Yer güzeli İstanbul
İstanbul hem gök güzeli hem yer güzelidir. Yer ile gök arasındaki bu Belde-i Tayyibe’nin ilk kurucusu da Hz. Süleyman’dır.
İstanbul’un çok fazla geçmişine gidecek değilim. Bugününden söz ederek Mehmed Akif Ersoy’un İstanbul’undan kısa bir bilgi aktarma ve hatırlatmada bulunmak isterim.
¥
İstanbul her mevsim çekici olmakla birlikte, baharın başlangıcından kışın ilk günlerine doğru başka bir yer güzelidir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerini; “insani melekelerle” değerlendirecek olursak, 8500 yıllık tarihinde İstanbul ilk defa adam gibi hizmet görmüştür.
Bu söylediklerime muhalefet edeceklere bir diyeceğim yoktur. Çirkinliği sevenlerin güzeli görmesi beklenemez. Kimse de “Güzeli göreceksin” diye zorlanamaz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü, dört mevsim İstanbul’da tabiatın tüm renklerini sergilemekte ve bu sergi, baharın gelmesiyle zirveye çıkmaktadır.
¥
Malum İstanbul trafiği, sokağa çıkan herkesin; “geleneksel şikâyetlerinden” birisidir. Adet haline gelen hasletlerimizden birisi de bu yönümüzdür.
Her insanın bir kör noktası vardır. Şikâyet ettiğimiz meselelerin özüne baktığımızda, bu kör noktalardan hareket ettiğimizi görebiliriz.
İstanbul’un parkları, bahçeleri ve özellikle yol kenarları; rengârenk çiçek ve gül bahçelerine dönüşmüş, fark edebilenler için İstanbul bir yer güzeli olmuş.
İstanbul’un varoşlarından sahil şeritlerine kadar yeni parklar, yürüyüş yolları, spor aletleri ve yüksek aydınlatmalar başka bir zenginlik katmış. Kör noktalarından kurtulan herkes bu güzellikleri keşfedebilir.
¥
Ben de güzellik keşfine çıktığım bir gün, Üsküdar Kısıklı Meydanı’ndaki parkın yeniden düzenlendiğini ve ayrıca görme özürlüler için de dizayn edildiğini öğrendim.
İstanbul’da veya Türkiye genelinde böyle bir parkın ilk olacağı söylendi. Parkın bilinmeyen bir yönünü de ben hatırlatayım istedim.
“İstiklalimizin Şairi Mehmed Akif Ersoy”, Milli Mücadele için Ankara’ya giderken, Kısıklı’da, yani bugünkü parkın olduğu noktada son hazırlıklarını yapar.
Akif önce Karacaahmet Mezarlığı’na uğrar. Serviler arasında dolaşarak bir müddet tefekkür eder, Ankara’ya birlikte hareket edeceği dostuyla bu noktada buluşup yol haritasını belirler.
Kısıklı ve Çamlıca, Akif’in tüm hayatı boyunca önemli hadiselerin ev sahibidir. En sevinçli günlerini de en acılı günlerini de burada yaşar.
Halen Kısıklı Parkı’nın bir adı var mı bilmiyorum ama bu parka, “Mehmed Akif Ersoy” ismi verilmesi, son derece isabetli olur. Ayrıca bu sene Akif yılıdır ve çok yakışır.
Kısıklı’dan Ankara’ya hareket ederken bir arkadaşı, Akif’in o anki ruh halini şöyle anlatır:
“Akif Ankara yolunu tuttuğu zaman sevincinden, heyecanından ailesini bile unutmuştu. O, keseciğinde “otuz altı kuruş” mevcudu ile yola çıkmıştı.
Akif’i görmeliydiniz. Kafesleri yırtan aslanlar gibiydi. O’nun kuvve-i maneviyyesi zerre kadar sarsılmadı; etrafındakilere hep ümit, hep iman, hep cesaret telkin etti. Sanki o, kocaman bir dağ idi.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.