Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İstanbul fethini Göynük’e borçlu

İstanbul fethini Göynük’e borçlu

Avrupa’nın kapısını Osmanlı’ya açan Orhan Gazi oğlu, Gazi Süleyman Paşa, Göynük’ten yola çıkmıştır.
Kabri, Tekirdağ Bolayır’dadır. Atıyla yan yana defnedilen tek komutandır.
İstanbul’un fethini gerçekleştiren Fatih’in hocası ve fethin mimarı Akşemseddin Hz.leri de Fetih öncesi Göynük’e uğrayıp, Fatih’e hocalık etmek üzere gitmiştir.
Akşemseddin Hz.lerinin Göynük’e uğramasının sebebi; Fatih Sultan Mehmed’e olan hocalığı bittikten sonra tekrar buraya dönmek istemesidir.
Bu amaçla da “helal lokma kazanmak için” küçük bir değirmen, medrese ve mesid yapmayı hayal ederek İstanbul’un Fatih’ine doğru yürür.
Akşemseddin Hz.lerinin bu yürüyüşü, İstanbul’un “fethine” doğru bir gidiştir. Akşemseddin Hz.lerinin hocası Hacı Bayram Veli Hz.leri, müjdeyi çoktan vermiştir çünkü.
“İstanbul’un fethi, beşikteki Mehmed ile bizim Köseye nasip olacak” demiştir. Bu söz, Akşemseddin Hz.lerinin omuzlarında büyük bir yüktür ve bu yükü kaldırmalıdır.
¥
İşte bu düşüncelerle tekrar Göynük’e dönmek üzere yola çıkar ve İstanbul; Efendimiz (s.a.v.)’in bildirdiği gibi feth olunur, Hacı Bayram Hz.lerinin söylediği gibi Fatih’e ve Akşemseddin Hz.lerine nasip olur.
İstanbul’da iki büyük komutan fazladır. Fatih hocasına talebe olmak istediğinde, Akşemseddin Hz.leri;
“Sen bana talebe olacaksın da İstanbul’u kim yönetecek, dünyaya kim açılacak” diyerek talebini reddeder.
Fatih Sultan Mehmed, bu söz üzerine yalnız kalacağını ve üzerindeki yükün daha artacağını anlar ve “Esas şimdi yeni bir fetih başlıyor” diyerek; “önce insan, sonra iman inşasına” yönelerek harekete geçer.
Artık sadece İstanbul emin ellerde değildir. Tüm dünya insanlığı ve yöneticileri, Fatih’in idarecilik felsefesini hayretle izler.
¥
Akşemseddin Hz.leri ise; helal paralarla yapılmış camileri ve mescidleri yanı sıra, o yıllarda pek çok arazisi vakıf olan temiz ve helal toprağıyla ünlü Göynük’e döner.
Fethin maddi yorgunluğunu İstanbul’da bırakır, manevi yorgunluğunu ise Göynük’te; değirmeni, mescidi ve medresesinde yine insanları irşad ederek geçirir.
Her canlının tadacağı emri vuku bulur ve Hakk’a yürür. Fatih Sultan Mehmed, hocasının kabrini Gazi Süleyman Paşa Camii’nin yanına yaptırır.
Akşemseddin Hz.leri şimdi asırlık çınarların gölgesinde, Göynük’ün merkezinde, şırıl şırıl akan bir çayın yanında gelenlere gidenlere manevi ev sahipliği yapmaktadır.
Göynük bağrında sadece Akşemseddin Hz.lerini misafir etmez. Hacı Bayram Veli Hz.lerinin talebesi Ömer Sekkîîn Hz.leri ve Debbağ Dede’yi de misafir etmektedir.
¥
İmkânı olanlar eğer bugüne kadar Göynük’e bir şekilde yolunu düşürmemişlerse ve buraları görmemişlerse, dünyayı dolaşmış olsalar bile yetmez diyebilirim.
Yalnız Göynük çok parası olanların gezip görebileceği bir yer değildir. Çünkü cüzdanını vicdanının önüne koyanlar buralardan tat alamayabilirler.
Kısaca Göynük; Cennetten bir parça, önce göz ve gönül doyurma, sonra ise unutulmuş has yemeklerin sofrasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi