Birleşmedik, bir leş olduk!
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ın “Şayet Müminlerden iki devlet veya grup savaşırlarsa aralarında barışı gerçekleştirin… Şu bir gerçek ki, Müminler ancak sadece kardeştirler. O halde Mümin kardeşlerinizin arasını düzeltin… Bir topluluk diğer topluluğu alaya almasın.. (Hücurat S.9-11) İlahi talimatlarının hiçe sayıldığı bir isyankâr topluluk haline dönüştürüldük.
Yeni nesil gençlerimiz, Müslümanların bu perişan haline bakıp paniklememeli. Ve barış dini İslam nizamına soğumamalı. Çünkü müminler arasında hased ve çıkardan beslenen nefsi kavga ve savaşları İslam Dini asla tasvip etmemektedir! Bilakis her insanın, canını ve malını haksız yere almayı, namuslara tecavüzü, inançlara şiddet ve yasağı ve birbirine hakaret etmeyi ebedi haram kılan İslam ismiyle yüce bir dinimiz var! Ama yaşanmayan ve içilmeyen ilacın kime faydası olur ki!
Modern ve medeni dünya diye yutturulan ve “Tek Dişi Kalmış Canavar” olan Hristiyan haçlı âlemi, daha dün Siyonistlerin oyunlarına alet olup birbirini yemediler mi? Birinci ve İkinci Cihan Savaşlarında milyonlarca Hristiyan birbirlerini öldürmediler mi? Avrupa ülkeleri birbirlerini işgal edip, şehirleri yerle bir etmediler mi? Açlık sefalet ve işgal sebebiyle toplu göçleri yaşamadılar mı? Hâlâ Kırım ve Ukrayna’da aynı ihanetleri yapmıyorlar mı?
Japonya’yı teslim alan Hiroşima’ya atılan atom bombasını ve öldürülen yüz binlerce insanı ne çabuk unuttuk?
Çıkarları için birbirlerini öldürmekten çekinmeyen Hristiyan haçlı dünyasının insanlığa sunacağı hiçbir sevgi ve barış örneği yoktur!
“Dışarıdan bakınca o kâfirleri birlik ve beraberlik içinde sanırsın; oysa kalpleri darmadağınıktır. Bir inanç etrafına toplanıp da gönül birliği ile hareket edemezler… (Haşr 14)” ilahi mesajı kâfirler topluluğunun kıyamete kadar birleşemeyeceklerini, sadece bizleri yutmak üzere birlik gözüktüklerini haber vermektedir!
Bizler ise, Haçlı-Siyonist çıkar ittifakına karşı birleşmeyi başaramayınca her yerde birlikte ağlıyoruz! Aramızdaki ihtilaflarımızda değil, ittifaklarımızda bile birleşmeyi sağlayamadık. Birbirimizi ihanetle küfürle damgalamaya devam ediyoruz!
Düşman ordularıyla savaşırken, Kelime-i Şehadet yerine veya barış talebi için selam veren kâfir askeri Müslüman kabul edip “…Düşmanlarınızla savaşırken size selam vereni mü’min değilsin diyerek öldürmeyin... (Nisa S.94)” diye emreden Allah’ın (cc) Müslüman kullarına ne oldu ki birbirlerine kâfir diyecek kadar alçaklaşıp, birbirini öldürerek Allah’a isyankâr oluyorlar! Ve bu sebeple birleşemeyince ehli-salip kargalarına leş yapılıyorlar!!
Allah (cc) ve Resulü’nün (sav) yerine siyasi ve ilmi önderlerinin kararlarını tartışılmaz emir sanan, akılları ipotekli bu tip topluluklar oldukça da, PKK ve IŞİD gibi cani örgütler bizi işletmeye, şişletmeye ve ehl-i küffara leş etmeye devam edecek! Allah şerlerinden korusun ve kurtarsın!
Yeniden dirilişimizin, kurtuluşumuzun ilacı;
“İnkâr edenler de; çıkarları gereği birbirlerinin yardımcıları, koruyucuları, müttefikleri ve dostlarıdırlar. Ey Müminler topluluğu! Eğer siz de kendi aranızda böyle organize olmuş güçlü ve etkin bir toplum oluşturmak için üzerinize düşeni yapmayacak olursanız, yeryüzünde baskı ve zulme dayalı rejimler boy gösterecek; kan ve gözyaşı asla dinmeyecek, bütün dünyayı korkunç bir fitne ve imansızlık akımı dalga dalga saracak ve böylece, büyük bir kargaşa, anarşi, yozlaşma ve fesat baş gösterecektir.’’ (Enfal S.73) Âyet-i Kerime’sinde istenen dirlik ve birliktir.!
Bu susadığımız ve özlediğimiz dirlik, birlik ve kardeşlik ilacıyla sağlanacak güç ve kuvvet, Türkiye’mizin önderliğinde gerçekleşmelidir!
Allah (c.c), bölüp, parçalayıp yutmaya devam eden leşkolik emperyalist kargalara fırsat vermesin.
Kâfir ve münafıkların oyunlarını Müslümanların basiret ve ferasetleriyle bozsun.
Ve birlikte güçlenmemiz için uğraşanların daim yar ve yardımcısı olsun!
Selam ve duayla.