Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

GDO'lu siyaset-organik siyaset

GDO'lu siyaset-organik siyaset

GDO, malum, geni değiştirilmiş organizma demek. Dünya çapında tartışılan bir konu.

Bunu alıp, siyaset alanına taşıyalım.

Benim bir görüşüm var:

Kemalist proje, Cumhuriyet Halk Fırkası marifetiyle, Türkiye'de yeni bir toplum inşa etmek istedi. Ben ona "sera toplumu" diyorum. Türkiye bir sera olacaktı ve Kemalist proje, Türkiye toplumunun genlerini değiştirecekti.

Bu proje bir ölçüde etkili oldu, bir ölçüde olamadı.

Etkili olduğu alanda, Kemalist projeyi içselleştirmiş bir toplum üretildi. Bu, CHP tabanı olarak ifade edilebilir.

Tek parti dönemi, GDO'lu toplum projesine karşı direnen bir toplum varlığına da tanıklık etti.

Proje, çok partili hayata geçildikten sonra, derinden bir etkileme gücünü korumaya çalıştıysa da tek parti disiplinini kaybetti. 1950 sonrası Türkiye siyaseti, toplumun GDO şablonundan kurtulma mücadelesi şeklinde gelişti. Bu arada, GDO'lu yapıyı içselleştirmiş bulunan ve ondan başka her türlü olguyu reddeden CHP'nin kemik tabanı, bir şekilde -onun içine askerin kaba kuvvetini devreye sokmak dahil- GDO'dan kurtulmayı önlemeye çalıştı.

Şimdilerde bu direniş çok dramatik hale geldi çünkü GDO'lu projeyi sürdürme imkânı kalmadı. Çağ değişti.

Bir tespit:

GDO'lu tohumların bünyesine intihar genleri yerleştiriliyor ve üründen tohum üretmek mümkün olmuyor. Mesela, GDO'lu tohumla yetiştirilen bir karpuzun çekirdeği, aynı kalitede karpuz vermiyor. Domates de öyle. Karpuz ya da domates sıska, minik, hatta karikatürü gibi ürünler olarak ortaya çıkıyor.

Kemalist GDO projesi ile üretilen CHP tabanı yeni ürünler verecek mi?

Şu ifadelere çok rastlarsınız:

-Oyum CHP'ye çünkü ben CHP'li bir ailede yetiştim.

CHP'li aile, bu yönüyle gen intikalini sağlayan bir laboratuvar oldu.

Ve bu söylem on yıllar boyunca devam edip geldi.

Ama şimdilerde bu çizgide olanların sayısı gittikçe azalıyor.

Yeni nesillerden "eski CHP'li ürün" alınabilir mi?

Bence bu GDO mantığına aykırı.

Bir de, yeni nesillere yepyeni var oluş imkânları sunuluyor.

Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Refah Partisi ve şimdi AK Parti...

1950'den bu yana, tüm bu siyasi oluşumlar, Kemalist GDO projesini zorladılar. Yepyeni bir zihniyet atmosferi ortaya koydular.

Diren, diren, diren...

Ama artık direnilemiyor.

Seçim sürecinde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarına bir ironi yansıdı. Dedi ki:

-Kılıçdaroğlu Eskişehir'e gelmek için hızlı treni tercih etmemiş. Bizim propagandamız olur diye... Peki nasıl gelecek? Duble yolla gelse, onu biz yaptık. Hava yoluyla gelse, havaalanını da biz inşa ettik.

Böyle bir şey. Sağınız solunuz, önünüz arkanız, GDO zihniyetini sarsan hizmetlerle dolunca ne yapacaksınız?

Ret, ret, ret...

Direnemiyorsunuz. Siz direnseniz çocuklarınız direnmiyor. Uçağa binme, duble yoldan gitme, hızlı trenle seyahat etme, şehir pırıl pırıl olmuş onu teneffüs etme, sağlık hizmetlerinden yararlanma, Türkiye'nin dünyada sağladığı itibarı görme... Mümkün mü, bu direnç sürdürülebilir bir direnç mi?

Kemalist GDO projesi, bir toplum üretmişti demiştim. O toplum kesimi belki hâlâ CHP bünyesinde duruyor ve kendi özel kimliğiyle doyum duygusu yaşıyor. Ama oldukça yaşlanmış olmalı. Ve ama CHP'nin o misyonunda ısrar etmesi için tüm ağırlığını duyurmak istiyor. Kendi şablonundan baktığında "Türkiye elden gidiyor" kaygısına bile sürükleniyor.

Son zamanlarda ise o kitle "CHP elden gidiyor" kaygısı içine düştü.

Çünkü GDO'yu zorlayan "çağdaş virüs!" CHP zirvelerine bile bulaşmış durumda.

Son söz:

CHP, GDO sendromundan kurtulmadığı takdirde, hiçbir geleceği yok. Öyle ki, CHP'li ailelerin çocukları bile, başka havaları teneffüs edecek. Hele torunlar...

Zaman "organik siyaset" zamanıdır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi