Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Tehlikenin farkında mısınız?..

Tehlikenin farkında mısınız?..

Malum, bu ifade malum medya grubunun 28 Şubat şakşakçılığı dönemine aitti. Sonraları yerini ‘bilmem kaç el kaosa kalktı’ya bıraktı. Şimdi hükümetle ters düşmemek adına -bükemediğin eli öpeceksin zihniyetini faaliyete geçirmek adına olsa gerek- böyle kemalist mesajlara bulaşmamaya çalışıyor. Başlığı onlardan ödünç aldım. Amerika’ya irtica geldi, konumuz o. Birileri de çıkıp tehlikenin farkında mısınız demeliydi değil mi?.. Baktım kimse demiyor, ben olayım diyen bari dedim. Gün, geçtiğimiz Salı günü. Okulun ilk günü. Üniversitedeyim. Daha doğrusu ders arasındayım, biraz sonra dönmek üzere, arabayla kampüsten ayrıldım. Herkes için normal bir gün. Okulun ilk haftası olduğu için hareketli bir ortam. ABD’nin farklı yerlerinden gelen öğrenciler yurtlara yerleşiyor, yeni okullarını tanımaya çalışıyor, heyecanları yüzlerinden okunan kalabalık öğrenci grupları... Öğleden sonranın ilk saatlerinde kampüse döndüğümde dersime geç kalmamak için park yerinden hızlı adımlarla ofisime doğru yürüyorum. Karşılaştığım bir başka müslüman öğretim üyesiyle selamlaşıyoruz. Ben hemen yoluma devam edecekken durumun farkında olmadığımı anlamış olmalı ki “İçeri girmiyorsunuz değil mi, bilmem fark ettiniz mi az önce deprem oldu” diyor, “Bunun için herkes binaların önünde, dışarıda toplandı” diyor. Şaşırıyorum, “Ben farketmedim” diyorum. Arabada olduğumdan olsa gerek zaten rüzgarlı bir gün, sür’at halinde anlamamış olmalıyım diye düşünüyorum. Sonra yine kampüste toplantıda olan kardeşime ulaşmaya çalışıyorum. Telefonlar kilitli, etrafta herkes birilerine ulaşmaya çalışıyor ama nafile. Bir süre sonra okulun bahçesinde karşılaştığımızda o da oldukça ürkütücü olan depremi anlatıyor. “Önce” diyor, “Sanki binanın üst katından atlarla geçiyorlar zannettik, kalabalık bir aktivite olmalı deyip geçiyorduk ki alttan, sarsıntı ve ses gelmeye başladı. İşte o zaman herkes deprem olduğunun farkına vardı... Tabii ondan sonra koşan koşana... Paniklemek işten değil...” İki asırı aşan bir süredir bölgede görülen ilk deprem olması sebebiyle yaşanan şok daha da bir etkili olmalı. 5.8 büyüklüğünde olmasına rağmen herhangi bir hasar olmamasından dolayı olsa gerek çocuklar korkudan çok ilginç bir olaya tanıklık etmişliğin verdiği heyecanla bıcır bıcır konuşuyor, ailelerine ulaşmaya çalışıyorlar. Aradan çok zaman geçmeden rektör yardımcısı konumunda olan provost geliyor ve binalara girilmemesi gerektiğini, ancak kimsenin okul bahçesinden de çıkmamasını istediğini söylüyor. Anlaşılan asıl korku okul tatil oldu dendiği takdirde öğrencilerin her şey normale döndü düşüncesiyle yurt binalarına girme ihtimalleri. Artçı depremlerin olabileceğini düşünerek bir süre öğrencileri göz önünde tutmaya çalışmak yapılabilecek en doğru şey o anda. Çocuklar boş durur mu, yüzlercesi hemen bir halka oluşturuyorlar, hemen provostun ve diğer öğretim üyelerinin yanı başında. Kızlı erkekli el ele tutuşan öğrenciler, hocalar, görevliler, duaya başlıyor. Bu o kadar tabii, o derece naturel ve normal şekilde gelişiyor ki, kimse yadırgamıyor... Başlar aşağıda, gözler kapalı, herkes kendi Yaradan’ına yalvarıyor... Ne üniversite yönetimi, “Ne var ne oluyor burada, sizi gidi irticacılar” diyor, ne istihbarat fişliyor, ne de ikna odaları kuruluyor... Yani bir Nur Serter’i Kemal Alemdaroğlu’su yok bu üniversitenin... Burada kimse Allah’a inançtan kınanmıyor. Bilakis O’ndan güç alınıyor, eksikliği hissettirilmeksizin rahatça O’na sığınılabiliyor. Kimse şaşırmıyor, kimse yadırgamıyor. Ravza ile ben hariç. “Bak görüyor musun, buraya da irtica gelmiş” diyerek ülkemizin trajikomik halini hatırlayıp acı acı gülümsüyoruz....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi