Kürtçe Ezan Bid'ati
İşte bu olmadı olmadı olmadı!.. Kürtçe ezan okutmak büyük bir fitne ve nifak hareketidir. Böyle bir bid'ati hiçbir mü'min ve müslim Kürt kabul etmez. Hürmetle ellerinden öptüğüm Kürt uleması, Kürt fukahası, Kürt meşayihi, Kürt mürşid-i kamiller bunu asla kabul etmez.
Böyle bir bid'ate tevessül edenleri kınıyorum, ayıplıyorum, uyarıyorum.
Ezan-ı Muhammedi Kur'an diliyledir ve İslam aleminin sesli bayrağıdır.
Bizde geçen asrın 30'lu yıllarında bu bid'ati Müslümanlar çıkartmadı.
Bendeniz bir Türk olarak Türkçe Ezan'ı kabul etmezsem, Kürtçeyi hiç kabul etmem.
Bu memlekette 78 etnik köken olduğu iddia ediliyor. Çerkezler Çerkezce Ezan okumaya kalkarsa ne olacak?
Gürcüler Gürcüce.
Lazlar Lazca.
Çeçenler Çeçence.
İla ahirihi...
Kürtçe Ezan okumak dinde bid'at çıkartmaktır. Dinde çıkartılan her bid'at merduttur, mezmumdur, kabihtir.
Olmuş bir vak'a anlatayım:
Bir yaz akşamı Fransa'nın Marsilya kentinde deniz kenarında dindar birkaç Türk seyyah oturuyor. Güney ufka yaklaşmış. Oradakilerden birinin sesi ve musiki bilgisi varmış. Arkadaşlar içimden geldi şuracıkta güzel bir Ezan okuyayım demiş. Kalkmış ve okumaya başlamış. Orada bulunan Mağribliler (Faslılar, Cezayirliler, Tunuslular) ve diğer ülkelere mensup Müslümanlar hemen seğirtmişler, zevk içinde dinlemişler, Ezan bitince okuyana sarılıp kucaklamışlar, selam vermişler.
Marsilya'daki o Türk Türkçe Ezan okumuş olsaydı ne olacaktı? Çeşitli kavimlere, lisanlara, coğrafyalara mensup Müslümanlar ilgilenmeyecekti.
Ezan-ı Muhammedi Türklerle Kürtleri birleştiren manevi bir bağdır.
Bir kısım Kürt kardeşlerimiz cuma günleri ayrı cuma namazı kılıyorlarmış.
Bu ayrı kılışta niyet çok önemlidir.
İstanbul'da, bugünkü bozuk düzene muhalif ihlaslı Müslümanlar beratlı bir imam ve hatip bulsalar ve bir yerde namaz kılsalar, hutbede zamanın İmam-ı Kebirinin ve Emir'inin adını zikr etseler, bendeniz uzak bir yerde de olsa taksi tutar oraya gider o imamın arkasında namaz kılarım.
Bugünkü düzende, cuma namazı kıldıktan sonra ihtiyaten ahir zuhur namazı da kılmak gerekir.
Acaba ayrı cuma namazı kılanlar bunu hangi niyetle yapıyor?
Yakın tarihimizde Kürt uleması, fukahası, meşayihi küfürle, nifakla, fesatla mücadele etmiş, bazıları şehid olmuş, kimisi mahkemelerde sürünüp zindanlarda inlemiştir. Onları rahmet ve minnetle anıyorum.
İslam için canlarını veren o ulema ve meşayih bugün sağ olsalar, Kürtçe Ezan'ı duysalar memnun mu olurlardı, yoksa bu bid'ati kınarlar mıydı? Elbette kınarlardı.
Ya Rabbi ne günlere kaldık!.. Kemalist düzene kızıp Kürtçe Ezan okunduğunu da duyduk ve gördük. Allah beterinden saklasın.
Bu yazımı okuyacak Müslüman Kürt kardeşlerime selam ve hürmetlerimi sunuyorum. Böyle çirkin bid'atlere var güçleriyle (yasal sınırlar içinde) karşı çıksınlar, lutf edip bu fakire de dua etsinler.
* (İkinci yazı)
Korkunun ve paranoyanın hakimiyetindeki ABD
Son haftalarda cereyan eden bir hadise: Bir Amerikan uçağı New York'tan Batı Afrika'daki bir başkente gitmek üzere havalanmış. Yolculardan biri saatlerce sürecek uçuş esnasında rahat etmek için koltuğunu arkaya doğru eğmiş. Arkadaki yolcu rahatsız olmuş. Münakaşa etmişler. Sonra yumruklaşmışlar. Hostesler ve uçak personeli araya girmiş, baş pilot merkezi aramış. "Uçakta kavga çıktı. Geri dönüyorum" demiş. Yolcu uçağı bir F16 savaş uçağı refakatinde New York havaalanına inmiş...
ABD'nin ne hallere düştüğünü anlamak için şu haber bile yeterlidir.
Uçakta tatsız bir tartışma olabilir, sinirli iki yolcu yumruklaşabilir. Böyle bir durumda yapılacak iş nedir? Onları sakinleştirmek, gerekiyorsa birinin yerini değiştirmek ve yola devam etmek.
Amerika'da kolektif bir paranoya ve histeri olduğunu yıllardan beri duyuyorum. İkiz kulelerin yıkılması orada halkın büyük kısmının akli ve ruhi dengesini bozmuştur.
