Futbolun dokunulmazları
Futbolda ilk defa şike ve örgütlü suçlarla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı.
Aralarında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da bulunduğu 60'tan fazla kişi gözaltına alındı. Öyle şaşkınlık falan da yok. Ve herkesin aklına ilk gelen, Ergenekon oldu. Birden "futbolun Ergenekonu" lafı konuşulmaya başlandı. Futboldaki kirlilik için neden bu kadar gecikildiği sorgulanır oldu. Çünkü tıpkı Susurluk gibi, futboldaki hukuk dışı yapıların üzerine, bugüne kadar hep gidiliyor gibi yapılıp gidilmedi. Rantın, kara para aklamanın, şikenin, çetelerin cirit attığı bir alana nihayet sıra geldi.
Pekiyi şimdi ne oldu da, futbolda da, "dokunulmaz" denilenlere dokunuluyor, girilemez denilen alanlara giriliyor? Çünkü Ergenekon ve Balyoz davaları gösterdi ki, bu ülkede artık dokunulmazlar kalmadı. Görevdeki orgeneral rütbeli komutanların tutuklandığı bir Türkiye'de, futbolun ağalarına da dokunmanın yolu açıldı. Çünkü hükümet yeni Türkiye için büyük onay aldı. 12 Eylül referandumu ve 12 Haziran seçimleri gösterdi ki, toplumun yarısı, büyük bir kararlılıkla demokratikleşmeye destek veriyor. Yargı da, Meclis de, hükümet de, medya da, bu desteğin gereğini yapmak zorundadır.
Meselenin özü şu: Türkiye, artık eski Türkiye değil. Eski çamlar bardak oldu. Bazıları bu gerçeği hâlâ kabullenmek istemiyor. Hâlâ eskiye, vesayetin kol gezdiği o karanlık günlere dönmeye dair bir umutları var. Sanki bir sabah uyandıklarında bir şey olacakmış, bir şeyler değişecekmiş havasındalar. Hâlâ, kendilerine yeniden gün doğacağını düşlüyorlar... Düşününüz, bu rüya ile CHP'nin oylarının son seçimde yüzde 40'ın üzerine çıkacağı beklentisine girenler oldu. Hâlâ neye tosladıklarını anlamadıkları ise şuradan belli; yüzde 26 oy almalarına rağmen CHP yöneticileri hâlâ kendilerinde bir güç vehmediyorlar. Hâlbuki "Yeni CHP" falan yok, "Yeni Türkiye" var. Gitmekte inat ettikleri yolun üzerinde, kocaman bir kaya duruyor. Üzerinde de "Yeni Türkiye" yazıyor. Çarpıp durdukları kaya, bu kayadır...
Halkın sandığa yansıyan yüzde 50'lik iradesini hâlâ okuyamıyorlar. Bu güçlü iradenin, bu demokratikleşme ikliminin, Başbakan Erdoğan'a ve AK Parti hükümetine nasıl bir cesaret ve kararlılık verdiğini göremiyorlar. CHP'nin yemin etmeme inadında da bu körlük var. Tamam, Sayın Başbakan, "tükürdüklerini yalayacaklar" derken ağır konuştu, ama söylemek istediği, CHP'nin bu kafayla bir yere varamayacağıdır. Çok açık ki, CHP rehin alınmış gibi davranıyor.
Pekiyi, artık herkesten hesap sorulduğu ortada iken futbol ağaları nasıl böylesine pervasız olabilmişlerdir? Çünkü güç aldıkları odaklar, tıpkı yüzde 40 için iddiaya giren işadamını inandırdıkları gibi, onlara da "merak etmeyin, tekrar geleceğiz" telkini yapmışlardır. Silahlı Kuvvetler içindeki cuntacı zihniyetin, pes etmeyişindeki haleti ruhiye de budur.
Artık futboldaki Ergenekon'a da neşter vuruluyor. "Futbolda Ergenekon olur mu?" sorusu bugün anlamsız bir sorudur. Vesayet varsa, darbecileri vardır. Darbeciler varsa, medyaları, işadamları, çeteleri, kozmik adamları vardır. Vesayet, hukuk dışı örgütlenmelerle ayakta durur. Bu ülkede yüzyıldan beri vesayet rejimi var. Onun için hukuk dışılık her sosyal grubun, devlet ygıtının, anayasal kurumların içinde hükümferma olmuştur. Mücadele, vesayet ile demokratikleşme arasındadır. Bugün inisiyatif sivil iradenin elindedir. Vesayetin bütün ağaları, bu arada futbolun ağaları da kaybetmeye mahkûmdur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.