Yeni Anayasa Nasıl Olmalı?
Artık açıkça anlaşıldı ki, ideolojik kopukluk devri sona ermektedir. Halk kopukluk değil, tarihi devamlılık istiyor.
Halk vesayet ve baskı rejimi değil, milli kimlik ve kültüre dayalı (ne kadar olabilirse) gerçek demokrasi istiyor.
Halk egemen azınlıkların baskılı, yasaklı, tabulu rejimini istemiyor.
M. Kemal Paşa'nın ölümünden sonra imal edilmiş Kemalizm ideolojisinin sultası sona ermektedir.
Fabrikalar, devlet tesisleri özelleştiriliyor da, resmi ideoloji niçin özelleştirilmesin?
İspanya'da Frankizm artık resmi ideoloji değildir ama orada isteyen vatandaş bu ideolojiye din gibi inanabilir, onu isteyebilir.
Bizde de Kemalizm böyle olmalıdır. İsteyen benimsesin, sevsin, istesin ama çoğunluğa bu konuda baskı yapılmasın, ideoloji din gibi benimsetilmeye kalkışılmasın, devlet bu ideolojiye göre yönetilmesin.
Kemalistler bir parti kursunlar, seçimlere girsinler, kazanırlarsa iktidar olsunlar. Yüzde 1 nispetinde oy alabilirler mi acaba?
Seçimlerden sonra yeni bir anayasa hazırlıkları başlayacaktır. Bu anayasada:
(1) Resmi ideoloji heyulasının zerresi bile yer almamalıdır.
(2) Bizde laiklik de laikçilik de çığırından çıkartılmıştır. Binaenaleyh laiklik de yer almamalıdır. Portekiz ve Fransa hariç hiçbir Avrupa devletinin anayasasında laiklik yoktur.
(3) Anayasada milli kimlik ve kültür değerleri yer almalıdır.
(4) Çoğunluğu oluşturan Sünnilere, İngiltere'de olduğu gibi geniş bir din, inanç, inandığı gibi yaşamak, din eğitimi hürriyeti sağlanmalıdır.
(5) Sünnilik dışındaki azınlıklara da din ve kimlik hürriyeti verilmelidir.
(6) Alfabe, takvim, kılık kıyafet, serpuş, hafta tatili gibi konulardaki yasaklar, tabular, diretmeler kaldırılmalıdır.
(7) Tasavvuf konusundaki yasaklar kaldırılmalıdır.
(8) Tevhid-i Tedrisat eğitimi lağv edilmeli, Fransa'da olduğu gibi genel eğitim veren özel din okullarının önü açılmalıdır. Bizde Katolik misyonerlerinin ve papazlarının Saint Joseph lisesi var da, Müslümanların niçin bir İmamı Gazali Lisesi yoktur?
9. Başörtüsü konusundaki yasaklar, baskılar, tabular kaldırılmalıdır.
10. Bütün partilerin Atatürkçü olma mecburiyeti kaldırılmalıdır.
11. İdeolojik milletvekili yemini değiştirilmelidir.
12. Paraların ve pulların üzerine, Türkiye'yi, onun kimlik ve kültürünü temsil eden çeşitli büyük şahsiyetlerin resimleri basılmalıdır.
13. Türk ordusu, resmi ideolojinin bekçisi olma statüsünden çıkartılmalıdır.
14. Anayasanın değişmez, değiştirilmesi bile teklif edilemez ideolojik değer ve tabularla ilgili zorlayıcı ve baskıcı bir maddesi olmamalıdır.
15. Çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanlara en az Masonlara verilen kadar hak, hürriyet verilmelidir.
Yeni anayasaya yeniden Kemalizm ideolojisi konulacak olursa emekler boşa gidecektir.
Ne şiş yansın ne kebap zihniyeti ve eyyamcılığı Türkiye'nin önünü açamaz.
Türkiye Masonlar, Sabataycılar, egemen azınlıklar cumhuriyeti olarak kalamaz.
İslam dininin temel prensiplerinden biri "Gayr-i Müslimlere dinde zorlama yapılamaz"dır.
Çoğunluğu oluşturan ve bu ülkenin hem tarih, hem kültür ve hem de kimlik bakımından dominant unsuru olan Sünni Müslümanlara masonik, sabataist, kemalist değerler, ilkeler, dogmalar zorla empoze edilemez.
Yahudiler 20'nci asırda Ortadoğu'da iki devlet kurmuşlardır.
Cumhuriyet, fazilet=erdem üzerine kurulu bir rejimdir.
Fazilet temelleri üzerinde yükselmeyen bir cumhuriyet gerçek cumhuriyet değildir.
Türkiye'nin sosyal ve kültürel yapısı AB normlarının ve değerlerinin hepsini toptan kabul edip benimsemeye müsait değildir.
Zinayı suç olmaktan çıkartan ve suç işlemekten caydırma fonksiyonunu yitiren yeni Ceza Kanunu toplumun temellerini sarsmıştır.
Yeni medeni kanun toplumumuzun temeli olan aileyi tahrip etmektedir.
Tevhid inancına karşı olan ideolojik Tevhid-i Tedrisat eğitimi sistemi ile Türkiye daha uzun müddet ayakta kalamaz.
Tabular, ideolojik yasaklar ve dogmalar anayasası kaldırılsın ama yerine hafifletilmiş de olsa başka ideolojiler getirilmesin.
Türkiye bir İslam ülkesidir. Hiçbir ideoloji İslam'dan üstün olamaz, İslam ile eşit tutulamaz.
Birleşik Krallıkta (İngiltere) devlet kimsenin dinine karışmıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti de çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanların dinine karışmamalıdır.
Biraz milli kimlik, on dirhem milli kültür, beş gram insan hakları, yedi gram milliyetçilik, sınırlı din hürriyeti, bol bol vesayet, miktar-ı kafi Kemalizm, İsveç'ten alınma Dağ Başını Duman almış marşının yanında mehter marşı, okullarda Kemalist din dersleri aldatmacası, halk kadınları başını örtebilir ama milletvekilleri, avukatlar, doktorlar, öğretmenler, profesörler örtemez, Kiril harfleriyle Türkçe yayın yapılabilir ama İslam yazısıyla yapılamaz, Masonlar localarında Masonik ayin yapabilir ama Müslüman çoğunluk tekkelerde zikir yapamaz... gibi yamalı bohça zihniyetiyle yapılacak yeni anayasa ölü doğacaktır.
Gökdelenler, otoyollar, fabrikalar, hava alanları, barajlar, limanlar, yedi yıldızlı lüks oteller, israf ekonomisi, lüks otolar, yatlar kimsenin gözünü kamaştırmasın. Adaletsiz bir ülke ayakta durmaz. Türkiye'de çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanların hakları ve hürriyetleri baskı altındaysa ülkenin geleceği karanlık demektir.
*(İkinci yazı)
Suriye Hadiselerinin İçyüzü
SURİYE'de vahim hadiseler oluyor, halk protesto ediyor, silahlar patlıyor, insanlar ölüyor ama bunların içyüzü, perde arkası nedir, işte bu pek iyi bilinmiyor. Herkes kendi etnik kökenine, dinine, mezhebine, ideolojisine, menfaatine göre bakıp görüyor ve hüküm veriyor. Aşağıda madde madde yazacağım gerçekler kesindir ve tartışılamaz.
Madde 1. Suriye'deki bugünkü rejim bir azınlık rejimidir.
2. Bu rejimin temelini, belkemiğini Aleviliğin en aşırı ve uç bir kolu olan Nusayriler oluşturuyor. Onların genel nüfusa oranları yüzde 10 civarındadır.
3. Bu rejim askeri bir darbe ile kurulmuştur.
4. Suriye'de, çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanlara, yakın tarihte çok ağır baskılar yapılmıştır. Bir ara on binlerce Sünni Müslüman silahlı kuvvetler tarafından öldürülmüştür.
