Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Lozan mesajında İsmet İnönü adlı şahsı zikretmediği için CHP’liler tarafından hain ilan edilmiş.
Doğrusu Sayın Başbakan’ın ağzına da İsmet İnönü hiç yakışmazdı.
Lozan’ı zafer kabul eden ve bu ülkeye bağlılıkları “eğretilikten” öte geçmeyen malum çevreler, Lozan’ın iç yüzünü öğrenmek isterlerse bir eser tavsiye edebilirim.
Tarihçi Yazar Kadir Mısıroğlu’nun “Lozan Zafer mi Hezimet mi” diye bir kitabı vardır. Meselenin tüm detayları orada yazılıdır.
¥
Bir kişinin bir kişiye hain diyebilmesi için; elinde çok ciddi bilgiler ve belgeler olması gerekir. Başbakan’a hain yakıştırmasını yapmak, topluma hakaret değil midir?
Bir şahsın hain olduğu, ancak icraatlarıyla ortaya çıkar. Yaptıklarına, konuşmalarına bakılır ve hain olup olmadığına taraflar değil, halk karar verir.
Mesela adı demokrasi olan bir sistemde, seçim yapılır ve “açık oy gizli tasnif” şeklinde planlanıp uygulanırsa, bu anlayış vatana ve millete hizmet midir?
¥
Halkın kursağına gitmesi gereken buğdayları, harmanlardan zorla toplayıp; depolarda çürütmek, denizlere, ırmaklara dökmek veya gizli gizli satış yaparak, kendi adamlarını zengin etmek, millete hizmetin bir parçası mıdır?
Bu konuda Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun “Cevahir İle Sadık Çavuş’un Buğday Kamyonu” romanı, kimlerin kime nasıl hizmet ettiğini çok güzel anlatmaktadır.
Kıtlık ve yokluk yıllarında, memleketin kaymağını kimlerin yediğini görmek için bugünün 500 zengin sıralamasında yer alan ilklere bakmak yeterlidir.
Kimin kime nasıl hizmet ettiği ve milletin hak ve hukukunun nasıl gasp edildiği, onların varlıklarında görülmektedir. Bu da vatana bir hizmet midir?
¥
Bizim toplumumuz, Müslüman bir toplumdur. Bu gerçeği kabul etmeyenler, üç çeyrek asırdır milletin kitabı Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere; camisiyle, ezanıyla, ibadetiyle mücadele etmiş ve halen de çırpınıp durmaktadırlar.
Bu anlayış da millete hizmet midir? İngiltere’den bir örnek vererek, memleketimizde kimin ne ve nasıl bir zihniyete sahip olduğuna bakalım.
On dokuzuncu asrın son yıllarında İngiliz Parlamentosunda kürsüye çıkan Sömürgeler Bakanı Gladstone, elindeki Kur’an-ı Kerim’i göstererek şunları söyler:
“Bu kitap; Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara gerçek anlamda egemen olamayız. Ne yapıp etmeli; ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız.”
İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone’nin düşüncesini, Türkiye’de hangi zihniyet yerine getirmiştir? Hangi zihniyet Kur’an-ı Kerim’e, camiye, ezana karşı mücadele etmiştir?
¥
Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Oruç ayının başlamasına dört gün kala İstanbul Ataşehir’in CHP’li belediye başkanı cami yıktı. Şimdi bu icraat da vatana ve millete hizmet midir?
Müslüman bir toplum, elbet Müslüman gibi yaşayacaktır. Buna müsaade etmek de Müslüman yöneticilerin vazifesidir. Peki, yasak koymanın adı nedir?