Türkiye yıllardır PKK sorunuyla meşgul ediliyor... Binlerce insanını kaybetti; maddi manevi kayıpları ortada... Aslında olaya Kürt Sorunu olarak bakıldığında ülkemizde bu konuda önemli gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Bu sorunla ilgili etkili önlemler AK Parti iktidarında alındı. Bunları sıralamayacağım. Tabii ki hataları da oldu. Demokratik açılım sonucu teröristlerin dağdan inecekleri yanılgısına düşüldü. Artık gelinen noktada dağdan inmenin Kürt sorununun çözümüne bağlı olmadığını herkes anlamalı. Dağdan inmeler PKK çaresiz ve aciz bırakıldığında mümkün olabilir... Bu yanılgıya birçok yazar da düşüyor. Zannediliyor ki; PKK ile oturup konuşulsa terör bitecek!.. Eğer topraklarımız üzerinde bir operasyonla “devlet kurulmasını” çözüm olarak gören PKK’yı tatmin ederseniz, belki o zaman terör durur; bu da milletimizin kabul edeceği bir çözüm değildir.

Hakkari Çukurca’da bir gün önce Vali yardımcısının geçtiği sırada mayın patlatılıyor, Vali yardımcısı kıl payı kurtuluyor... Bir gün sonra gene aynı yerde 12 şehit verdiğimiz mayınlı saldırı meydana geliyor. 3 km kablo bir gecede döşeniyor ve bunun farkına varılmıyor!.. Hatta haberlere bakılırsa bu konuda gelen istihbarata da önem verilmiyor. Terörle ilgili olarak PKK saldırılarının artacağı BDP’lilerin açıklamalarından da belliydi. Doğrusu halen terörle mücadele konusunda mevcut sistemin eksikliklerinin devam ettiği görülmektedir. Basına yansıdığı kadarıyla Hakkari ve çevresini baskı altına alan PKK’lı 150 kişilik terörist grubun barındığı kampı bütün Hakkarililer biliyormuş. İnsanlar, şehre yarım saat mesafedeki PKK kamplarına götürülerek yargılanıyormuş... Çukurca’da geçmiş tarihlerde yola döşenen patlayıcılarla polise ve askere değişik saldırılar gerçekleştirildi. Hakkari PKK’nın hakimiyet kurmak istediği bir ilimiz. Hakkari ve ilçelerinde yaklaşık 50 bin asker bulunuyor olmasına rağmen 150 kişilik terörist grubun faaliyetleri nasıl önlenemiyor? Hakkari mercek altına alınmalı... Devletin terörle mücadele konusunda yeniden yapılanmaya gireceğinin ifade edilmesi sevindiricidir. Ancak toplum sonuç görmek istiyor.

Kendimizden başka dostumuz yok

Bu olaylar meydana gelirken İran’lı bir yetkili geçtiğimiz günlerde PKK’nın ikinci adamı Murat Karayılan’ın yakalandığını duyurdu. Haberi TRT verdi. Ardından PKK sözcüleri bu haberi yalanladı. Daha sonra da İran yalanladı. Ancak TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin bu haberin arkasında olduklarını söyledi. İran Devlet TV müdürüyle görüştüğünü, görüntü istediğini, onun da “Bakarız” dediğini ifade etti. İşin önemli kısmı bu yetkilinin konuşma sırasında “Türkiye’nin Suriye’deki olaylar karşısındaki tutumundan İran halkının rahatsız olduğunu” söylemiş olmasıdır... Yani bundan sonra Türkiye PKK ile mücadelede ne İran’ın ne de Suriye’nin desteğini(!) alamayacak gibi görünmektedir. Belki de Murat Karayılan gerçekten yakalandı ve İran bunu bir konuda pazarlık için elinde tutuyor. Aslında Türkiye sadece PKK ile mücadele etmiyor... Onun varlığının devamını isteyen, destekleyen birçok devlet var. İstihbarat paylaşımı olarak destek veriyor gibi görünse de ABD, PKK’nın varlığının bitmesini istemiyor; hem Türkiye’yi bazı yaptırımlara boyun eğdirmek için zayıf düşürmek, hem de İsrail’in güvenliği ve Ortadoğu’daki geleceği açısından. Geçmişte ABD’nin Çekiç Güç olarak K.Irak’da PKK’ya yardımlarını biliyoruz. Şimdi orada tek söz sahibi. Bu nedenlerle Türkiye’nin gelişen olaylara göre bölge için yeni bir strateji ortaya koyması gerekiyor.

Kürt sorunu elbette konuşularak çözülecek... Onun için zaten yapılması gerekenler yapılıyor. Ancak Kürt sorununun muhatabı kim; BDP mi, PKK mı, KCK mı? Doğrusu bunlar terör sorununun failleri!.. Görünen o ki; muhatap gibi görünenler Kürt sorununun çözümünü istemiyorlar. Çünkü konuşmaya başlayınca kavga çıkarıyorlar. Kürt sorununun çözümü değil daha çok çözümsüzlüğü için uğraşan BDP’liler, DTK olarak yaptıkları toplantıları kendi meclislerinin toplantıları, PKK’yı da adeta kendi silahlı kuvvetleri olarak görüyorlar. Onlar kendi iradeleriyle çözümü konuşarak Meclis’te aramalılar.

Bu devlet PKK’nın ve yandaşlarının saldırıları karşısında aciz bırakılamaz. O zaman millet bu devleti de Silahlı Kuvvetleri de sorgulamaya başlar. Vatanın bölünmesi tehlikesi söz konusu ise millet olarak her türlü mücadeleye hazırız. Türkiye, sınırlarını korumak, kendine tehdit oluşturan hareketleri takip ve yok edebilmek için kendi teknolojisini kurmak zorunda. Bu konuda yapılacakları ümitle bekliyoruz. Yapılan bombalamaların bugüne kadar çok fazla faydası olmadı. Çünkü bu hareketin istihbaratının daha önceden PKK’ya gittiği söyleniyor. Onlar da gerekli tedbirleri alıyor. Öyle görünüyor ki; Türk Silahlı Kuvvetleri Kandil’e varıp orada hakimiyet kurmadıkça, o kaynak kurutulmadıkça terör sorunu çözülemeyecektir.