Bana sorarsanız..
Dün kaldığımız yerden devam edelim.
İnternet andıcı davasını biliyorsunuz.. Bana kalırsa en büyük internet andıcı bu değil.. İçinde ABD, İsrail ve İngiltere’nin de yer aldığı daha büyük ve daha tehlikeli bir internet andıcı ile karşı karşıyayız. Bir sürü İslami dersler veren internet sitesinde çok tehlikeli mesajlar verilmektedir..
Şii-Sünni ihtilafını Mehdiyet ile ilişkilendiren siteler konusunda ihtiyad edin..
Şiilik, Selefilik / Vehhabilik ve tasavvuf konusunun birlikte ele alındığı ortamlarda başka hesapların işin içinde olabileceğini unutmayalım.. Ben, sanki, adım adım kirli bir oyunun içine doğru çekilmek istendiğimizi düşünüyorum..
Bazı internet siteleri daha şimdiden delillerini, kaynaklarını göstererek Şiilerin Mehdisinin Deccal olduğunu yazıp çizmeye başladılar bile.. Kayıp imamın şeceresi belli olduğu halde onun Beni İsrail ricalinden biri olduğunu ve Davud ve Süleyman aleyhisselamın şeriatı ile amel edeceğini söylüyorlar.
Bir sürü İsrailiyat, bir sürü yalan yanlış rivayetle, birileri bir çatışmaya körükle gidiyor sanki..
İran da, Suriye’deki diktatörlük karşısındaki tutumu ile Sünni dünyasındaki saygınlığını ciddi bir şekilde riske soktu..
Hadi Ahmedi Nejat Hüccetiye hareketinin etkisinde Mehdiyetle ilgili böyle bir politika izliyor, Kum ne diyor bu hususta? Rehberlik ne diyor, Pastar ne diyor, Bazar ne diyor, Meclis ne diyor?
Eğer aradaki samimiyet ve güven ortadan kalkarsa, vahdet ve dayanışma üzerinde yükselen Lübnan Hizbullahı bu işten yara alır.. Bana kalırsa Hizbullah’ın gücü Suriye üzerinden İran’ın gönderdiği Rus ve Çin silahlarından ibaret değil..
Ahmedi Nejat Suriye politikası ile birilerinin körükle gittikleri yangına benzin döküyor.
Suriye yönetiminin devam etme şansı yok.. Akılsızca bir yola saptılar ve kan döktüler.. İran böyle davranarak hem Suriye’yi, hem de Sünni dünyayı kaybedecek gibi gözüküyor..
Suriye bir bakıma, Ahmedi Nejat’tan aldığı cesaretle böyle bir çılgınlığa kalkışmıştır..
İran Suriye’yi elde tutayım derken Türkiye’yi kaybetmeyi göze mi alıyor yoksa.. Suriye ve İran Türkiye’yi kaybederse, bu boşluğu ne İran için tek başına Suriye, ne de Suriye için tek başına İran doldurabilir..
Bu işde Suriye kadar İran da yara alıyor.. Ben İran rejiminin Suriye rejimi ile ideolojik ve dini bir birlikteliğinin olduğunu düşünmüyorum. Nuseyrilik, Caferiyenin Sünniliğe uzaklığından daha uzaktadır Caferiliğe. İran’ın bir tramplen tahtasına, bir üsse ihtiyacı var Lübnan ve İsrail’in sınırında.. Tamamen stratejik, askeri ve siyasi sebeblerle bu sürece dahil oluyor.. Bir diğer konu da Mehdi’nin zuhuru, hareket alanı açısından. Bu da tabii ki dini arka planı olan bir konu. İran için bugünün değil yakın geleceğin önemli bir konusu.. Eğer bu konuda, beklenen gerçekleşecekse Şia Sünni dünyanın desteğini arkasına almadan hiçbir yere gidemez. Eğer bu iş bir Şii-Sünni hesaplaşmasına dönecek olursa da, bu durum İsrail’in emellerine hizmet etmekten başka bir işe yaramaz..
İran Suriye’den vazgeçmek zorundadır.. Esad kaybetti. Muhtemelen bu işle böyle devam edecek olursa o da kendini Lahey’de bulacaktır..
İran için de Suriye için de Türkiye’yi kaybetmek, elde etmeyi düşündüğü hiçbir başarı ile eş değer değildir.
İnternetteki yalan-dolan, kafa karıştırıcı yayınlar konusunda ihtiyad edelim.. Birileri bizim kan ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet hesabı yapıyor..
Orta yol en iyisidir. Sözü dinleyip doğrusuna destek vermek gerek. Her hangi bir iş de de aynı metot geçerli. Şu meselede şu, bu meselede bu haklıdır. Biz her zaman haklılardan yana olalım..
Fitne zamanında her şey birbirine karışır.. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Fasıkların haberlerine dikkat edelim lütfen. İstişare ve şûra ile hareket edelim. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde de hayır olabileceği ihtimalini elden bırakmayalım.. Ayetlerde apaçık belirtilmeyen hususlarda hemen hareket etmeyelim.. Kardeş kanına elimize bulamayalım. Birilerine olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin.. Yoksa düşmana gerek kalmaz, kendi kendimizin işini bitiririz.. Şeytan da düğün bayram eder.
Hz. Ali ve Hz. Hasan-Hüseyin’in başına gelenleri biliyorsunuz. Bir sürü insan dillerinin ucuna Allah’ın ayetlerini geçirip, ayetleri savaştırmadılar mı, haşa!
Kerbela’dan ders alalım. Fitneye alet olmayalım.. Ramazan ayıdır, çokça dua edelim. O dualarımız olmasaydı, ne işe yarardık ki!
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.