CHP tarihindeki en büyük iki darbeden birini; 14 Mayıs 1950’de yüce halkımızdan yedi. Kıyamete kadar sürecek bir darbedir.
İkinci unutulmaz ve tarihe altın harflerle yazılacak darbesini ise yemin hadisesinde Kılıçdaroğlu adındaki şahıstan yedi.
Çarıklı erkân-ı harp insanlarla konuşmayı çok severim. Yazının başlığı; “Siyaset cıvıklığı kaldırmaz” diyen 80 yaşında bir Ankara köylüsüne aittir.
Diyor ki, 80’lik çarıklı erkân-ı harp Ankara köylüsü;
“Milletin Meclisi yanardöner kişilerin bulunacağı bir yer değildir. Orası milletin evidir, barkıdır. Namusunun, şerefinin, canının, malının emniyet altına alındığı bir yerdir.
İnsanlar onlara oy verirken; ‘milletin evinde aklınıza estiği gibi hareket edin’ dememiştir.
Biz böyle yanardöner adamları İsmet zamanında çok gördük. Bize zulmedenler hep bunlar gibi yarını olmayan kişilerdi.
Elle tutulur, işe yarar bir hallerini göremezdik. 10 yaşımdan beri korkutan gözlerinden, yılışık yüzlerinden hâlâ çekinirim.
‘CHP’nin memurları geliyor’ deyince köy meydanındaki tavuklar bile kümeslerine dolarlardı. Çünkü babalarımızın dedelerimizin kaçışlarından gariban hayvanlar ürkerdi.
Eğer yemin etmeyenlerin yürekleri yetiyorsa, oy aldıkları insanların karşısına çıkıp;
‘Bizim Meclis’te yaptığımız bu işe ne diyorsunuz’ diye sorsunlar.
Bakalım oy verenlerden hiç birisi bu hallerine müsaade edecek mi?”
***
Tarihin hiçbir döneminde TBMM’nin itibarı böylesine yerlerde sürünmemişti. Bu kadar hafife alınmamıştı. PKK ve CHP’liler, özlerini eylemleriyle göstermiş oldular.
Yine Ankara’nın çarıklı erkânı harplerinden biri de;
CHP’lilerin uğruna yemin etmediği Mehmet Haberal adlı kişinin, yüz sene yaşasa, asla CHP’li olmayacağını söyledi ve:
“Mehmet Haberal, Demirel’in bir numaralı adamıdır. Demirel CHP’den ezeli ve ebedi öcünü, Haberal üzerinden tahsil ediyor” dedi.
Demirel hiç kimseden alacağını bırakmazmış. Tüm siyasi rakiplerinden hıncını almış. Ecevit’tin başına gelenlerin hangi hastanede geldiğine iyi bakmalıymış.
***
Bu ve benzeri bilgiler medya organlarında dile geldi ama çarıklı erkân-ı harplerin yorumları, medyada çıkanlardan daha önemli ve güzeldi.
Mesela yine TBMM’nin onuru üzerine konuşurken, Meclis’in tarihinde iki defa bu kadar sulandırıldığını ifade ettiler.
Birincisi; Ecevit’in Güneş Motel hadisesinde 11 milletvekili satın alarak Demirel’i alaşağı etmesi, bir de bu yemin meselesi.
CHP ile PKK’nın birbirinden dakika farkıyla doğmuş ikiz olduklarını bilirlermiş ama Milletin Meclisi’ni bu kadar küçük düşürecekleri hiç akıllarına gelmezmiş.
‘Sizleri temsil edeceğim’ diye halktan olur alıp, sonra da ‘yemin etmeyeceğim’ diye mızmızlanmalarını halk affetmezmiş.
Ez cümle;
Kırsaldaki vatandaşlar memlekette ne olup bittiğini çok iyi biliyor. Bu ülkeye kimlerin hizmet edeceğinden eminler ve rahatlar.
Bir çarıklı erkân-ı harbin şu sözü bugünü ve yarını özetliyordu.
“Ulu Osmanlının kötü artıkları, ne devlete ne de millete artık zarar veremezler.”