Altı da üstü de diri şehir Erzurum
Bir şehri, kasabayı, köyü sevmeniz için; ruhunuz, o beldenin her yönüyle anlaşmalı ve kaynaşmalıdır.
Eğer beldeye olan muhabbetiniz; geçici arzu ve isteklerinize bağlı ve isteyince unutabiliyorsanız, oralara menfaatiniz icabı bağlısınız demektir.
Eğer o belde; kalbinize huzur, gönlünüze sürur veriyor ve kendinizi evinizde gibi hissediyorsanız, orası ruh dünyanızın burçlarındandır.
Cennet vatanımızın her tarafını severim ama öyle şehirlerimiz, kasabalarımız, köylerimiz vardır ki, oralarda ruh dünyam pek huzur bulur.
¥
İşte o şehirlerimizden birisi de Erzurum’dur ve Erzurum için; “Altı da üstü de diri bir şehir” denilir.
Erzurum’un birinci derecedeki bekçisi; Peygamberimiz (s.a.v)’in sahabelerinden Abdurrahman Gazi’dir.
Ayrıca Erzurum, Efendimiz (s.a.v.)’in vefatından sonra Müslümanlar tarafından Anadolu’da fethedilen ilk şehirdir.
Tahminen Hicri 653 yılından bu yana, altı da üstü de diri bir şehir olarak yaşamaktadır. Erzurum; Horasan Erleri başta olmak üzere evliyalar ve şehitler diyarıdır.
¥
Altı bu kadar diri olan bir şehrin, elbet üstü de diri olacaktır. Günümüzde yaşayan âlimleri de bugün insana ve İslam’a olan hizmetlerini sürdürmektedirler.
Erzurum ve civarında dolaşırken, neredeyse ayak bastığınız her noktada; ya bir şehide rastlarsınız ya bir evliyaya veya bir İslâm âlimine.
93 Harbi adı verilen Osmanlı Rus savaşı başta olmak üzere, şehrin Ermeni zulmünden kurtuluşu; kadın, erkek, çoluk çocuk, Müslüman halkın zaferidir.
Erzurum ve civarını Müslüman bir zihniyetle dolaştığınızda, maddi ve manevi pek çok duyguyu, hücrelerinize kadar yaşayabilirsiniz.
Aksine İslam’a ve Müslümanlara düşmanca bir zihniyetle dolaşırsanız, o zaman ne toprağın altında yatanları fark edebilir ne de üstündekileri tanıyabilirsiniz.
Yukarıda da söyledim ya; bir beldeyi sevmeniz için, o beldede yaşayan halkın ruh dünyasıyla sizin ruh dünyanız bütünlük sağlamalıdır. Bu bütünlük yoksa o beldeyi ve insanlarını sevemezsiniz.
¥
Erzurum’a iner inmez, değerli dostum Ali Karayılan’ın rehberliğinde soluğu Aziziye ve Mecidiye tabyalarında alınca duygu seline kapılmamak mümkün değildi tabii.
Nene Hatun şehitliğindeki bir figürde, Erzurumlu hanım elindeki silahıyla düşmana mukavemet gösterirken, diğer eliyle de üzerindeki örtüsünü ağzına alıp haremini koruyordu.
Erzurum, istiklalini bu kahramanlarla kazanmıştı. Sadece Erzurum değil, Türkiye’nin kurtuluş savaşı böyle mücahitliklerle doludur.
Bakmayın siz resmi tarihin esas kahramanları görmemezlikten geldiğine. Erzurum halkı başta olmak üzere, toplumumuz tarihi gerçeği bilmektedir.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ülkenin hemen her yerinde kurulan ve yargıçları hukukçu olmayan İstiklal Mahkemelerinde;
“Sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine” diye Erzurum’da da nice Müslümanlar idam edilmiştir.
Resmi tarih bunları başka anlatsa da Erzurumlu doğrusunu bilir ve topraklarının altında yatanlara da üstünde olanlara da sahip çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.