 Nisan 2011.
Yeniçağ’dan Hasan Demir yazıyor:
“Daha önce de yazdık: 14 Temmuz 2010’da Mersin’de, BDP Siyaset Akademisi’nin açılışına katılan misyonerler, BDP’ye, “Kürt kilisesi açalım” teklifinde bulunuyor... BDP’nin cevabı ise, “Kürtlerin İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte Araplar tarafından sömürülerek Kürt kimliklerinden uzaklaştığı” oluyor ve “Kilise açalım” teklifine cevapları, “Her konuda destek vereceğiz ve her zaman yanınızda olacağız” şeklinde oluyor.
Ayla Hanım, söylesin hele,
O toplantıya katılmadı mı?.. Misyonerlere hitaben böyle bir konuşma yapmadı mı?..
Yalan bunun neresinde?..
Tarih, 22 Nisan 2011...
Adem Yavuz Arslan, Bugün’deki köşesinde, aynen şunları yazıyor:
“BDP’de kafası karışık başkaları da var... Mesela BDP’li İbrahim Binici 26 Temmuz’da yaptığı açıklamada muhtelif yerlerde ‘Kürt Kilisesi’ kurmaktan bahsetmişti... Ayla Akat ise ‘Gönül isterdi ki bütün Kürtler Müslümanlığı bırakıp Hıristiyan olsun’ mealli açıklamalarıyla hatırlanıyor.
Bu arada hatırlatalım, kurulduğu günden bu yana dine uzak duran, hatta örgüt içi eğitimlerde Öcalan’dan bir ‘Tanrı gibi’ bahseden PKK yöneticileri işlerine geldiğinde dini kullanmaktan çekinmiyorlar.
Şemdin Sakık’ın ifadelerinde köylüleri kandırmak için nasıl mevlit okuttukları bile vardı.”
Gördüğünüz gibi;
Ayla Akat’la ilgili haberler; hem “yerel”, hem de “ulusal” gazetelerde çıkmış ama Ayla Hanım’dan “yalanlama” gelmemiş!..
Ama haber, Akit’te, o da “tek cümle” çıkınca, Ayla Hanım havalara zıplıyor;
“Ben söylemedim!”
Dedik ya;
Bunlar önce söylerler,
Sonra da “söylemedim” derler!..
Ne de olsa;
“Kılıçdaroğlu’nun ruh ikizi” ya, sıkıştıklarında “Kemal’in taktiği”ne sarılıyorlar!..
Sıkıştığın anda, çarket!
KÜRTÇE EZAN MESELESİ
İşin tuhaf tarafı;
Hem “yapan” hem de “yapmadım” diyen, sadece Ayla Hanım da değil!..
Malûm;
Geçen hafta Cuma günü, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki bir “çadır”da kılınan “Sivil Cuma Namazı”(!) esnasında; “Kürtçe iç ezan” okunduğuna dair haberler gazetelere yansımış, ardından da “yorum”lar yapılmaya başlanmıştı;
“Kürtçe ezan okumak faşistliktir, ırkçılıktır, kafatasçılıktır!..
BDP’lilerin, sivil itaatsizlik eylemi adı altında çadırda cuma namazı kılmaları ve üstelik orada Kürtçe ezan okumaları akılla, mantıkla, din ve imanla izah edilemez!..
Bu, düpedüz provokasyondur!..
Bu, PKK-Ergenekon yapımı bir projedir... Ancak, Milli Şef döneminin CHP’si tarafından uygulamaya konulan Türkçe Ezan projesi nasıl tutmadıysa, BDP’nin Kürtçe Ezan projesi de tutmayacaktır!..
Dün, sinsî projelerini CHP üzerinden uygulamaya çalışan Ergenekon zihniyeti, bugün de BDP’yi piyon olarak kullanmakta, projelerini BDP üzerinden gerçekleştirmeye çalışmaktadır!..
BDP’nin yaptığı; eceli gelen itin cami duvarına işemeye kalkmasından farksızdır!.. BDP’liler akıllarını başlarına almalı ve dinle oynamaktan bir an önce vazgeçmelidir!”
EYLEM GERÇEK, SÖYLEM YALAN
Kamuoyundan yükselen bu tepkilerin ardından, BDP’liler; baktılar ki pabuç pahalı, hemen “Kılıçdaroğlu taktiği”ne başvurup, başladılar “tornistan” etmeye!..
Meselâ, Selahattin Demirtaş...
Eski BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş önceki gün bir açıklama yapıp, dedi ki;
“Kürtçe ezan; ne bizim tarafımızdan konuşulmuştur, ne uygulanmıştır, ne de tartışılmıştır!”
Aday olmadan önce PKK’yı yerin dibine sokan, Öcalan tarafından adaylığı onaylanıp “BDP adayı” olduktan sonra “PKK ağzıyla” konuşmaya başlayan Altan Tan ise; “Türkçe ve Kürtçe ezan meseleleri İsmet Paşa ve Kemalistler döneminde kaldı... Hiçbir İslâm ülkesinde bu tür bir uygulama kabul edilemez!” dedi...
İyi hoş da;
Bütün bu “söylem”ler, “Kürtçe ezan” okuma eyleminin gerçekliğini ortadan kaldırmaz ki!..