5. Suriye'de gerçek manada demokrasi yoktur, otoriter bir rejim ve sistem vardır.
6. Suriye'nin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu 10 üzerinden 2,5'tur.
7. Müslüman Kardeşler Teşkilatı Suriye'de yasaktır, bu teşkilata üye olmak suçtur.
8. Baba Esad zamanındaki çok ağır baskılar oğul zamanında oldukça hafiflemişti.
9. Suriye'de olup bitenler sadece iç dinamiklerin eseri değildir. Dış müdahaleler ve etkiler de mevzuubahistir.
10. Suriye'ye ait Golan bölgesi 1967'den beri İsrail'in işgali ve kontrolu altındadır.
11. Suriye ile İsrail arasında ilişki ve münasebet yoktur.
12. Suriye ile İsrail arasında oturmuş ve rutinleşmiş bir ateşkes vardır. İsrail, bugünkü statünün bozulup yerine militan bir rejimin gelmesinden endişe etmektedir.
13. Nusayri azınlık rejimi yıkılıp yerine oldukça demokratik bir sistem gelirse Sünni çoğunluk siyasi haklarına sahip olacak, Suriye İslam'a doğru (şu veya bu şekilde) kayacaktır. Bu ise İsrail'in, ABD'nin, AB'nin işine hiç gelmez.
14. Şii İran Nusayri Suriye rejimini desteklemektedir.
15. Suriye'deki halk hareketlerini bastırmak için İran'ın silahlı elemanlar gönderdiğine dair rivayetler vardır.
16. Suriye Ankara rejimini yakından ilgilendiriyor. Şam'daki Nusayri rejiminin büsbütün İran tarafına kayması Ankara'nın işine gelmez.
17. Suriye'de şöyle veya böyle Sünni-İslami bir rejimin kurulması ABD, AB, İsrail, İran, Irak'ın işine gelmez.
Suriye konusunda bendenizin temennileri ve istekleri şunlardır:
A: Azınlık rejimi gitsin, olabildiğince demokrasi gelsin. (Yüzde yüz gelmez...)
B. Çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanlar üzerindeki ağır baskılar ve vesayet kalksın.
C. Sünnilere din, kimlik, kültür, eğitim, ülke idaresinde söz hakkı ve diğer temel haklar tanınsın.
Ç. Azınlıklara ve farklılıklara da bu haklar tanınsın ve garanti altına alınsın.
D. Yakın tarihte yapılan zulümlerin hesabı adil mahkemeler tarafından adil kanunlara göre sorulsun, suçlular cezalandırılsın.
1960'lı yılların başlarında Suriye'ye bir seyahat yapmıştım. O tarihte ülkede çok geniş bir hürriyet vardı. Koalisyon hükümetinin başında Maruf Devalibi isminde alim, munsif ve efendi bir zat bulunuyordu. Kabine'de İhvanül-Müslimin'in de üyeleri vardı. Basın hürdü. Bir müddet sonra darbe yapıldı, baba Esad başa geçti. İsmini hatırlamıyorum, o tarihteki başbakan canını kurtarmak için Türkiye elçiliğine sığındı, bir müddet orada yaşadı.
Suriye'deki bugünkü durum, çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanların orduya önem vermemelerinden, en zeki ve kabiliyetli çocuklarını askeri mekteplerde ve harbiyede okutup subay yapmamalarından dolayı meydana gelmiştir. Sünniler çocuklarını doktor, mühendis, tacir yaptılar, Nusayriler bu esnada orduyu ele geçirdiler ve sonunda ülke azınlığın eline geçti. Siz bu hikayenin başka bir versiyonunu duymuş muydunuz?
Mühendislik, doktorluk, tacirlik iyi para getiren mesleklerdir ama Müslümanlar yeteri kadar vasıflı öğretmen ve subay yetiştirmezlerse sonunda bu ihmallerinin faturasını canları ve hürriyetleri ile öderler.
(1960'lı yıllarda Salih Özcan imzalı "Suriye Bugünkü Duruma Nasıl Düştü?" başlıklı küçük bir broşür yayınlanmıştı. Şu günlerde onun mutlaka okunması gerekir ama nüshalarını nasıl bulmalı?)