Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Sarkisyan Breivik düeti

Sarkisyan Breivik düeti

Asrın canisi Türk düşmanı çıktı. Nedense Türk düşmanları hep caniler arasında çıkıyor. Norveç canisi Breivik kendisine tarihten bir düşman seçmiş: Türkler. Bir de model seçmiş: Kazıklı Voyvoda. Daha önceki yazılarımdan birisinde de, Kazıklı Voyvoda’nın atasının veya rol modelinin Firavun olduğuna temas etmiştim (firavne zi’l evtad). Dolayısıyla Breivik kendisine sağlam bir düşman seçmiş. O kadar da kalleş bir önder. Adam hem manyak hem cani bir de Türk düşmanı. Düzinelerce dindaşını ve soydaşını öldürmeden önce alem yapmayı tahayyül etmiş ve eskort kızlar için mütevazı olmayan bir bütçe ayırmış. Manyak olduğu kadar lanet bir adam. Adam Türklerden nefret ediyor. Ermenileri ve Rumları baş tacı ediyor. Keza Neonazi olmasına rağmen Danimarkalı ve Hollandalı ve yeni Avrupalı Neonazi dostları gibi tabii ortağı da Siyonistler. Adamın en büyük derdi İslam’ın yayılmasını önlemek ve onun ötesinde Müslümanları Avrupa’dan bir kez daha kovmak. Sadece Müslümanları Avrupa’dan kovmuyor aynı zamanda Türkleri Anadolu’ya da hapsediyor. Avrupa ile temasını kesiyor. Ermenilerle Yunanlılar arasında pestil yapıyor. Pentagon’cu kaçık subay Ralp Peters gibi o da hayali haritalar düzenliyor ve bu haritalarda bol keseden Türk düşmanlarına toprak dağıtıyor. Türklerin son topraklarını da ellerinden alıyor. Adamın öldürme merakından başka merakları da varmış doğrusu. Adam büyüklerinin söyleyemediğini söylemiş ve onlara tercüman olmuştur. Söyleyene değil söyletene bak. Avrupalılar Türk konusunda aynen Breivik gibi kompleksli ve takıntılı değil mi? Karadziç Boşnaklara Türk demiyor muydu? Yine Mitterrand Avrupa’nın ortasında Boşnak devletine yer yok demedi mi?
¥
Yüzyılın canisi Anders Behring Breivik, 1500 sayfalık manifestosunun 1316’ncı sayfasında, kendi tasarımı olduğu anlaşılan bir Türkiye haritasına yer veriyor. “Yeni bir Avrupa ve Ortadoğu kurmak” adlı bu bölümde Breivik, modern “haçlı şövalyelerinin” Avrupa’da iktidarı ele geçirmesinden sonra neler yapacağını anlatıyor. Breivik’in gönlündeki Türkiye, Sevr haritasını andırıyor. Zaten kendisi de, Kurtuluş Savaşı sayesinde hayata geçmeyen bu antlaşmaya gönderme yapıyor. Türkiye’ye ait Batı Anadolu’daki toprakların Yunanistan’a, Doğu Anadolu’daki toprakların Ermenistan’a ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nin de Rum Kesimi’ne dahil olmasını isteyen Breivik, bu emellerini gerçekleştirebilmek için planlar da yapmış. Planlarda, “Bütün Müslümanlar Orta Anadolu’ya sürülmeli. Bu yolda biyolojik ve kimyasal saldırılar kullanışlı olabilir. ABD muhtemelen tehdit edecek ve Türkiye, Kosova, Bosna Hersek, Lübnan ya da Suriye’yi askeri açıdan savunmaya girişecek” deniliyor. Breivik’in suç ortaklarına gelmeden önce, adeta Breivik’in hezeyanlarıyla düet yapan Sarkisyan’ın sözlerine de kulak verelim. Ermenistan’da 25 Temmuz (2011) günü düzenlenen Ermeni dili ve edebiyatı yarışmasında öğrencilerden birinin, “Batı topraklarımızı Ağrı Dağı’yla birlikte geri alabilecek miyiz” sorusuna cevap veren Sarkisyan utanmadan şunları söylüyor: “Bu sizin neslinize bağlı. Mesela benim nesil üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirdi. 90’lı yıllarda vatanımızın parçası Artsah’ı (Karabağ bölgesini) düşmanın elinden kurtardık. Her neslin bir görevi vardır. Siz de ileride bizim gibi görevinizi yerine getirip getirmeyeceğiniz birlik ve beraberliğinize bağlıdır. Biz Ermeni ulusu her zaman Anka kuşu gibi küllerden dirilmeyi başarmışızdır. Ama şunu da söylemem gerek. Günümüz dünyasında ülkelerin itibarı yüzölçümüyle ölçülmüyor. Ermenistan modern, güvenli ve ekonomide başarılı ülke olursa itibarı da o denli yüksek olacaktır.” Breivik gibi ortakları varken niye duruyor? Yetmiyorsa yanına Cardashian’ı da alabilir!
