Allah razı ve hoşnut olur mu?
BİR tek ana sorum var: Sen mü'min misin, Müslüman mısın? Kur'anın kesin hükümlerine, kesin emirlerine, kesin yasaklarına inanıyor musun?
Bu soruma cevabın evet ise şimdi beni iyi dinle:
Madde 1: Kur'anda en fazla tekrar edilen, üzerinde durulan birinci eylem/amel günde beş vakit namaz kılmak değil midir? Türkiye Müslümanlarının yüzde 90'ı namazı terk etmiş, şehvetlerine uymuştur. Bana cevap ver: Yüce Allah bundan razı ve hoşnut olur mu?
Madde 2: Kur'an ribayı yasak etmiştir. Riba alıp vermek kebairdendir. Ribanın helal olduğunu iddia eden dinden çıkar. Kitabımız ribacılar için "Onlar Allaha ve Resulüne savaş açmışlardır" buyurmaktadır. Türkiye Müslümanları gırtlaklarına kadar ribaya batmıştır. Yüce Allah bundan razı ve hoşnut olur mu?
Madde 3: Kur'an, namazdan sonra zekatı ikinci büyük ibadet olarak zikr ediyor. Bugün Türkiye Müslümanlarının bir kısmı hiç zekat vermiyor, bir kısmı da zekatlarını Kur'ana, Sünnete, fıkha, Şeriata aykırı olarak kaptırıyor. Bu yüzden bir kısım Müslüman fakirler ve Müslüman miskinler sefalet ve sıkıntı içinde yaşıyor. Yüce Allah zekatın verilmemesinden, verilir gibi görünse de doğru dürüst ve yerli yerinde verilmemesinden razı ve hoşnut olur mu?
Madde 4: Kur'an Müslümanların bir kısmının emr-i maruf ve nehy-i münker yapmasını kesinlikle emr ediyor. Bugün Türkiye'de yeteri kadar etkili emr-i maruf ve nehy-i münker yapılmıyor. Bu yüzden toplum fitne, fesat, günah, fısk, fücur, isyan, tuğyan içinde kalmıştır. Kur'anın yasaklamış olduğu bütün kötülükler açıkça ve küstahça sere serpe işlenmektedir. Müslümanlar bunları yasal sınırlar içinde protesto etmemekte, önlemeye çalışmamaktadır. Yüce Allah bundan razı ve hoşnut olur mu?
Madde 5: Kur'an kesin olarak kadın ve kızların tesettüre girmesini emr etmektedir. Tesettürün farz-ı ayn olduğu Kitabla, Sünnetle, icma-i ümmetle sabittir. Bugün Türkiye'de muhadderat-ı islamiyenin yarısı açık saçıktır. Sözde tesettürlülerin bir kısmı da şer'i tesettür değil, şeytani tesettür sergilemektedir. Yüce Allah böyle bir şeyden razı ve hoşnut olur mu?
Madde 6: Kur'an israfı (savurganlığı) kesinlikle yasak etmekte, müsrifler (savurganlar) için "Onlar şeytanın kardeşleridir" buyurmaktadır. Bugün Türkiye Müslümanlarının tuzu kuru olanlarının büyük kısmı utanç verici bir israf, lüks, sefahat sergilemektedir. Bu israf, lüks ve sefahat insanı mağrur (gururlu), mütekebbir (kibirli) ve sefih (beyinsiz) yapmaktadır. Her yıl israf, lüks ve sefahat yüzünden milyarlarca dolar ziyan edilmektedir. Yüce Allah böyle bir şeydan razı ve hoşnut olur mu?
Madde 7: Kur'an, Müslümanların oluşturduğu topluluğa Ümmet ismini vermektedir. Bugün Türkiye Müslümanlarının büyük kısmında Ümmet bilinci yok; tarikat, cemaat, grup, hizip, fırka asabiyeti vardır. Ümmet birliği ve beraberliği berhava olmuştur. Bir kısım mü'minler birbirine rakip ve düşman kesilmiştir. Müslümanlar arasında üniter bir hiyerarşi, bu hiyerarşinin başında bir "Bizden olan bir emir sahibi" bulunmamaktadır. Müslümanlar karanlık gecede şiddetli yağmura ve doluya tutulmuş, kurtların hücumuna uğramış çobansız kalmış perişan bir koyun sürüsüne dönmüştür. Parçalandıkları, bölündükleri, birbirleriyle çekiştikleri için güçleri, devletleri, rüzgarları gitmiş; zelil, esir, zebun olmuşlardır. Yüce Allah bundan razı ve hoşnut olur mu?
Madde 8: Kur'ân-ı Kerim'de Allah müminlere kesin bir şekilde emrediyor: Peygambere itaat edin... Peygamber size ne getirirse onu kabul edin ve uygulayın... Müslüman bir toplumun Peygambere biat ve itaat etmesi, Sünnet-i seniyesine sımsıkı sarılması, onun yüksek ahlakı ile ahlaklanması, onun yolundan ve izinden gitmesi gerekir. Türkiye'deki bugünkü paramparça bölünmüş, birbirine düşmüş İslam toplumuna bakalım: Peygambere biat ve itaat etmenin bilinci var mı? Onun sünnetlerine uyuyor muyuz? Onun nasihatlerini kabul ediyor muyuz? Elden geldiği kadar, bütün gayretimizle onun ahlakını benimsiyor muyuz?.. Maalesef... Allahu Teala bizim bu durumumuzdan razı ve hoşnut olur mu?
Madde 9: Kur'an iffeti emrediyor, meşru nikaha önem veriyor ve zinayı kesinlikle yasak ediyor. Bugünkü İslam toplumuna bakalım: Ahir zamanda bina ve zina çoğalacakmış!.. Atatürk'ün İtalyanca'dan tercüme ve kabul ettirdiği eski Ceza Kanununda bile zina suçtu. Bugünkü yeni Ceza Kanununda zina artık suç değil. Neymiş, Avrupa Birliği suç olmasın diyormuş. Biz Müslümanlar, Ceza Kanununa zinayı suç olarak yazdırma gücüne sahip olmasak bile bütün gücümüzle, bütün gayretimizle, bütün enerjimizle durumu protesto etmemiz gerekmez miydi? Bunu yapmadık. Yapamaz mıydık? Yapabilirdik... Hak Teala hazretleri Kur'anî bir değeri, ilahi bir yasağı, şer'î bir sınırı korumak hususundaki bu gevşekliğimizden, bu gayretsizliğimizden, bu tehavünümüzden razı ve hoşnut olur mu?
Madde 10: Kur'an çok mutlak bir kural koymuş: "Hiç şüphe yok ki bütün mü'minler kardeştir..." Bugün Türkiye'de on milyonlarca mü'min bulunuyor. Bizde Kur'ani kardeşlik şuuru var mıdır?.. Kardeşlik haklarına ve vazifelerine riayet ediyor muyuz? Bir kardeşimiz zulme ve haksızlığa uğrayınca onun yardımına koşuyor muyuz?.. Heyhat ki heyhat! Meşrep ayrılıkları yüzünden kardeşler arasında kopukluklar, düşmanlıklar, husumet, fitne ve fesat, tartışma ve çekişme zuhur etmiştir. Ümmet-i Muhammed onlarca büyük, yüzlerce orta, binlerce küçük parçaya ayrılmıştır. Mü'minin mü'mine düşmanlık etmesi haramdır ama biz bu haramı işliyoruz. (Bir müminde bir kötülük, bir noksanlık, İslam'a bir aykırılık varsa, o aykırılık ve bid'at onu küfre götürmedikçe kardeşlik bağlarını kopartamayız. Kusuru var diye mümine düşmanlık edilmez. Sadece kendisindeki günah, noksan ve kötülüklere muhalif olunur.) Müslümanların bugünkü parçalanmışlığından, birbirleriyle çekişmelerinden, bazılarının birbirinin kuyusunu kazmasından Allahu Teala ve Tekaddes Hazretleri razı ve hoşnut olur mu?
Madde 11: Kur'an gıybeti kesinlikle yasaklamış, haram kılmıştır. Kur'an gıybeti "ölü kardeşinin etini yemek kadar" çirkin ve iğrenç gösteriyor. Şimdi soruyorum: Müslüman kesimin durumu gıybet konusunda nasıldır? Bizler Allah'tan korkup dilimizi gıybet günahı kebairinden koruyan ahlaklı Müslümanlar mıyız; yoksa bu çirkin, iğrenç, çok kabih günahı devamlı şekilde (Bazen günde saatlerce) işliyor muyuz? Son asrın büyük din alimlerinden Şibli Numanî hazretleri şöyle buyuruyor: "Mevcut dinler içinde İslam dini kadar gıybeti kötüleyen başka bir din yoktur ve Müslümanlar kadar da çok gıybet eden başka bir taife yoktur." (İmamı Gazali hakkındaki eserinde...) Allahu Teala Hazretleri, bizim gıybet konusundaki şu kötü halimizden razı ve hoşnut olur mu?
