Faruk Çakır

Faruk Çakır

Moda başa belâ

Moda başa belâ

Moda adı altında ekseriyetle ‘kötü’lüklerin yayıldığı malûm. Üstelik modayı sadece kıyafet düzenlemeleriyle de sınırlı görmemek lâzım. ‘Moda’ adı altında her türlü fenalık, sosyal hayatı da etkiliyor. Yeme-içmeden, insanlar arasındaki münasebetlere kadar her konuda ‘moda’ca davranışlarla karşılaşıyoruz. ‘Hızlı yemek’ de bir ‘moda’ olarak yayılmadı mı?
Bu gerçek, uzun yıllardan beri ifade edilir, ama öte yandan bu ifadeler pek çok kişi tarafından da ‘şehir efsanesi’ muamelesi görür. “Her şeyin altında ‘moda’ aramak da moda oldu” diye itiraz edilir.

İngiltere’de yayınlanan Sunday Times gazetesinin eski moda editörü Charty Durrant, ‘moda’ hakkında öyle tesbitlerde bulunmuş ki, benzer tesbitleri bir ‘müftü’ hem de Türkiye’de dile getirmiş olsa bütün ‘modaseverler’ itiraz ederdi! Bakalım İngiliz gazeteciye itiraz edenler çıkacak mı?
Sunday Times’ın eski moda editörü Charty Durrant’a göre, kötü çalışma şartlarından aşırı tüketime pek çok problemin sebebi moda endüstrisi. Çözüm ise sadeliği ve iç dünyada zenginliği vurgulayan hayat tarzına geri dönmekte.
Çocuk işçiler, kötü çalışma şartları, küresel açgözlülük kültürü, aşırı tüketim, çarpık imajlar, yeme bozuklukları, çevre kirliliği, su kıtlıkları, ruhsal ve fiziksel zarar, hatta pornografi, boşanma ve gençlerin ihtiharları... Ünlü moda dergisi Vogue’un İngiliz edisyonunun ve prestijli Sunday Times gazetesinin eski moda editörü Charty Durrant’a göre, tüm bunların sorumlusu moda endüstrisi. (Milliyet, 15 Ağustos 2011)
İlk bakışta “Moda’nın ‘çevre’ye ne zararı olur ki?” sorusu akla gelebilir. Bunu da şöyle izah ediyor eski moda editörü Durrant: “Modanın çevreye zehirli etkisi tekstil endüstrisinin yoğunlaştığı Hindistan, Çin, Brezilya ve Afrika’da açıkça görülüyor. Çevreyi kirleten böcek ilaçlarının ana sorumlularından biri moda, çünkü bunlar ucuz pamuk üretmek için kullanılıyor. Su kıtlığında da modanın parmağı var. Yalnızca bir kot pantolon üretmek için gerekli olan pamuğun yetiştirilmesinde 800 litre su harcanıyor. Düşük maliyet-yüksek fiyata odaklanan moda, Çin gibi ülkelerdeki kötü çalışma koşullarını ve çocuk işçilerin çalıştırılmasını tetikliyor.”
Durrant’a göre modern moda, demode ve rezil olma korkusuyla cinsel çekim üzerinde şekillendiriliyor. Artık rahatlık ve kendine özgü bir stil oluşturmak geri planda kaldı. Sürekli değişen trend çılgınlığı derinleştikçe, moda kendini ifade etme biçimi olmaktan çıktı, kendini ve diğerlerini yargılama haline geldi. Durant boşanma, pornografi ve gençlerin intihar etmesinden de modayı sorumlu kılıyor. (agg.)
Peki çözüm nedir? Durrant, bu ‘kitlesel tüketim çılgınlığı’ ve ‘açgözlülük kültürüne’ karşı ‘yavaş moda’nın gelmesi gerektiğini söylüyor. Modada aşırılık ve şovenizm yerine sadelik gelmeli. Hiçbir zaman demode olmayan kaliteli ve klasik moda ürünleri benimsenmeli. Böylece dış görünüşte sadelik ve iç dünyada zenginliği vurgulayan yaşam tarzına geri dönülebilir.
Gençleri ‘moda’ hastalığından uzak tutmak isteyenlerin haklılığı bir defa daha ortaya çıkmış olmuyor mu? Durrant’ın da ifade ettiği gibi müstehcenliğin kaynağı da moda. Medyanın ‘moda’ diye gençlere sunduğu hayat tarzı, gerçekte onları uçuruma sürüklemek değil mi? İçki moda, açık-saçık giyinmek moda, sigara moda, kumar moda, kavga moda, anarşi çıkarmak moda, yakmak moda, yıkmak moda... ‘Moda’ dergilerine bakıldığında ‘moda’nın müstehcenliği körükleyen ve sürükleyen bir vasıta olarak kullanıldığı net olarak görülür.
Bu yanlışlara itiraz ediyor ve gerçekleri dile getirdiği için “moda editörü Charty Durrant”ı tebrik ediyoruz. Bu ‘moda’ gün gelir, teşvik edenlerin başına da belâ olur, bilinsin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi