Hakk’a şükür, halka teşekkür!
28 Şubat’ın yuvalar yıkan, ocaklar söndüren kasırgasında bir kısım medya ve sermaye gücü ile el ele verip ülkemizi uçurumun kıyısına sürükleyen eli kanlı darbeciler, 2002 yılında sandıkta yedikleri halk tokadının tüm dünyada ses veren sillesini bir defa daha tattılar elhamdülillah!
Bu malum güruh 12 Haziran’da “Millet o günleri unutmuştur” diye vehme kapılmışlar, “iktidara geliyoruz” nutukları atmaya başlamışlardı. Hatta içlerinden etkin bir işadamı “çok derin yerlerden haber aldığını söylemiş, bu seçimde CHP’nin iktidara geleceği” kehanetinde bulunmuştu. Seçim sürecinde bu haberi duyduğumda kendi kendime “bunlar derin yerlere, karanlık odaklara bel bağlamaktan vazgeçmeyecekler, millet de onlara tokat atmaktan vazgeçmeyecek” demiştim.
Velhasılı millet olarak büyük bir sınavdan geçtik. Cani ve zanilerin, halkımızın bir kısmını aldatabildikleri bir genel seçimi geride bıraktık. Ama halkımızın çoğunluğu, yoğun bir yalan ve iftira bombardımanının etkisinde kalmadan istikrar, hürriyet ve özgürlükleri arttırmaya devam kararı aldı. Halkımızın çoğu seçme sınavını başarıyla verdi. Seçim zamanı bitti. Şimdi ezilen milyonların geçim zamanı. Özledikleri hak ve özgürlüklerini arttırma zamanı.
Şimdi imtihan sırası iktidar ve tüm muhalefet partilerinde!
İktidar Partisi, duruşunu sayın Başbakanın balkon konuşmasında ortaya koydu. “İktidar şımarıklığı içine girmeyeceklerini, mütevazı duruşlarını kaybetmeyeceklerini, tüm Türkiye’nin hizmetinde olacaklarını, seçmenin mesajını aldıklarını ve buna göre bir siyaset izleyeceklerini” deklare eden Başbakan, mütevazı ve uyarıları dikkate alan tavrıyla kendisinden beklenen konuşmayı yaptı. Bir kez daha tüm Türkiye’nin ve siyasi rakiplerinin bile takdirini topladı. Kendisini tebrik ediyoruz. Ustalık dönemi olarak adlandırdığı bu dönemde hedefledikleri icraatları gerçekleştirebilmeleri için Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Ve kendilerine güç ve kuvvet versin.
Başbakanın seçim sonuçlarını çok iyi analiz ettiğini, bu sonuçları dikkate alarak, yani halkın talepleri doğrultusunda siyaset yaptığını biliyoruz. Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanmış bu siyasi başarının altında da bu gerçek var; Halkın taleplerini doğru okumak, onların bu taleplerini doğru bir üslupla seslendirmek ve bu talepleri karşılamaya yönelik icraatta bulunmak.
Sayın Başbakan seçimden sonra yaptıkları Bakanlar Kurulu ve MKYK toplantısında “Neden %60 oy oranına ulaşamadık?” sorusunu masaya yatırmış ve bunu kurmaylarıyla tartışmış.
İnanıyorum ki bu toplantılarda Türkiyeyi masaya yatırmışlar, “Kahramanmaraş, Gaziantep, Erzurum, Kayseri, Konya, Şanlıurfa ve Rize gibi şehirlerde elde edilen başarı neden Trabzon, Eskişehir, Muş, Siirt, Bingöl, Diyarbakır, Bursa, İstanbul ve Kocaeli gibi şehirlerde tam yakalanamadı?” sorusuna cevap aramışlardır. Bu illerde diğer iller gibi ücretsiz kitap, eğitim, sosyal yardım, hastanın evine kadar yaygınlaşan bedava modern sağlık hizmetleri ve işsizlik maaşı gibi Cumhuriyet tarihinde yapılamayan bu hizmetlere yoğun destek vererek neden yeterince teşekkür edilemedi?
Eksiklik nerede?
Bazı milletvekilleri, Bakan, Belediye Başkanları ve sivil bürokrasinin halktan kopuk davranış ve yaşantılarında mı? Bazılarının hizmetleri başa kakan kalb kırıcı tutum ve davranışlarında mı? Bazı teşkilatların, liderin rüzgârına güvenip rehavete kapılmalarında mı?
Seçim çalışmalarına ve millete hizmet etmeye odaklanmak yerine bir sene sonra başlayacak parti kongreleri için seçim sathı mahalinde kendine destek vermeme ihtimali olan temsilcileri pasifize etme çalışmaları yapmalarında mı?
Taban istişaresine uyulmayarak tavandan yapılan atama adaylara olan yoğun tepkiden mi?
Popülizm yapmayacağız diyerek devede kulak misali verilemeyen, ayda seyyanen en az iki yüz lira destekle yüzü gülecek olan, kıt kanat geçinen mağdur ve mazlum emekli ve asgari ücretli vatandaşlarımızdan esirgenen desteğin yokluğu mu?
Toplumu cehaletten ve aldatılmaktan kurtaracak hakiki ve milli bir eğitime yeterince ağırlık verilemeyişinin bir neticesi mi? Yetkili ve etkili herkes bu ve buna benzer soruları tahlil ederek tedbir alıp, halkımızı yaklaşan belediye seçimlerinde yağmurdan kaçarken derin kasırgaya yakalanmasını önlemelidir.
Ayrıca Ergenekon sivrisineklerinin yeniden yetişmemesi için vakit geçirilmeden bataklığı kurutacak tedbirler alınmalıdır. Bunun için de inat ve ısrarla daha çok hak ve hürriyetler, daha çok sosyal ve ekonomik destek, daha çok milli ve manevi eğitim gereklidir.
Bu dönem hükümetimizde en ehil, en cesur ve en şuurlu kardeşimiz mutlaka ama mutlaka Milli Eğitim Bakanı yapılmalıdır. Öğretmenlerimiz sadece KPS ile değil mutlaka sözlü imtihanlarla tespit edilmelidir. Aksi takdirde yapılan yollar da, başarılan kalkınma da bir şeye yaramaz. Çünkü imanlı, hayalı, edebli nesil yetiştirmeden sağlık da olmaz, huzur da barış da sağlanamaz. Bir millet; nizamı, vicdanı ve cüzdanı temiz, bilinçli, imanlı nesillerin omuzlarında yükselir.
Bu seçimlerde alınan başarılarda hizmet ehli, çalışkan bakanlarımızın katkıları çok önemlidir. Ancak bu hizmet aşkı tüm kurula yansıtılmalı bakanlarımız sadece bakan değil, iş yapan kardeşlerimizden oluşturulmalıdır. Yani BAKAN değil YAPAN olmalıdırlar.
Muhalefetteki tüm partiler de; kampanyalarında çözüm üretme yerine, kavganın, yalanın ve iftiranın prim yapmadığını görmeliler artık. Muhalefet topluma zahmet değil rahmet olmalı. Yıkıcı değil yapıcı olmalı. Muhalefet millete rağmen bir avuç mutlu azınlığın adına değil, tüm halkın beklentileri adına olmalı. Hayra, barışa, sevgi ve kardeşliğe motor, şerre, teröre, zulme ve haksızlığa fren olmalı. Siyaseti, dine ve millete hizmet ettirmek yerine, dini ve milli simgeleri, siyasete alet etmenin Allah’ın manevi tokadı sonucu hüsranla sonuçlandığını ibretle anlamalılar.
İktidar koltuğu uğruna yıllarca ele ele, omuz omuza mücadele ettiği dava kardeşlerine, kendilerinin bile inanmadığı yalan ve iftiraları atmanın Gayretullaha nasıl dokunduğunu, tattıkları hezimetle iyice anlayıp helallik dileme erdemini göstermelidirler.
Evet, bu seçimlerde İktidar Partisini şımartmayan ve muhalefetteki partileri de sevindirmeyen bir neticeyi lutfeden Allahımıza hamd olsun. Kullara kulluk yerine yalnız kendisine, kul olmak için, istikrar ve özgürlükler yolunu açan Rabbimize şükür, Bizans oyunlarını aratmayacak entrikalara boyun eğmeyerek, aldanmayan halkımızı tebrik ederek, istikrara verdikleri desteğe teşekkür ediyorum!
Not: Nasip olursa haftaya cuma yazımızı Mekke’de kaleme alacağız! Nadide Hac ve Umre Organizasyonlarıyla Mİ’RAC Umresine gidiyoruz. Ramazan Umresi hazırlıklarımız da devam ediyor. Kaydınızı yaptırın, Ramazan Umresine birlikte gidelim inşallah. Bilgi için: (www.nadidehac.com) 0212 616 92 26