*
Dış düşman dururken içeride kendi kendimize düşmanlık yapmanın alemi yok. Maalesef kimi liberaller ve Kürtçüler Breivik’in kaçıklığına ortak bir biçimde kendi ayağına ateş açıyor. Sarkisyan ve düetçisinin hezeyanlarından şunu çıkarmak mümkündür: Türkiye’nin güvenliğini ve toprak bütünlüğünü tehlikeye atanlar aslında Ermeni tezlerinin ve taşeronluğunu yapıyorlar. Emellerine hizmet ediyorlar. Bunlar Taner Akçam gibi doğrudan Ermeni tezlerine destek verenler olduğu gibi dolaylı olarak Ermeni kefesini ağırlaştıran PKK ve yandaşları da olabilir. Türklerin zayıflatıldığı bir Anadolu denkleminde Ermeni tezleri kuvveden fiile çıkar. Kürtler maksatlarının tersiyle cezalandırılır. Zaten Türkü Kürde kırdırarak bunu yapmak istiyorlar. Dolayısıyla kültürel talepler için güya ellerine silah alanlar bilerek veya bilmeyerek Ermeni ve Haçlı taşeronluğu yapıyorlar. İslami birliğin bir sembolü olarak Türklerden koptuklarında Kürtler ya pasifleşir ya Zerdüştleştirilmeye çalışılır ya da Hıristiyanlaştırma kampanyalarıyla karşılaşır. Ya da Hıristiyanların boyunduruğu altına alınır. Bugün Amerikan himayesinde kükreyen Barzani ve Talabani Suriye halkının değil oradaki Kürtlerin sözcülüğünü yapmaya çalışıyor. Şuubilik damarı Batı’nın iki maşasından birisidir. Diğeri de yine çoğunluğa karşı azınlıkların mezhepçilikleri yani sekterizm ve taifeciliktir. Suriyeli Kürtlerin bir kısmı da Kürtçülük üzerinden kâr zarar hesapları yapıyor ya da devrime katılma pazarlıkları yapıyorlar. Koyun can kasap ise et derdinde. Türklerin zayıfladığı bir Anadolu’da Kürtlerin ya toprakları ya da dinleri ellerinden alınır. Devletin yanlış politikalarından sonra son darbeyi de Kürtlere PKK vurmadı mı? PKK şarkın dindarlığını zayıflatmadı mı? Bunu görmeyenin dini hisleri zayıflamıştır. İdris-i Bitlisi, Safevi mengenesinden kurtulmak için Türklere sığınmış ve onları tercih etmiştir. Lakin bugün bazı Kürtlerdeki şuubi damar Türkleri değil Türk düşmanlarına yeğlemektedir. Zira şuubilik bir nevi körlüktür ve başkalarını yutmaktan beslenir. Ama ilk yutulan kendisi olur. Irak’taki şuubi damar Araplar yerine Amerikalıları tercih ettiği gibi bölgenin kalan diğer taraflarına da sirayet eden aynı damar benzeri bir çizgiyi izlemektedir. Bu topraklarda Türk düşmanlığı otomatik olarak İslam düşmanlığına hizmet etmektedir. Bunu görmeyen Anders Behring Breivik gibi hastadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi