Ölçümüze kavuştuğumuz paha biçilmez gece!
Aşkın ve Sevginin Merkezi Mekke-i Mükerreme’den selam ve sevgilerimle! Fert, toplum ve yöneticiler olarak her sahada ölçüyü kaçırdığımız iki asrı geride bıraktık. Bilhassa hukuk, adalet, insani ve ahlaki değerleri yıllarca mumla arar olduk. Ve hâlâ arıyoruz. 14 asır önce bu gece kavuştuğumuz Kur’an-ı Kerim’in ölçüleriyle makam, servet, şöhret ve şehvetin sınırlarını çizmeyince veya çizemeyince sevgi, saygı, merhamet, vefa, sadakat, kardeşlik, cömertlik, yardımseverlik ve güzel ahlak gibi değerlerimizi nasıl yitirdiğimizi çok acı tecrübelerle yaşadık. Ve “(Okumamaktan) sakın! Hayır, hayır; (Allah’a her an muhtaç bulunduğunu unutma!) Muhakkak insan mal, makam görmeyedursun mutlaka azar. (A’lak S.6-7)” ilahi ihtarına aldırış edilmediğini üzülerek hâlâ görüyor ve yaşıyoruz.
Aile birliğinin yerini boşanmaların, nikâhın yerini flört ahlaksızlığının, iman kardeşliğinin yerini ırkçılığın, adaletin ve hukukun yerini zulmün, barışın yerini terörün, sevginin yerini nefretin, doğruluğun yerini yalan ve iftiranın, dürüstlüğün yerini dolandırıcılığın, fedakârlığın yerini kin ve hasedin aldığı bir şeytani karanlık rejimlerin kıskacında inliyor da inliyoruz.
Kadir gecesini 83 yıldan yani 30 bin geceden hayırlı kılan İslam Nizamına insanlığın kavuştuğu mübarek bir gecedeyiz. Dikkat edersek Allah (c.c) Ana hayat yasamız Kur’an-ı Kerim’i gece indirdiğini Kadir suresindeki ayetinde belirtiyor. Niçin gündüz değil de gece? (Beraat gecesi, Regaib Gecesi, Miraç Gecesi dediğimiz gibi) Çünkü gün olup her taraf aydınlanınca başka ışığa ve nura ihtiyaç yok ki. İnsanlık şer ve karanlık gücün ağında feryat edip ağladığı bir anda karanlığı ve zulmü temsilen gece seçildi ki; tüm ezilen haklara kurtuluşlarının yakın olduğuna müjde olsun! İslam karanlıkları aydınlığa dönüştüren son ve en mükemmel bir dindir. Bu dinin nuru da Kur’an-ı Kerim’dir. Ve O’nun tartışılamaz başöğretmeni ve elçisi Önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz tüm insanlığa rahmet ve aydınlatıcı nur olarak gönderilmiş en son Nebimiz ve Resulümüzdür. Önderimiz ve izinden gitmekle şeref duyduğumuz sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) efendimize Hira’da mübarek Kadir gecesinde “Oku” emri ilahisiyle karanlıkları aydınlatacak bir nur emanet edildi. Evet; küfrün ve şirkin zifiri karanlıklarını aydınlığa çeviren bu nur Kur’an-ı Kerim’dir. Her dönem zalim hortumcuların, despotların, mütekebbirlerin, faizci, tefeci sömürücülerin irtica geliyor havlamalarıyla karşı çıkıp savaş açtıkları ve söndürmeğe çalıştıkları ama asla söndüremeyecekleri nurdur Kur’an-ı Kerim.
Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c); bu yüce Ana hayat yasa kaynağımız Yüce Kur’an-ı Kerim’e hizmet eden, İslam’ın ilke ve inkılabıyla yaşayan ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi örnek, önder kabul edip yalnız O’nun izinden giden Asrı Saadetin incilerini kıyamete kadar yer yüzünün yıldızları kıldı. (Allah onlardan ve izlerinden gidenlerden razı olsun) Yüce Kitabımıza uyup O yıldızları takip edenleri Osmanlı gibi yükseltti. Cihan Devleti kıldı. Ana hayat yasamız Kur’an-ı Kerim’i sokaktan, kışladan, okuldan kısaca tüm hayattan kovanları ve Kur’an’ın ilkeleri yerine, Emevilerle başlayan Kralların kurallarını ve Firavunların ilkelerini tercih edenleri zelil ve rezil etti. Kulluğundan kovdu. Bu ülkelerin belini kırdı. İslam düzenini yasaklayarak baas, sosyalizm, kapitalizm, sağcılık, solculuk ve faşizm gibi rejimlerle halklarına zulmeden, Saddam, Enver Sedat, Namübarek, Binbela, Burgiba ve en son Kaddafi ve içimizdeki İttihad Terakki uzantıları Ergenokon çeteleri gibi Yezidileri de kendi mazlum halklarının eliyle acı ama ibretlik sonlarını hazırladı. Hem de yıllarca uşaklık ettikleri kendi efendileri emperyalist ve siyonist zalim devletlerin kendilerine ihanetleriyle yok olup gittiler. Onlara yıllarca av köpekliği yapmaları onları kurtaramadı. Darısı Suriye ve diğer halkı Müslüman ülkelerin başına inşallah.
Bütün bu şeytan ve yandaşlarının silahlı güce ve kuvvete dayanan iktidarlarını yerle yeksan ettiren Hakka ve adalete dayanan gücün kaynağı Kur’an-ı Kerim’in bu gece bizlere emanet edilişi, bu geceyi 83 yıla denk Kadir (ölçü) Gecesi kılmıştır. İslam(barış) düzeniyle bu zülüm karanlıklarını, adalet ve hakkaniyet aydınlıklarına çevirmeye geldiğinin dünyaya ilanıdır Kadir Gecesi. Onun için bu gece paha biçilmez bir gece! Doğumumuzdan ölümümüze kadar hayatımıza ölçü koymak ve insanlığa nizam vermek için gelen Kur’an-ı Kerim’le tanışma ve buluşma gecesi. Ve gecenin sakinliğinde kendimize vakit ayırıp, geçmişimizi, halimizi ve geleceğimizi tefekküre fırsat hazırlayan bir gece bu gece. Ne idim? Ne oldum? Ne yapıyorum? Ve sonumu nasıl bitireceğim? sorularına cevaplarını düşünme fırsatı. Gündüz ailene, gece de kendine vakit ayırma imkanı. Başta Somalili mazlum kardeşlerimiz olmak üzere yardımlaşmanın, hayırların, af dilemenin, yakarışın ve dualarımızın otuz bin geceye denk paha biçilmez anı ve fırsatıdır bu gece.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizin “Kim Kadir Gecesi’nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır” müjdesini kazanabilmek için; Haydin bu gece ailece çoluk-çocuk, genç- ihtiyar, kadın-erkek hep beraber Kabe’nin şubeleri camilerimize koşalım. Evlerimizi sokaklarımızı israfa kaçmadan aydınlatıp süsleyelim. Kur’an-ı Kerim’e kavuşma bayramını beraberce kutlayalım. İslam nizamına iman ederek yaşayıp yayma sevgisini ve azmini bize nasib eden Allah’ı (c.c) hamd, zikir ve şükürle analım. O’nun taraftarı olduğumuz için tebrikleşelim. Dua ve yakarışlarla secdeleri gözyaşlarımızla ıslatalım. Mağdur ve mazlumlara, yoksul kardeşlerimize maddi yardımlarımızla dualarımızın kabulünü sağlayalım. “Allah’ım bizden ne istiyorsan senden O’nu istiyoruz. Seni anmak, sana şükretmek ve yalnız sana güzel kulluk yapmak hususunda bize yardım eyle. Allah’ım sen affı seversin. Bizi affeyle” dua ve niyazıyla Kadir gecemizi ve Kur’an bayramınızı tebrik ediyorum.