Kandil operasyonu ve CHP

Kandil operasyonu ve CHP

Birkaç gün önce Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Hüseyin Yayman hoca, Fuzuli'nin şu beyitiyle içinden geçtiğimiz süreçte barışı savunanların ruh halini özetledi:
"Söylesem faydası yok, sussam gönlüm razı değil."
Şiddet yükseldiğinde hep böyle oluyor. Dil değişiyor, öfkeler kabarıyor. Buna uygun manşetler atılıyor... Böyle zamanlarda sadece silahlar patlamıyor öfkeler de patlıyor. Asıl tehlike de bu... Şiddeti tek yol yapanların aklı bizi buraya sürüklüyor.
Tam da böyle zamanlarda bu tuzağa düşmemek, böyle zamanlarda doğru eksende barışı savunmak gerekiyor.
Bu noktada siyasete ve sivil toplum örgütlerine büyük görev düşüyor. Düşüyor çünkü demokratik alanın dışına çıkanları uyarmanın ve zorlamanın tek yolu bu...
Peki, bu noktada siyaset ne yapabilir?
Önceki gün bu çerçevede farklı tespitler yapan eski AK Parti Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt'la konuştum.
Şimdi de yönetime yeni katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz'ün söylediklerine yer vereceğim.

'İlk kez siviller inisiyatif alıyor'
Gündüz önce bir durum tespiti yapıyor ve bir ilke işaret ediyor: "Türkiye uzun dönem Kürt sorununu güvenlik sorunu olarak telakki etti. Bu gerçeği, hem PKK-BDP çizgisi, hem de Türkiye Cumhuriyeti iktidarları gördü. Kürt meselesi bugüne kadar askere ihale edilmiş vaziyetteydi. İlk kez sivil iktidarların temelde inisiyatif aldığı bir döneme giriyoruz. Bu anlamda profesyonel bir güvenlik perspektifiyle bir değerlendirme var. Bunun AKP tarafından doğru değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini göreceğiz."
Bu tespiti yapan Gündüz iki yanlışa da dikkat çekiyor:
"Başbakan 90'ları hatırlatan bir dil kullanmaya başladı. Bu toplumsal kesimleri bütünleştirici olmayacak gibi geliyor bana. Ama asıl sorun PKK'nın şiddeti dayatması... PKK ve BDP çevresi daha 1993'te bile bağımsız devlet yaratma perspektifiyle bir yere gidilemeyeceğini gördü. Ama hâlâ şiddetle bu sorunu çözeme noktasında diretmeleri, onlar açısından da kendilerini destekleyen kitleler açısından problem... Aslında Kürtlerin demokratik haklarını savunan önemli bir Kürt kesimi var. Bunlar sorunun şiddetle çözülmesinden ciddi rahatsızlar... Hatta PKK'yı destekleyenlerin bile PKK'nın kullandığı yöntemler konusunda derin şüpheleri var."

CHP devreye girebilir
AK Parti ve BDP'nin Kürt sorununa yaklaşımlarının siyasal boşluk yarattığını ileri süren Gündüz, bu boşluğu CHP'nin doldurması gerektiğini söylüyor:
"Bu boşlukları CHP doldurabilir... CHP'ye önemli bir rol düşüyor. Ana muhalefet partisi olarak, rejimin temellerini kuran parti. Çağdaş ve demokratik bir ülke perspektifiyle bu olaylara bakabilir ve bu iki kesimin de sorunları çözme konusunda yetersizliklerini aşabilecek bir perspektif geliştirebilir. Türkiye'nin şiddetten arındırılması konusunda çözüm gücü olarak CHP ortaya çıkabilir."
Araya girip soruyorum, "Bunun için CHP'nin iktidar olmasını mı bekleyeceğiz?"
Gündüz şöyle diyor: "Bu süreç kolay değil. Öncelikle şiddetin Türkiye'nin gündeminden çıkması gerekiyor. CHP, PKK'nın şiddetten arındırılması konusunda taktik politikalar geliştirebilir. Şiddetin olduğu yerde, her gün şehit haberlerinin geldiği ya da PKK militanlarının öldürüldüğü yerde reformlar yapmak da kolay değil. Onun için önceliği şiddeti devreden çıkartacak politikalara vermeli... Önümüzde bir Anayasa konusu var. CHP çeşitli toplumsal kesimlerin taleplerini dile getirecek politikaları devreye sokabilir. Ama önce daha sakin düşünebileceğimiz bir ortamı yaratmalıyız..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi