Sorular-Cevaplar
Münire Sayhalı / İstanbul;
İlahiyat mektepleri hangi tarihte kapatıldı, kim kapattı?
1932’de kapatıldı. Bu tarihte Atatürk Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü Başbakandı...
Bursa Milletvekili Esat Sagay ise Maarif Vekili idi. 04.05.1931-19.09.1932 tarihleri arasında görev yaptı. Sonradan yerine Aydın Milletvekili Reşit Galip atandı. O da 10.11.1932 ile 13.08.1933 tarihleri arasında görevde bulundu.
Kapatılmadan önce İlahiyat Fakültesi’nin bazı hocalarına hazırlatılan bir “Islahat Lâyihası” vardır ki, “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” deyimini hatırlatmaktadır. Çünkü bu lâyihada camilerin kiliseler gibi düzenlenmesi teklif edilmektedir.
Birkaç maddesine kısaca bakalım: “Mâbedlerimiz (camilerimiz) temiz, muntazam, ziyaret ve oturmaya uygun bir hale getirilmelidir. Mâbedlerde sıralar, elbiselikler tesis edilmeli ve temiz ayakkabılarla mâbedlere girilmesi tercih edilmelidir. Bu dini ıslâhatın (dinde reformun) ibadete ait olan sıhhî şartıdır.”
“İbadet lisanı Türkçe olmalıdır. Ayetlerin, duaların, hutbelerin Türkçe şekilleri kullanılmalıdır.”
“Mâbedlere mûsîki âletlerinin kabulü dahi lâzım gelir. Mâbedlere ilâhî mahiyetinde asrî ve enstrümantal mûsîkiye ihtiyaç vardır.”
Veli Mülayim/ Kahramanmaraş;
Napolyon’u mağlup eden Türk komutanın adı nedir? Bu savaş nerede olmuştur?
¥ Komutanımızın adı Cezzar Ahmet Paşa’dır... Mağlubiyet nedir tatmamış 28 yaşlarındaki Fransız komutan (sonra imparator) Napolyon Bonapart’ı Akkâ’da (bugün maalesef İsrail topraklarında kalmış) yendiğinde, Cezzar Ahmed Paşa 80 yaşını sürüyordu.
Bu yenilgi üzerine Napolyon’un, “Bir ihtiyara mağlup olmasaydık bütün Doğu’nun imparatoru olurdum” demesi meşhurdur.
Ahmed Paşa, Bosna doğumludur. Berber çırağı olarak Topkapı Sarayı’na girmiş, işini sadakat ve liyakatle yapması Hekimoğlu Ali Paşa’nın dikkatini çekmiş, Enderun’a alınıp sıkı bir eğitimden geçirildikten sonra yüksele yüksele vezirliğe kadar çıkmıştır.
23 Nisan 1804’te Akkâ’da öldü.
Sude Mırıç/ Almanya;
Yazılarınızı dikkatle okuyor, TV programınızı keyifle seyrediyoruz. Allah razı olsun. Sorum şu: Kanuni’nin, oğlu Mustafa Bey’i katlettirmesi üzerine, kendisine yönelik çok sert şiirler yazıldığını söylediniz. Peki, oğlunu katlettiren adam, kendisini eleştirenlere müsamaha mı gösterdi? Neden?
¥ Adına tuğra çektiren (ki bu bile başlı başına en büyük isyandır, çünkü tuğra padişahlık alâmetidir) Şehzade Mustafa Bey’in isyan hazırlığı içinde olduğuna kanaat getirince, daha önce mevcut bulunan Fatih Kanunnamesi’ne göre idam ettirdi.
Bunun üzerine Kanuni’ye yönelik çok sert şiirler yazıldı. Özellikle Taşlıcalı Yahya ile Sami’nin mersiyeleri yenir yutulur cinsten değildir. Şair Sami’den kısa bir örnek sunayım
“Ey Şeh-i kan-ı kerem (Padişah) sende adalet bu mudur?
“Şeh-i âlem olasın, sende inayet bu mudur?
“Padişehler ki, ezel itdiği âdet bu mudur?
“Ehl-i tedbir olana fehm u kiyaset bu mudur?
“Mustafa gibi ciğer-kuşene şefkat bu mudur?
“Âl ile kıydın ana hani hakıykat bu mudur?
“Kavl-i düşmen sana kar itdi meveddet bu mudur?
“Yok yere kan edesin yani hılâfet bu mudur?
“Mustafa n’oldu hani, n’eyledin a Padişehim?”
Kanuni de içinden muhtemelen aynı şeyleri hissediyordu. Devletle evlat arasında kalmıştı. Sorumluluğunun gereği, evlâdı devlete feda etmeyi gerektiriyordu. Bunu şairlerin anlaması mümkün değildi. Bu yüzden en ağır eleştirilere bile katlandı...
Acısını içine attı ve sustu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.