Hem “Kürtçe ezan” okuyorlar,
Hem de “okunmaz” diyorlar!..
Tam bir PKK taktiği!..
Malûm, PKK da öyle yapıyor... Önce saldırıyor, sonra da açıklama yapıyor;
“Biz yapmadık!”
Peki, kim yaptı?..
“Bizden bağımsız hareket eden gerillalarımız yapmış!.. Bizim haberimiz yok!”
Yok bee!..
Haberleri yokmuş!..
Eylemi yapıp, çekiliyorlar kenara... Bakıyorlar ki kamuoyunda pek tepki yok, “Biz yaptık” diyorlar!.. Bakıyorlar ki tepkiler sert, anında tornistan;
“Bizim haberimiz yok!”
Yersen!..
Selahattin Demirtaş ve Altan Tan’ın yapmaya çalıştığı da bu!..
Baktılar ki;
“Müslümanlar”ın tepkisi sert, baktılar ki “tezgâh” deşifre oldu, baktılar ki; “ava giderken avlanmak” gibi bir durumla karşı karşıyalar; hemen “çevir kazı yanmasın” numarasına başladılar!..
Öyle ya;
Akılları sıra, aralarına, “numunelik” cinsinden bir-iki “İslâmcı” aday koyup, “Müslüman Kürtler”in gözlerini boyayacaklar ve oylarını alacaklardı!..
Bu yüzden; birer “Marksist-Leninist” olmalarına rağmen, “sivil cuma namazı” kılmaya bile başlamışlardı!..
Ama anladılar ki;
“Kürtçe ezan” okutarak, kantarın topuzunu kaçırdılar!..
Tezgâhları “deşifre” olunca; başladılar kıvırmaya ve kıvranmaya;
“Biz yaptırmadık!”
KİM BU KARSAK?
Dedik ya;
Hem “yaptırır”lar,
Hem de “yaptırmadık” derler!..
Peki, siz yaptırmadınız da, Suruç’taki çadırda, “Kürtçe ezan”ı kim okuttu?..
İşte, ortaya çıktı;
Suruç’taki çadırda “Kürtçe ezan” okuyan kişi, BDP’li Suruç Belediyesi’nde çalışan Abdurrahman Karsak adlı kişidir!..
Peki, Abdurrahman Karsak adlı belediye çalışanı “Kürtçe ezan” okurken, BDP’liler kendilerini niye engellememiştir?..
Niye itiraz etmemişlerdir;
“Ezanı niye aslî dilinde değil de Kürtçe okuyorsun?.. Senin yaptığın faşistliktir, kafatasçılıktır, ırkçılıktır!.. İslâm ise ırkçılığı reddeder!” diye...
Hiç kimseden çıt çıkmayınca, Abdurrahman Karsak da “Kürtçe ezan” okumaya devam etmiştir!..
Ve böylece;
BDP, “suçüstü” yakalanmıştır!..
Bakmayın siz;
“Biz yapmadık” dediklerine!..
Bunlar, böyledir işte;
Hem yaparlar, hem de “yapmadık” derler!..
Ayla Akat da öyle der,
Demirtaş ve Tan da!..
Durum budur!.. Yorum sizin!..
BDP, ateşle oynuyor!
Burnuma “pis kokular” geliyor... “Sivil itaatsizlik” adı altında “çadırda sivil cuma namazı” eylemine girişip, işi, “Kürtçe Ezan”a kadar vardıran ve böylece “toplumun sinir uçları”yla oynayan BDP ve KCK’nın; şimdi de “tehlikeli bir hazırlık” içinde olduğuna dair haberler geliyor kulağıma...
BDP’nin Diyarbakır adayı Altan Tan’ın; önceki günkü Radikal’de yayınlanan açıklaması, bir “ipucu” gibi geldi bana... Altan Tan; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “3 ay sonra Türkiye’yi yönetemeyecek bir hâle gelebileceği”nden, “Dağkapı Meydanı’nın Tahrir Meydanı’na dönebileceği”nden, “direnmek”ten ve “kavga”dan söz ediyor!..
Ama, asıl önemlisi; “Bu iş karakolda biter” demesi!..
Acaba, ne demek istiyor?.. Bu sözler bir “tehdit” mi, yoksa “tehlikeli hazırlığın işaretleri” mi?..
Altan Tan; bu sözleriyle “ne demek” istiyor?..
“Bir şeyler bildiği” için mi böyle konuşuyor, yoksa sallıyor mu?..
Ama, benim kulağıma gelenlerle, Altan Tan’ın söylediklerini birleştirince; “silahlı bir kalkışma”nın hazırlığı var gibime geliyor... Çünkü efendim; PKK KCK’ya, KCK da bazı “ev”lere “Kaleşnikof” dağıtmaya başlamış!..
O “Kaleşnikof”ları, herhalde “kürdan” olarak kullanmayacaklar!..
Belli ki; seçimden umdukları sonucu alamazlarsa; bir “kalkışma” içine girecekler!.. Ondan sonra; gelsin “kaos”, gelsin “sıkıyönetim”, gelsin “faili meçhul”ler!..
BDP veya KCK, “ateş”le oynadığının farkında mı acaba?!?..