Derin devletin parmak izleri
Ne yalan söyleyeyim, üst düzey ordu mensuplarının istifalarını duyar duymaz ilk söylediğim, “Eyvah Güneydoğu karışacak” sözü olmuştu. Çünkü kendimi bildim bileli, ne zaman bu memlekette vesayet rejiminin hâkimiyetine zeval gelse, hemen askerin varlığının halkın tepesindeki yerini, önemini ve kutsiyetini vurgulayan hadiseler meydana gelirdi. Ansızın “irtica hortlar”, “terör şehre inerdi”.
O puslu havada ise atı alan Üsküdar’ı geçerdi tabii. Vesayet rejimi sırtına yaslanır, derin devlet paşa paşa cebe indirdiklerini yerdi.
Nitekim Ergenekon ve Balyoz davalarında ortaya çıkan tüm belgelerde, ordu üzerine çökmüş bu karabasanın parmak izleri vardır!
Belli ki, yıllardır dağlardan kazımaya çalıştığımız terörün kökü değil, dalları dışarıdadır! PKK terörü bu derin ellerin sadece maşasıdır! Yani halkın terörle birlikte, hatta daha önce Ergenekon denilen bu habis urdan kurtarılması lazımdır!
Bu yüzden kim ne derse desin dağların bombalanıyor olması bende herhangi bir heyecan uyandırmıyor. Çünkü terörün kökünü kazımak noktasında dağları bombalamanın etkili olacağına da, kâfi geleceğine de inanmıyorum! Artık inanmıyorum demeliyim veya!
Otuz yıl öncesinde bunun imkânı vardı belki... Ama birileri kökünü kazımayı değil, beslemeyi tercih etti. Halka ve iktidarlara karşı “araç” edinmeyi...
Şimdi PKK’nın sempatizan ağı, toplumda dalga dalga evlerden sokaklara, okullara, üniversiteye v.s. her yerde! Nereden kazıyacaksınız? Sonuçta bunlar sivil... Faili meçhullerle mi ortadan kaldıracaksınız? Diyelim ki kazıdınız. Bölgede kaybedilen güveni bir daha nasıl kazanacaksınız?
O halde bugün terörün sona ermesini, kökünün kazınmasını samimiyetle isteyen herkes, terör örgütünün, varlık mücadelesi verdiği, gücünü yitirdiği bu demokratikleşme sürecine destek vermelidir. “Yeni Anayasa”ya omuz vermelidir, savaşa değil!
Çünkü savaş uçakları, bölgede zaten yeniden tesis edilmekte güçlük çekilen “devlete karşı güven”e zarar verebilir. Kazanılan halkı ürkütüp, paniğe kapılmasına neden olarak yasal sınırların dışına taşırabilir.
Demokratikleşme konusunda atılan bu adımlardaki en ufak bir kararsızlık dahi bu süreci başa döndürebilir. Bu, derin devletin, İstanbul sermayesinin, dış mihrakların ve vesayet rejiminin ortak istekleridir.
O halde, halkın tahammüllerini zorlayarak “teneke çalanların” dolduruşuna gelinmemelidir. PKK’ya kızıp, bölge halkının huzurunu bozmak, pireye kızıp yorgan yakmakla aynı şeydir. Çünkü terör örgütü yıllarca bu sayede toplumdaki varlığını perçinleyebilmiştir. Devlete karşı halkın hamisi rolünü üstlenerek!
AK Parti iktidarının bu hassasiyete sahip olduğuna inanıyorum. Buna izin vermeyeceğini de biliyorum. Umarım derin provokatörler bu tahammülü daha fazla zorlamaz!
Bilindiği üzere Kürt sorunu, çok yönlü bir sorundur. O halde bu sorunun çözülebilmesi için AK Parti böylesi bir mücadele vermişken, para ve emek sarf etmişken, çok daha kuşatıcı bir çözüm planı yürütmesi bu konjonktürde daha mantıklı gibi gözükmektedir.
Öncelikle terörün kışkırtılması sonucu askeri harekâtın başlaması, AK Parti iktidarının bölgede sağlamış olduğu güven ortamını asla zedelememelidir! Çünkü bölgedeki güven ortamının zedelenmesi, bölgeye yapılacak yatırımların ertelenmesi veya gecikmesi anlamına gelir ki bu da terör canavarı için şahane bir beslenme kaynağı yaratmak demektir. Dahası, hâlâ sürüyor olan intiharların artması, toplumsal olarak psikolojik bir çöküş yaşanması, halkın OHAL’in bela çukuruna yeniden yuvarlanması demektir.
İkinci olarak Ergenekon davasının hızı kesilmemelidir. Balyozu kontrol altında tutan adalet ilmeğinin gevşemesi, derin devlete manevra alanı yaratmak için gerekli zamanı kazandırabilir! Bu da onca ümit ve emeğin boşa çıkması anlamına gelir ki, inanın bana bu güvenliksiz ortamının karanlığı yeniden çoğalırsa sadece AK Parti’yi değil, ülkenin refahını, huzurunu, ekonomisini de boğar!
Üçüncü olarak ve en önemli husus ise teröre karşı yürütülen faaliyetlere karşın “Yeni Anayasa” sürecinin hızını asla ve kata kesmemek, bilakis artırmak gerektiğidir. Çünkü ister inanın, ister inanmayın ama terör kartını oynayan derin devletin asıl önüne geçmek istediği nihai şey, terörü harlayarak “Yeni Anayasa” sürecini sekteye uğratmak ve AK Parti’yi kapatmaktır! Yani bu son olaylar, “Yeni Anayasa” sürecini yavaşlatmayı hedeflemektedir şeklinde de yorumlanabilir!
Devam edeceğiz...