Altı temel konumuzu öğrenmeliyiz
Yeryüzünde yaklaşık 6 milyar insan bulunmakta ve sayısız olaylar yaşanmaktadır. Bu insanların 2 milyarı Müslüman, geriye kalanı ise gayr-i müslimdir. Hz. Âdem’den günümüze kadar 86 milyar insanın yaşadığını ve öldüğünü söylüyorlar araştırmacılar. Bu tarihi seyirde ise üç büyük ümmet vazife yapmış. Bunlardan Yahudiler ve Hıristiyanlar üslendikleri vazifeleri yerine getiremedikleri için uzaklaştırılmış, Müslüman ümmet ise vazife başına getirilmiştir. Tüm bu bilgiler, sunacağım mesajımızın malzemeleri niteliğindedir. Çünkü ortaya koyacağımız altı temel konumuzun önemi, ehemmiyeti, gereği bu dokümanlarda, bilgi ve belgelerde saklıdır.
Belki okuyucularımız merak eder: Acaba iki büyük ümmet ne yaptı ki,
Allah tarafından görevlerinden uzaklaştırıldı? Diye soru sorabilirler. Teferruata girmeden hemen özet olarak cevabını verelim:
Yahudiler, ilme önem verdiler, ameli, eylemi azalttılar. Hıristiyanlar ise bunun tam tersi olarak ilme önem vermeyip, amele-eyleme yoğunlaştılar.
Yahudiler, kendilerine gönderilen dini adeta makasladılar, azalttılar ki, buna tefrit denir. Hıristiyanlar ise kendilerine gönderilen dine ilaveler yaptılar ki, buna da ifrat denir.
Yine Yahudiler, insanın içini terk ederek, dışına önem verdiler, maddeyi öne koydular. Hıristiyanlar ise insanın dış âlemini ihmal edip, iç dünyalarına önem verdiler. Böylece ruhbanlığı oluşturdular.
Son olarak Yahudiler, kendilerine gönderilen Peygamberlerini aşağıladılar, şehit ettiler. Hıristiyanlar ise Peygamberlerine insanüstü özellik verdiler, ilahlaştırdılar.
İşte bu kısa bilgi ve belgeleri öğrendiğimizde, karşımıza şu gerçek çıkıyor. Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim de sık sık Müslüman ümmeti gerek Yahudilerle ve gerekse Hıristiyanlarla uyarmakta, aynı yanlışlıkları yapmama konusunda Müslüman ümmeti irşat etmektedir.
Ve bu ümmete yani son ümmete yakışan hüviyeti kitabında açıklamaktadır: Vasat Ümmet. Yani ölçülü, dengeli ümmet, Hıristiyanlar ve Yahudiler gibi aşırılığı gidilmemesi konusunda uyarılmaya devam edilmektedir. Çünkü Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar bu ümmetin, Müslüman ümmetin sulanacağı, gıdalanacağı tek kaynaktır.
Şimdi bir düşünelim. Tunus’ta, ABD de, Suudi Arabistan da, Türkiye de, Doğuda, Güneydoğuda herhangi bir insanın, bir grubun veya devletin yaşadığı olayları, fikirleri, projeleri, maksatları masaya yatırılacaksa, hangi kriterlere, hangi ölçülere göre yorumlanacak, tahlil edilecektir?
“Gayb âleminin, bilgi alanım dışındaki güçlerin ve imkânların anahtarları, şifreleri Allah’ın elindedir. Anahtarları, şifreleri O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa O bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş, kuru, canlı ve ölü ne varsa hepsi, her şey doğruları, hakkı ortaya koyan, kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde yazılıdır.” (Tefsirli meal. En’am suresi, ayet 59)
Tüm olaylar, fikirler, anlatımlar, yorumlar, “sana göre- bana göre”ye endekslidir günümüzde. Allah’a göre (kitaba göre), Hz. Peygambere göre (sünnete-hadislere göre), toplum bilgilenmemektedir. Bugün inkâr ettiğini yarın tasdik ve bugün tasdik ettiğini yarın inkâr edenlerden geçilmiyor günümüzde. Bu sebeple, ülkesini ve milletini seven her aklı başında olan, eli kalem tutan, ağzı laf yapan ve toplumu, yaşanan olayların doğru yorumunu yapmakla sorumlu olan herkes, bu dile getireceğimiz altı temel konuyu sıcak gündemimize taşımalıyız. İnşaallah gelecek hafta sizleri bu altı temel konu ile buluşturmak, tanıştırmak istiyorum. Anlayışınıza şimdiden teşekkür eder, sevgiler ve saygılar sunarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.