Nesillerin devrimi
Bu yazıyı Sakarya'dan yazıyorum. Sakarya'nın yağız delikanlılarından birisi Cevdet Hoca'nın oğlu rahmetli Salahaddin Şimşek idi. Birçok özelliği olan bir arkadaşımızdı. Bu özelliklerinden birisi de aforizmaları veya vecizeleri ya da özdeyişleri idi. Kendi özdeyişleri ile süslediği tablolar yapardı. Bu tablo ve özdeyişlerinden birçoğu yine Sakarya'da çıkan Zafer dergisi tarafından değerlendirilmiştir. Salahaddin Şimşek'i bir başlangıç noktası yaptım. Zira İsam Attar ile arasında köprü kurmak istiyorum. İsam Attar ile Salahaddin Şimşek'in karşılaştıklarını sanmıyorum. Ama karşılaştırılacak ortak özellikleri vardı. Bu özelliklerinden birisi de ikisinin de güçlü bir kaleme ve hitabete ve onun ötesinde özdeyiş kabiliyetine haiz olmalarıydı. İstanbul'da Wow Oteli'nde İsam Attar'ı dinledikten sonra Salahaddin Şimşek'in yurdu olan Sakarya'ya geldim. Wow Oteli'nde İsam Attar'ı dinlerken aklıma ister istemez Salahaddin Şimşek geldi. Sebebi, İsam Attar'ın konuşması sırasında güçlü bir hitabet örneği sergilemesi ve irticali özdeyişler dizdirmesiydi. Uzun yıllar Aachen'da yayınladığı Raid dergisini takip etme fırsatım oldu. Bu dergide zaman zaman İsam Attar'a ait özdeyişler yayınlanırdı. Lakin onun hitabet gücünü bilmiyordum. Wow Oteli'nde bunu da görmüş olduk. Şöyle söylemek mümkün: Suriye'deki kalkışma ve devrim daha erken gerçekleşmiş olsaydı dünya hatipleri tanırdı. Said Havva ve İsam Attar uydu kanalları döneminde yaşasalardı dünya çakma değil gerçek hatipleri tanırdı. Suriye'nin bu muhteşem ve dev adamları gitmiş yerleri de doldurulamamıştır. İsam Attar kendi tabiriyle 84-85 yaşında bir piri fani ve tarifsiz acılar yaşamış birisi. Eşi Benan Tantavi Esat rejiminin 'zebanileri'e infaz ekipleri tarafından evinde kurşunlanarak öldürülmüştü.
Maalesef suikastlar totaliter rejimlerin bir çığırı ve kötü bir 'sünnet'idir. Hadis-i şerifte iyi veya kötü bir çığır açanın bu çığırından dolayı gelecekte aynı fiili işleyenlerin fiilinden hissement veya pay sahibi olacağını haber vermektedir. Demek ki sadaka-i cariye olduğu gibi bir de zünub-u cariye var. Yani açık ve kapanmayan günahlar. Burgiba, muhalifi Salih Bin Yusuf'u ve Kral Hasan II, Mehdi Bin Bereke'yi ve Kaddafi Mansur Kahya gibilerini hep aynı yöntemle öldürdüler. Muhaliflerini ölüm timleriyle evlerinde, otel odalarında veya sokak ortasında takip ettirerek kurşunlattılar. İsam Attar konuşması sırasında sağlık problemlerinden kaynaklanan acı ve elemlerden mütevellit ayakta duracak hali olmadığını söyledi. 'Acılar vucudumu kemiriyor' dedi. Ve bu haliyle mahfuzatından yani hafızasından şiirler okudu. Lakin zaman zaman da şiirleri okurken acaba yaşlılığımdan mütevellit yanlış hatırlıyor olabilir miyim diyerekten de hocalardan kendisini düzeltmelerini istedi. O minval üzerine gayet heyecanlı ve veciz bir konuşma yaptı. Konuşmasının sonunda takatının sonuna varmış ve yere yuvarlanırken ve kapaklanırken gençler omzuna girmiş ve odasına taşımışlardı. Sonra da solonda bir daha görülmedi. O yaşlı haliyle gençlere örnek olarak; Suriye devrimine destek vermeye gelmişti.
Herkesin sorduğu bir soruya o cevap verdi. Niye devrim şimdi yaşadığımız bugünlere ve söz konusu mekanlara isabet etti? Müthiş bir cevap verdi. Dedi ki: Bu nesillerin devrimidir. Allah'ın izniyle nesillerin çabalarının birbirine eklemlenmesi sonucu bu devrim gerçekleşiyor. Hikmet gereği hiçbir şey sıfırdan teşekkül etmez. Sosyal olaylar birikim gerektirir. Esbabı vardır. Devrim nesillerin ortak gayretinin bir sonucudur. İsam Attar'ın bu ifadesi bana Bediüzzaman'ın sıkça kullandığı bir deyimi hatırlattı. Bu deyimle daha sonra İmam Rabbani'nin Mektubat'ında karşılaştım. Demek ki Bediüzzaman bu deyimi İmam Rabbani'den almış. Telahuku efkar. Fikirlerin birbirine eklemlenmesi. Medeniyetler fikirlerin ve projelerin ve deneyimlerin bir bütünüdür. Peş peşe dizilmesinin bir sonucudur. Devrimde de bütün nesillerin payı vardır. Dolayısıyla bu devrimin bizim zamanımızda tezahür etmesi onu bu neslin ürünü yapmaz. 30 yıl sonra Hama yeniden ayağa kalktı ise bu 30 yıl önceki zulmün bir sonucudur ve İsam Attar'ın sözlerini doğrulamaktadır. Allah imhal eder ama ihmal etmez. Gafiller ve zalimler ise bunu yaptıklarının yanlarına kar kaldığı şeklinde yorumlar. Evet, Arap dünyası nesillerin devrimini yaşıyor. Bu noktada en isabetli teşhisi de İsam Attar koymuştur. Öyle ise Suriye devrimi Said Havva ve İsam Attar gibi dava adamlarının devrimidir. Şimdi Bediüzzaman'ın tabiriyle Said Havva ve arkadaşları kahraman Suriye halkını kabirlerinden seyrediyorlar. Kabirlerinde Esat rejiminden rövanşlarını alıyorlar. Kimsenin hesabı yarım kalmaz. Yavuz da İslam dünyasının bahtsızlığının ve intizamsızlığının kendisini kabrinde bile rahatsız edeceğini söylemiştir. İşte böyle bir himmet yüzyıllara damgasını vurmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.