Madde 12: Kur'an-ı Kerim mü'minleri ve Müslümanları, kafirleri dost ve velî edinmek konusunda uyarıyor. Bugün bazı Müslümanlar kendi salih kardeşlerini bırakmışlar; İslam'ı, Kur'anı, Peygamberi, Şeriatı red, tekzip ve inkar eden kafirleri dost ve veli edinmişlerdir. Allahu Teala böyle bir şeye razı olur mu?
Madde 13: Kur'an-ı Kerim çok açık, seçik, kesin bir şekilde uyarıyor: Bu dünya hayatı gelip geçicidir, fanidir... Dünyanın zenginlikleri, mallar mülkler, çoluk çocuk, hep birer oyalanma ve oyuncaktır. Dünya bir imtihan yeridir. Devamlı kalınacak yer ahirettir. Biz bu son derece önemli uyarılara kulak veriyor muyuz? Bütün dikkatlerimizi dünyaya teksif etmişiz, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışıyoruz. Ahiret yolculuğu için azık toplamakta, hazırlık yapmakta tembellik sergiliyoruz. Allahu Teala Hazretleri bizim bu tutumumuzdan razı ve hoşnut olur mu?
İtirazcı diyecek ki: Sen karamsar bir tablo çiziyor, gidişatı kötü gösteriyorsun ama memlekette dehşetli bir kalkınma var. Şunları niçin görmezlikten geliyorsun.
Sayısız gökdelenler... Kıt'aları birbirine bağlayan köprüler... Hava alanları... Barajlar... Otoyollar... Bu otoyollarda uçar gibi seyreden lüks otomobiller... Lüks meskenler... Lüks yazlıklar... Her yer pıtrak gibi beş yıldızlı lüks otellerle dolu... Beş yıldız yetişmiyormuş gibi yedi yıldızlıları... Bugün ülkemizde öyle bir lüks, israf, sefahat, saçıp savurma, debdebe ve tantana var ki, ne Nemrut, ne Firavun zamanında böylesi görülmüştür...
Evet, haklısın Bay İtiraz... Nemrut ve Firavun mezarlarından kalkıp bizim lüks ve israfımızı görmüş olsalardı pek şaşarlardı.
Önemli olan yüksek binalar, otoyollar, tayyare meydanları değildir. Önemli olan imandır, İslamdır, Kur'andır, Sünnettir, Şeriattır...
Şeriata aykırı olan her şey hederdir!..
Kur'ana, sünnete ve şeriata uygun olmayan maddi kalkınma keramet ve fazilet değil, istidractır!..
"Namazı terk eden ve şehvetlerine uyan" bir Müslüman toplum, maddi bakımdan kalkınsa bile bozuktur, çökme ve yıkılma, üzerine azab inme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
İslamın ana ölçüsü şudur:
Bu inançtan, bu düşünceden, bu işten, bu amelden, başarı gibi görünen bu şeyden Allahu Teala razı ve hoşnut olur mu?..
Allahu Teala, Ben size bir Haberci gönderdim, onu dinleyin, ona iman edin, getirdiklerini kabul edin ve hayata uygulayın buyuruyor.
Peygamberin gerçekleştirdiği, uyguladığı, sergilediği düzenin özellikleri nelerdir?
(1) Adaletli düzen... (2) Güvenli düzen... (3) Ahlaklı düzen... (4) İffetli, hayalı, namuslu düzen... (5) Müslümanların hukuk önünde eşit olduğu düzen... (6) Sosyal adaletin, paylaşmanın, yardımlaşmanın olduğu; imkanlıların imkansızları desteklediği merhametli bir düzen... (7) Marufun/iyiliğin desteklendiği, münkerin/kötülüğün kösteklendiği bir düzen... Müslüman bir toplum böyle bir düzen içinde yaşamıyorsa gökdelenleri, köprüleri, barajları, lüks otomobilleri onu kurtarmaz.
Müslüman kardeşlerimden rica ediyorum:
Lütfen dünya zenginliklerine, maddi kalkınmaya, olup bitenlere İslam, Kur'an, Sünnet, Hikmet-i İslâmiye gözlüğüyle bakalım.