İşini İyi Yap Efendi! Ergenekoncularla Kandilciler Yine Bir Oldular!
Bu ülkenin yukarı katlarında, siyasî mahfillerinde, askerî ve sivil üst bürokratik koridorlarında ebleh ve alçak çoktur, sen işini iyi yap efendi! Heyecanlanıp yolundan şaşma. Ergenekoncu ve Kontgerilla artıklarıyla PKK cânileri İsrail desteğiyle işbirliği yaparak aynı hain plânları uyguluyorlar yine.
Ergenekoncu artıklarıyla Kandilciler yine bir olup askerlerimizi şehit ettiler. Muhtemel anayasa değişikliğinden, dindar ve “irticacı” denilen Anadolu insanının merkezî idareyi, “toplumsal” hayatı kuşatmasından dolayı egemenlikleri ve statükoları bir bir yıkılacak olan Ankara oligarşisi ve askerî vesayet rejimi taraftarları yine bildik hain plânları uygulamaya sokuyorlar. Türk Ergenekoncu ve Kürt ulusalcılar İsrail’in ve derin ABD’nin lojistik desteğiyle taşeron PKK’nın cânilerine askerlerimizi şehit ettirdiler.
Çeyrek asırdır askerleri şehit edilen bir ülkenin general ve komutanlarının yapacağı ilk iş ne olmalıdır?
Gece boyunca bol yemek ve tatlı çeşitleri üstüne buzlu viski içerek sonra yatıp uyumak mı? Beş yıldızlı tatil mekânlarında semirip Amerikan filmleri seyretmek mi?
Türkiye Cumhuriyetini hâlâ devlet-i âliyenin varlığıyla aynı bilip inanan sadakâtli milletin düğün eder gibi askere gönderdiği gençlere hizmet ettirilen orduevlerinde pis midelerini ve bürokratik rütbelerini tatmin edip hiçbir şey olmamış gibi ertesi gün ruhsuz makamlarında Ramses edasıyla oturmak mı?
Yoksa, “bu âtıl ve ruhu olmayan kışlalarda durup semirmek ve safsatalarla dolu iç hizmet yönetmelikleriyle vakit öldürüp psikopatlaşmak şeref ve haysiyetimize zül getiriyor” diyerek en yetişmiş komandolarını alıp PKK’lıların dolaştığı mıntıkalara şahan kuşu gibi uçmak mı?
“Vergileriyle maaşımı aldığım, aynı din ve peygamber üzere bin yıldır mensubu olduğum milletimin evlâtlarına saldırılırken, kışlalarda, gazinolarda geviş getirmek bize ar olur” deyip “adalet ve kanun üzere PKK’yı yok etmek boynumuzun borcudur” demek mi?
Askerler şehit olurlarken, televizyonlarda âdi ve şarlatan magazinciler utanmadan müstehcen gevezelikler yapmaya devam ediyorlardı. Bâzı entelektüel bozuntuları ve yorumcu müsveddeleri de şu günlerde sanki milletin en âli meselesiymiş gibi televizyonlarda hararetle “Türk futbolu nasıl kurtulur ve şikenin ardındaki epistemolojik meseleler” tarzında tezler geliştirmekle meşguldü.
Bu dâvasız televizyon şövalyelerinin, yani sağcı, solcu ve liberal gazeteci-yazar zübbelerinin damarlarında erkeklik kanı ve “Hakk’a tapan millet” ruhu dolaşıyorsa şayet terörle baş edemeyen general ve komutanların basiretsizliklerini, PKK’nın ve yandaşı Kürtçü kuruluşların Kürtleri ve Türkleri bölmeye çalıştıklarını aynı hararet ve heyecanla konuşsunlar da görelim. Yiğitlerse eğer, orduyu lekeleyen Ergenekoncu askeriye ile Kandilciler arasında işbirliği yapan münafık kontgerilla artıklarının marifetlerini âşikar etsinler.
Anadolu’nun Zenci çocukları şehit olurlarken, ülkenin liberalleri, laikçileri, çıplakları, nü’leri, Akdeniz ve Ege’nin seküler sahil beldelerinde fink atıyorlardı.
Bu nasıl bir zümre böyle? Bu ülkenin askerleri şehit olurken bu belden aşağı edepsiz Sodom ve Gomore zümresi magazin hayatlarını televizyonlarda gece boyunca göstermekten hayâ etmediler. İslâm inanç ve kimliğinden uzak egemen zümreler için mi şehit oluyor bu askerler?
Milletten aldığın destek bu alçak ve ebleh zümreyi rahatsız ediyor. Egemenliklerinin son bulacağı korkusunu ve bunalımını yaşıyor derin Türk ve Kürt ulusalcı-Ergenekoncu zümreler. Suret-i haktan görünen bu zümrenin ve askerî vesayetin hâkim olduğu anayasayı değiştirmeden bu pislikleri asla temizleyemezsin efendi!
Anayasayı değiştireceksin ki, bütün güvenlik güçlerinin yapıp ettiklerini, iyiyi kötüyü, çalışanı çalışmayanı bilesin ve kontrol her bakımdan Meclis’te olsun. Hz. Ömer Efendimizin cehdince kararını verip general ve komutanları asıl işi olan PKK’yla adam gibi savaşmak üzere göndereceksin. Sonra da “PKK dışında bir Allah kulunun ekinine, koyununa, samanına dahi dokunmadan teröristleri temizleyip öyle döneceksiniz kışlalarınıza” diye emir vereceksin. Emre itaat etmeyeni görevinden alacaksın.
Bu ülke ki, devasa ordusu bir avuç PKK’lıyla çeyrek asırdır baş edemiyor. Ülkenin generalleri ve komutanları beş yıldızlı lojmanlarda, tatilevlerinde ve gazinolarda semiriyorlar. Bu ülke ki, hafta geçmeden askerleri şehitleri oluyor ve yüreklere ateş düşüyor. Fakat bu ülkenin idarecileri, komutanları ve siyasî liderleri utanmadan içi boş protokol beyanatlar yarıştırmakla meşguller.
Milliyetçilerin lideri “terörle mücadele polisle olmaz, askerimizi donatmamız gerek” buyuyor. Hayret, bu yaşta bu zekâ! “Başka bir teklifin var mı?” denmesi lâzımgelirdi hazrete. Bu saatten sonra PKK’yla mücadele polisle mi askerle mi yapılabilir polemiği ne kadar uçuk, ne kadar ideolojik bir tavır. Asker olsa n’olur, polis olsa n’olur? Eblehliğin ve beyinsizliğin mümesilleri ancak bu ülkede neşv ü nema buluyor, yazık!
Halkçı Cumhuriyetçilerin nadan lideri de “terörle mücadeleye her türlü katkıda bulunmaya hazırız” demiş. Bir söz var; öyle bir söz söyle ki âlem sana gülsün. Ciddiyetten uzak ve komik bir beyanat ancak bu kadar olur. Halkçı Cumhuriyetçilerin az gelişmiş liderine şöyle cevap vermek gerekirdi: “Sizin her tarafınız katkı olsa ne yazar.”
Ebleh ve beyinsiz muhalefete, kalbini kavî tutmayan vesayetçi generallere aldırmamalısın efendi. Ah, benim muazzez ve mazlum milletim! Kimlerin eline kaldın böyle?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.