Bu Düzene İyi Denmez
Şu gerçekleri bilmek ve bildirmek için icazetli din âlimi ve fakih olmak gerekmez. Akaidini ve ilmihalini bilen her Müslüman bunları bilir.
BİRİNCİ GERÇEK: Bir inancın, düşüncenin, fiil (veya amelin) iyi ve kötü olduğunun ölçüsü ve kıstası Şeriattır. Şeriat bir şeye kesinlikle iyi diyorsa o iyidir, kesinlikle kötü diyorsa o kötüdür. Şeriat Kur'an, Sünnet ve icmâ-i ümmetten çıkartılmış kurtarıcı, mübarek, kutsal hükümlerin tümüne verilen isimdir.
İKİNCİ GERÇEK: Mevrid-i nasta (ona aykırı) ictihad yapılamaz. Yani Kur'anda, mütevâtir ve sahih hadîste bildirilen kesin nasslara aykırı ictihad olmaz.
ÜÇÜNCÜ GERÇEK: Doğru inanç ve düşüncelerin ana kaynağı insan aklı değil, Kur'anın ve Sünnetin beyanıdır. Akıl ancak vasıtadır. Onun da akl-ı selîm olması gerekir. Kur'an âyetlerinin ve Nebevî nurun aydınlatması olmazsa akıl tek başına yeterli olmaz. Akıllılık iyi bir şeydir. Akılcılık çok bozuk bir doktrindir.
DÖRDÜNCÜ GERÇEK: Dünyevî ilimlerin ve fenlerin uzmanları, üstadları, bilginleri olduğu gibi dinî ilimlerin de icazetli ve yetenekli âlimleri, fakihleri, hocaları vardır. İslam ilimleri kendi başına ve kendi keyfine göre rasgele kitap okuyarak öğrenilmez; yetenekli âlim ve fakihlerden ders alarak, te'allüm ederek, sonunda imtihan verip icazet alarak öğrenilir. Şu dünyada kendi kendine evinde rasgele tıb, mühendislik kitapları okuyarak doktor veya mühendis olan var mıdır? Böyle bir şey mümkün müdür?
Dört gerçeği zikr ettikten sonra bazı önemli hususları beyan etmek istiyorum:
Bugünkü düzen veya sistem İslam'a, Kur'ana, Sünnete ve Şeriata göre iyi ve doğru değil, kötü ve bozuktur.
Bu düzendeki kesin temel kötülüklere iyi diyen dinden çıkar.
Bir konu tartışılabilir:
Bu düzen eskisine göre daha az kötüdür denilir mi, denilmez mi?..
Müslümanlığın temellerinden biri de şu kuraldır:
Allah'ın Kur'anda, Resûlullah'ın, Sünnetinde kesin olarak iyi, doğru, güzel olduğu bildirilen şeylere iyi, doğru, güzel demek... Kesin olarak kötü, yanlış, çirkin denilen şeylerin de öyle olduğuna iman etmek.
Zamanımızda din alimi kılıklı birtakım rasyonalistler, reformcular, light/ılımlı İslamcılar, BOP İslamcıları, Kemalist İslamcılar, Fazlurrahmancı ilahiyatçılar yukarıda beyan ettiğim temel gerçekleri çiğniyor.
Kur'anda "Kısasta sizin için hayat vardır" buyruluyor.
Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) hadîsleri ve Sünneti bunu te'yid ediyor.
Şeriat-ı Garrâ-i Ahmediyye bu âyet üzerine hükümler te'sis etmiş.
Bu konuda kesin bir icmâ var.
Avrupa medeniyeti ne diyor? Katilleri idam etmek vahşettir diyor. Bu beyanı ile İslam'a, Kur'ana, Sünnete, Şeriata aykırı ve zıt düşüyor. Avrupa medeniyetini, AB standart ve normlarını kabul edenler de...
Kur'an, Sünnet, Şeriat zinanın büyük bir günah, büyük ve ağır bir suç, büyük bir ahlaksızlık olduğunu çok açık ve seçik şekilde beyan etmiştir. Avrupa medeniyeti ise tersini söylüyor.
İslam ile düzenin, kadın ve kızların tesettürü konusundaki görüş, tutum ve davranışlarına bakalım:
İslam tesettürü kesin bir farz-ı 'ayn olarak kabul etmiştir. Bu farz Kur'anla, Sünnet'le, icmâ-i Ümmet'le sâbittir. Münkiri dinden çıkar... Kemalist düzen ise tesettüre karşıdır. Uygulama ortadadır. İki görüş arasında bir köprü kurulması, bir uzlaşı olması mümkün değildir. Çünkü bu konuda birbirine taban tabana zıttır.
Kadınların hürriyetini, haysiyetini, hukukunu, şeref ve itibarlarını ele alalım:
İslam dini, devletin bazı kadın vatandaşlara üzerinde TC başlığı bulunan resmî vesikalar vererek onların yasal fuhuş yapmasına, bu resmî fuhuştan KDV ve gelir vergisi alınmasına, bu fuhuşlu vergilerin genel bütçeye ilâve edilmesine asla ve kat'a izin vermez. Böyle bir şey İslam'a göre kadın haklarıyla ve hürriyetleriyle, kadınlık haysiyetiyle kabil-i te'lif (uyuşur ve bağdaşır) değildir.
İslam'ın ve ideolojik düzenin nice ana ve temel konularda birbiriyle uyuşup bağdaşmadığına dair yüzlerce madde yazabilirim. Şimdilik bu kadarla yetiniyorum.
Müslüman kardeşlerimi min gayri haddin (haddim olmayarak) uyarıyorum:
İmana, İslam'a, Kur'ana, Şeriat'a zıt, aykırı, ters şeylere sakın iyi demeyiniz.
Bugünkü düzenin çok bozuk, çok kötü, çok zâlim bir düzen veya sistem olduğunu ateist Marksistler ve medenî seküler aydınlar bile itiraf edip cesaretle söylerken; Müslümanların iyidir, eskisine göre daha iyidir gibi mantıksız ve hikmetsiz lâflar etmeleri çok ayıptır ve gülünç bir rezilliktir.
Bazı sefiller ve sefihler (beyinsizler) bu kötü düzenin haram, necis, kirli, cehennemî rantlarını, sözde nimetlerini, nemâlarını, yağlı kemiklerini bin türlü rüşvet, alavere dalavere, ihalelere fesat karıştırarak, haram komisyonlar alarak, çeşitli ahlaksızlıklar ve kanunsuzluklar yaparak devşiriyor. Onlara sakın aldanmayın, kanmayın.
Böylelerine Allah bizden uzakta cezanızı ve belânızı versin deriz.
(Olmuş bir hâdise: Bedbaht, talihsiz bir koca karısının eve ve yatağına dostunu aldığını öğrenmiş, sinirinden zangır zangır titreyerek Emniyete müracaat etmiş, "yetişin karım zina ediyor, zabıt tutun..." demiş. Emniyet, "zina yeni Ceza kanununa göre suç değildir, hiçbir şey yapamayız" cevabını vermiş ve adam ikinci kere yıkılmış, kahr olmuş. Soruyorum: Bu düzen iyi midir? Eski Ceza Kanununda zina suç sayılıyordu. Düzen şimdi eskisine göre daha mı iyidir veya daha mı az kötüdür?)
* (İkinci yazı)
Hep Aynı Şeyleri Yazıyormuşum
Bir cemaate mensup bir kardeşimiz yazılarımdaki tekrarlardan çok rahatsız olmuş, tenkit ve hakaret etmiş, verip veriştirmiş.
Yazılarımdan rahatsız olanların onları okumamalarını tavsiye ederim.
Okurlarsa, tekrarlar dolayısıyla rahatsız ve tedirgin olmasınlar.
Onlar benden daha fazla tekrar yapıyor.
İşleri güçleri cemaat cemaat cemaat...
Akılları fikirleri cemaatin başındaki zat...
Durmadan dinlenmeden cemaat reklamı ve propagandası...
Bitmez tükenmez bir hizmet edebiyatı...
Günler, haftalar, aylar, yıllar, ömürler boyu süren bir övgüler seli...
Kendileri bu tekrarları yaparken kabahat olmuyor, bendeniz bazı uyarıları tekrarlayınca suç oluyor.
Bendeniz hiç kendimi övüyor muyum?
Müslüman bir yazar olarak elbette olumlu tenkitler yapacağım.
İsim vererek hiçbir şahsı ve cemaati tenkit etmiyorum.
Bendeniz profesyonel bir gazeteci ve yazar değilim.
Hanefi Avcı'nın Haliç'teki Simon balıkları gibi konular beni ilgilendirmez.
Hiçbir zengin cemaati ve başındaki muhterem zatı övmeye mecbur değilim.
Onların elinde büyük paralar var. Arzu buyururlarsa para verip kendilerini öven yazılar, kitaplar yazdırabilirler.
Tenkitlerim, uyarılarım haklı ve olumlu değilse buyursunlar beni gerekçeli bir şekilde çürütüp rezil etsinler.
Madem hoşlanmıyorlar, üzülüp tedirgin oluyorlar, niçin okuyorlar?
Bendeniz hoşlanmadığım yazıları ve gazeteleri okumam.
Lütfen insaflı, âdil ve hakkaniyetli olalım.