Ağlayabilsek Bari!..
İslam dünyası fâcialar ve felâketler yumağı. Bunlara alışmış ve kanıksamışız. Çok az üzülüyoruz, yeteri kadar tepki göstermiyoruz.
İniltilerimiz çok cılız. Halbuki çok şeyler yapabiliriz.
Suriye'deki Sünnî Müslüman kıyımına karşı bir milyon kişilik bir protesto yürüyüşü yapamaz mıyız? Yapabiliriz ama yapmıyoruz.
Ramazan, millet oruçlu, mevsim çok sıcak... Öyle ama Suriye'de sivil Müslümanlar öldürülüyor. Onlar ölürken bizim biraz yorulmamızın lafı mı olur.
Somali'de açlıktan ölme derecesine gelmiş on milyon Müslüman için yaptıklarımız yeterli midir? Yeterlidir diyen varsa gelsin, yeterli olduğuna dair Kur'an üzerine yemin etsin. Edebilir mi?
İslam dünyası parçalanırsa işte böyle olur.
Ümmet İmam'sız ve Emîr'siz kalırsa işte böyle olur.
İslam dünyasının zengin ve imkânlı kısmı, aç ve perişan kısmına yardım etse bütün Müslümanlar doymaz mı?
Ortadoğuda belki de bir trilyon dolar petrol ve sair paraları ABD'nin Siyonist bankalarında kenz edilmiş (istiflenmiş, yığılmış) vaziyette duruyor. Bu paranın bir kısmı ile Somali Müslümanlarına birkaç gemi dolusu yiyecek gönderilemez mi? Maalesef gönderilemez. Yeterli para var ama yeterli vicdan yok.
İslam dünyasında, uluslararası temizlik ve şeffaflık anketlerine göre, 10 üzerinden 5 veya 5'in üzerinde not alan tek ülke yoktur. Üç sene mi ne oluyor, İsrail Gazze'ye saldırdığı zaman Türkiye'nin Müslüman halkı zavallı Filistinliler için yardım paraları toplamıştı. Bunlar yerine ulaştı mı? Maalesef ulaşmadığı iddia ediliyor... Hâlâ bankada bekliyormuş. İsrail göndermeyin demiş. Filistinlilerin o yardımlara ihtiyacı çok. Bari şu Ramazan'da ulaştırılsın.
Bendenizin fazla bir imkanım yoktur ama az da olsa yardım edebilirim. Vereceğim zekat veya sadakanın tamamının (100 dolarsa, 100 dolar olarak) mesela Somali'deki bir fakire ulaşması, eline verilmesi gerekir. Zekatın şartlarından biri de temliktir. Şu anda bunu yapabilecek teşkilatımız var mıdır?
Somali'deki facia sadece açlık değil. Orada Müslümanlar birbiriyle savaşıyor. Vehhabî/Selefîlerle tarikat mensubu Ehl-i Sünnet Müslümanları... Açlığa çare bulsak bile bu kardeş kavgasını nasıl durduracağız?
Filistin'deki, Somali'deki, Suriye'deki faciaları biliyoruz ama Arakan'dan haberimiz var mı?
Somali'de bir Yahudinin burnu kanasa bütün dünya ayağa kalkar. Orada on milyon Müslüman aç...
Türkiye'de lüks iftarlar gırla gidiyor.
Lüks iftarların aleyhinde yazdığıma, verip veriştirdiğime bakmayın, bazen kıramıyorum ve gidiyorum. Biri yüzüme tükürsün veya ben aynaya tüküreyim.
Yahudilerin Kudüs'te bir Ağlama Duvarı var.
Bizim Ağlama Duvarlarımız sayısız.
Gerekeni yapamıyoruz, bari ağlasak. Onu da yapamıyoruz.
Cemaati yürekten ağlatan bir vaiz bulunsa... Sultanahmed veya Süleymaniye camiine on bin Müslüman toplansa... Vaiz konuşsa, cemaat ağlasa, gözyaşları seller gibi aksa... Bu manzarayı tv kameraları yüz milyonlarca insana gösterse... Onlar da ağlasa... Belki bu gözyaşları, içimizdeki ve dışımızdaki kirleri ve pislikleri biraz temizler de kendimize geliriz.
Bu akşam Galatasaray mektebi mezunlarından bir grubun orta bir lokantada verdiği iftara davetliyim.
Bende vicdan kalmamış. Suriye'de kardeşlerim öldürülürken, Somali'de Müslümanlar açlıktan ölürken, Arakan Müslümanları kan kusarken, Gazzeliler Cehennem hayatı yaşarken ben nasıl ziyafetlere gidip güzel yemekler yiyebiliyorum?
Mutlaka en azından ağlamamız lazım. Bunca facia, felaket, afet içinde ağlamamak çok kötü.
"Bende-i mü'min olan çeşm ter ü giryan olur
Çeşmi giryan olmayan elbette bî-iman olur"
*(İkinci yazı)
Doğru, Hayırlı, Faydalı, Meşru Cemaat Hangisidir?
ÜMMET içinde elbette olumlu çeşitlilik, faydalı cemaatler, hakka götüren tarikatlar, hizmet grupları olacaktır ama......
Hiçbir cemaatin kendisini İslam ile özdeş görmesi kabul edilemez. Cemaatse cemaatliğini bilecek, kendisini İslam ile eşit görmeyecektir.
Cemaat bir parçadır, bütün değildir. Hiçbir cemaat bütün olma iddiasına sahip olmamalıdır. İyi, faydalı, düzgün, dengeli cemaat; Kur'an, Sünnet, icmâ-i ümmet dairesindeki bütün doğru cemaatleri kardeş kabul edecek, onlarla irtibatlı olacaktır.
Bir cemaat ne kadar güçlü, bol taraftarlı, etkili de olsa mutlaka Kur'ana, Sünnete, icmâya, Şeriata, zâruriyat-i diniyeye uymaya mecburdur.
İtikatta vahim bozuklukları olan cemaat iyi ve hayırlı bir cemaat değildir.
Hiçbir cemaatin dinî konularda, din sahasında bid'at çıkartmaya, bid'atli olmaya hakkı yoktur. Böyle yaparsa meşruiyet dairesinden çıkmış olur.
Müslümanlıkta esas ve temel olan ümmet şuuru ve asabiyetidir. Cemaat, hizip, fırka, grup asabiyeti var, ümmet hassasiyet, şuur ve asabiyeti yok. Onlarda vahim bir yoldan çıkış vardır.
Hiçbir cemaat, İslam'ın Allah katında tek hak, makbul, geçerli din olduğu temel inancına aykırı bir inanç çıkartamaz. İslam Allah katında hak din olmakta müşareket (ortaklık) kabul etmez.
İslam'ın Allah katında geçerli, hak, muteber, makbul tek din olduğu Kur'anla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sâbittir. Bunun aksine hiçbir inanç, görüş, düşünce kabul edilemez.
Hiçbir cemaatin "Bu devirde üç hak ibrahimî din vardır. Bunların üçünün mensupları da ehl-i necattır ve ehl-i Cennettir" demeye hakkı yoktur.
Hiçbir cemaat "İslam'ı, Kur'anı, Resulullah'ı inkar, red ve tekzib eden Ehl-i Kitab da kurtulmuşlar camiasındandır" bâtıl inancını yayamaz.
İslam'da üstünlük şu veya bu cemaate, hizbe, fırkaya, gruba, tarikata mensup olmakla elde edilmez, ancak takva ile elde edilir. Takva ise ilimle, irfanla, firasetle, ihlasla, salih ameller işlemekle, nefisle büyük cihad yapmakla, mürüvvet ve fütüvvetle olur.
Hiçbir cemaatin Kur'anın, Sünnetin, icmâ-i ümmetin, hikmetin öngörmediği keyfî sözde hizmetler yapmaya hakkı yoktur.
Her hayırlı ve faydalı cemaat şu değerlere hizmet etmekle mükelleftir:
Kur'ana hizmet... Sünnete hizmet... Şeriata hizmet... Ümmete hizmet... İslam ahlakına hizmet...
Müntesiblerinin (bağlılarının, üyelerinin) itikatlarını tashih etmeyen, onlara çok dikkatli bir şekilde cemaatle namaz kıldırmayan, kadınlarının ve kızlarını tesettüre sokmakta ihmal ve tehâvün sergileyen, zekatlarını Kur'ana, Sünnete, fıkıh ve Şeriata uygun olarak verdirtmeyen ve sarf ettirmeyen cemaatler hatâlı ve kusurlu cemaatlerdir.
Ehl-i Sünnet İslamlığında Peygamberan-ı izam hazeratından (aleyhimüsselam) başkaları mâsum değildir. Başındaki zatları mâsum, lâ yuhti (hatâ etmez) olarak kabul eden cemaatler ve tarikatler Ehl-i Sünnet dairesinden çıkmış olur.
Bu ümmet, Peygamberlerden sonra insanların en hayırlısı olan Sıddiq ve Fâruk hazeratından bile hesap sormuştur. Hiçbir Ehl-i Sünnet cemaati başındaki muhterem zatı lâ yüs'el (kendisinden hesap sorulamaz) olarak göremez ve gösteremez.
Bugün ülkemizde çok şükür itikadı sahih ve düzgün, bid'atlerden uzak, Şeriata sımsıkı bağlı, ahlaklı, dürüst, faziletli cemaatler vardır ve İslam'a hizmet etmektedir. Kendilerine teşekkür borçluyuz.