Soytarılar artık güldüremiyor
Bir ayna bulup bakın... Türü ve ebadı fark etmez... Arka yüzünde gösterişli bir horoz resmi bulunan eski zamanların yuvarlak cep aynalarından bile olsa kabul.
Bakınca "Bu gözler neler gördü?" diye sorun kendinize.
Elinizle kulaklarınıza dokunun ve şunu da sorun: "Bu kulaklar neler duydu?"
***
Şu mübarek Ramazan günlerinde, insanların aklını karıştırmayı görev edinmiş şeytan uşakları gibi dolaşan, nice zerzevat var zevat arasında.
Karşıdan bakınca adam sanmak da mümkün hani!
Orucu bozan şeylerle bozmayanları birbirine karıştırıp ahkâm kesmeye devam ediyorlar.
Hatırlayın, ne cinslerini gördük bunların.
Bir tarihte "Sakız çiğnemek orucu bozmaz" dediler.
Sakızın evvelce çiğnenmişi ile çiğnenmemişi arasında fırtınalı tartışmalar yaptılar.
"Cinsel ilişki oruca zarar vermez" diyene bile rastladık ki zirve noktasına ulaşan buydu, herhalde Nirvana'dan sesleniyordu.
***
Kurban geldiğinde, "Horoz da kesilebilir" diye fetva verenini gördük.
Sanki bir yerlerden "Şu konuda şöyle konuşun, bu konuda böyle konuşun, vatandaşın fikrini elden geldiğince bulandırın" diye özellikle talimat alıyor gibi davranıyorlardı.
Kim ne kadar saçmalayacak diye merakla takip ediyorduk.
En çok aşırıya gidene büyük ödül mü verilecekti ne!
Saçmalama yarışı yıllarca sürdü.
***
Ezana bile karıştılar.
Türkçe okunması gerektiğinde epey ısrarcı da oldular.
Namaz kılmak için ezan okunmasını bekleyen vatandaşlar, vakit gelip ezan başlayınca, ne dendiğini anlamaktan acizdi sanki.
Sanki "Adamın biri minare hoparlöründen bağıra bağıra bir şeyler söylüyor ama ne diyorsa aklım ermedi, Arapça da bilmiyorum ki" diyen birine rastlamışlar...
***
Ardından, namazda surelerin de Türkçe okunması gerektiği ileri sürüldü.
Birkaç civciv çıktı, ekranlardan örnekleme de yaptı sevabına.
Civciv dediysek, konuya sevimlilik katmak için değil.
Hani civciv yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş ya, işte o hesap.
Dedesinin, babasının namaz kılış şekli doğru değilmiş de bu zıpçıktı, doğrusunu ortaya koyma niyetindeymiş.
***
Kimse umursamadı tabii bu tür soytarılıkları.
Herkes bildiğince yoluna devam etti.
Epeydir yoktular.
Talimat kesilmiş veya sözlerinin işe yaramadığını görüp havanda su dövdüklerini anlamış olabilirlerdi.
Her ne sebeple olursa olsun, zırvadan vazgeçmişlerdi.
Şu sıra duyduk ki yeniden zuhur etmişler.
"Dinimizde teravih namazı yoktur" demekteymişler.
***
Hemen kızmak doğru mudur bilemiyorum.
Ama fena sinirlendim.
Bir gün daha cesuru çıkacak ve "Dinimizde namaz da yok, oruç da yok" diyecek; bakalım ne gün!
***
Esasen iyice anlayıp dinlemek lâzım gelir; dinimiz derken, başka bir dinden bahsediyor olabilirler.
Budistlerde veya Hıristiyanlarda veya bir başkasında teravih namazı ne arar?
Farkındayım aslında bu fazla safça bir yaklaşım.
Fakat siz de kabul edin ki İslamiyet adına söylenecek sözler değil bunlar.
Metin Şentürk'e sorsak, "Vallahi ben hayatımda böyle bir şey görmedim" diyecektir.
O modellerden biriyle karşılaşacak olsam, "Sen ne dolanıyorsun ortalıkta, mübarek Ramazan'da seni bağlamış olmaları gerekmiyor muydu" diye soracağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.