Birkaç yıl önce Amerikan vatandaşı olan birkaç Müslüman uçakta namaz kılmaya kalktı, başlarına gelmeyen kalmadı. Uçak havalandığı alana geri döndü, sorgulama, rezalet, öteki yolcuların perişan olması...
ABD dünyanın en güçlü ülkesi... Ruhlarına sinen korkular, kaygılar, paranoyalar onun yıkılmasına yol açacağa benziyor.
Şu Amerika'nın ne günahı var da, bunca maddi güce rağmen başına böyle afetler geliyor?.. Günah listesi uzun olacak...
1. Beyazlar kırk milyon yerli halkı iki Amerika kıtasında kıyıma tabi tuttular. Korkunç bir katliam yaptılar.
2. Bir Amerikan generali 19. asrın ortalarında "En iyi Kızılderili, ölü bir Kızılderilidir" demişti.
3. Afrika'dan milyonlarca zenciyi korkunç, cehennemi şartlar altında getirip köle olarak çalıştırdılar.
4. 1945'de Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine birer atom bombası atarak yüz elli bin sivil insanı öldürdüler.
5. Yine 1945'te Almanya'nın Dreslen şehrini yoğun şekilde bombalayarak bir gecede iki yüz bin kişiyi feci şekilde öldürdüler.
6. Üçüncü Dünya'nın petrolünü, madenlerini, ürünlerini sömürmek için global bir neo-kolonalizm sistemi kurdular.
7. İslam, bilhassa Arap dünyasında kendilerine itaatkâr kukla rejimler kurarak halkın ezilmesine, yaygın zulme, yoğun sömürüye sebep oldular.
8. Ortadoğu'da gerçek, adil, kalıcı bir barışı engellediler, kayıtsız şartsız İsrail'i desteklediler.
9. İslam dünyasına dışarıdan gelen bütün kötülüklerin, günahların, isyan ve tuğyanların büyük kısmı Amerika'dan gelmiştir. Müstehcen filmler, hedonizm, fuhşun her türlüsü.
10. İkinci dünya savaşından sonra esir aldıkları bir milyon 200 bin Alman askerini, Cenevre savaş esirleri sözleşmesi kurallarına aykırı olarak açlıktan, susuzluktan, yaralıları tedavi etmeyerek, barınaksız bırakarak öldürdüler. (The Other Losses kitabına bakabilirsiniz.)
ABD milyarlarca insanın ahını almıştır.
Bu ahlar dünyada ve ahirette cezasız kalmaz.
Allahu Teala adildir, zulmü sevmez.
Amerika'da adaletten yana olan, zulmü kötüleyen ve protesto eden, ezilen halklara arka çıkan bir kesim yok mudur? Vardır ama güç onların elinde değildir.
Bir devletin, bir ülkenin ve bir halkın üzerine bela ve azap gelince genel gelir. Kurunun yanında yaş da yanar.
ABD, kendi sınırları içinde sınırsız, mutlak bir din, inanç, inandığı gibi yaşama hürriyeti uygulamaktadır ama Türkiye'de böyle yapmamıştır. Bizdeki gayr-i meşru vesayet rejimini Amerika desteklemiş ve ayakta tutmuştur. Böylece, vesayet rejiminin zulmüne uğramış on milyonlarca Türkiyeli Müslüman'ın ahını almışlardır. Birkaç yıldan beri ABD'deki bazı derin ve gizli güçlerin Türkiye'de kendilerine bağlı fantoş bir hilafet rejimi kurmak istediklerini duyuyoruz.
Bazı sözde İslami Arap rejimleri gibi...
Onların istediği Kur'ana ve sünnete dayanan gerçek bir İslam rejimi ve hilafeti değil; CIA ve MOSSAD'ın planlarına göre uydu, itaatkâr, ABD'nin ve Tel Aviv'in direktiflerine itaat edecek sahte bir halifedir. Müslümanlar inşallah böyle korkunç bir tuzağa düşmezler.
ABD yıkılmaktan kendini kurtarabilir mi?
Mümkündür, lakin bu kurtuluşun sebep ve vesilelerine yapışmak gerekir.
(A) İslam dünyasıyla samimi şekilde barışmak.
(B) Ortadoğu'da adil, gerçek ve kalıcı bir barışı gerçekleştirmek.
(C) Üçüncü Dünya'yı sömürmemek.
(Ç) Afganistan'da, Irak'ta, Somali'de yapılan haksız ve zalim savaşlara son vermek. O ülkelerin halklarını rahat bırakmak.
(D) Bir İslam ülkesi olan Pakistan'ın iç işlerine karışmamak, oradaki entrikalara son vermek ve bu ülkeden çekilmek.
Sovyetler birliği, çöküp dağılmadan önce çok güçlü bir ülkeydi. Dünyayı altüst edecek ordusu ve silahları vardı. Allah o rejimi yıktı.
Roma imparatorluğu, Osmanlı Devleti, İngiliz sömürge İmparatorluğu yıkıldılar.
ABD de yıkılışa, çöküşe doğru yol almaktadır.
Orada hür fikirli nice büyük tarihçi, büyük düşünür, büyük bilge aynı şeyi söylüyor.
Ahir zamanda zuhur edecek akıl almaz, acayip hadiselerden biri de ABD süper devletinin yıkılışı olacaktır.
Ömrü olan görür.