Namaz ve Sırlı Güzellikleri
“Elhamdülillah Müslümanım” dediğinizde karşınızdaki kişi, Müslümanlığın şartlarından olan namazı ifa ettiğinize hükmedecektir.
Bu hüküm sahibi, “Elhamdülillah Müslümanım” diyen kişiye namaz görevini yerine getirip getirmediğini sormaya utanacaktır.
Çünkü bilecektir ki, bir insan “Müslümanım” diyorsa, “Müslümanlığın şartı olan namazını eda ediyor” demektir.
İşte bu haftaki kitabımız, neredeyse ömrünün tamamını, namaz ve namazın güzelliklerini anlatmak için sarf eden, Ahmet İhsan Genç ağabeyimize ait.
Ahmet İhsan Genç ağabeyimiz; “Namaz ve Sırlı Güzellikleri” adını verdiği eserde; “Neden namaz” sorusuna; bazen yumuşak, bazen sert ama usulü dairesince cevaplar vermiş.
Kitaptan bazı alıntılar yapmadan önce, namaz mevzuunda Mekke döneminde yaşanmış bir hadiseyi, anladığım kadarıyla aktarmak istiyorum.
............
Biliyorsunuz ülkemizde namaza, camiye, İslami değerlere karşı duran ve her fırsatta da Müslümanların kutsallarına saldıran belli bir güruh vardır.
Mekke döneminde de bizdekilere benzer kabilelerden birinin reisi, bir gün Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna gelip;
“Müslüman olmak istediklerini ama bazı şartlarının olduğunu söylerler.”
Efendimiz (s.a.v.) onsekiz bin âlemde yaratılan her zerreye gösterdiği hassasiyeti, bunlara da gösterir.
Reis der ki; “Biz Müslüman olmak istiyoruz ama oruç tutmazsak olur mu?” Efendimiz (s.a.v.) “Olur” der.
“Zekât vermezsek olur mu” derler, Efendimiz (s.a.v.) “Olur” der.
“Hacca gitmezsek olur mu” derler. Efendimiz (s.a.v.) bu isteklerine de “Olur” der.
Sıra gelir namaza.
“Peki, namaz kılmazsak olur mu” deyince, büyük sabır ve tahammül Peygamberi’nin; “Olmaz, namaz dinin direğidir” diyerek, şöyle söylediği rivayet edilir:
“Namaz dinin direğidir. Zaten namaz vazifenizi yerine getirmeden, İslam’ın diğer rükünlerini yerine getirmenizin size bir faydası olmayacaktır.”
Bizdeki malum çevrelere benzeyen o günkü kabile reisi, adamlarıyla birlikte Müslüman olur ve kendilerine İslam’ın öğretilmesini, anlatılmasını talep eder.
Ne diyelim darısı bizdekilerin başına.
.........
Evet, Ahmet İhsan Genç ağabeyin kitabına dönelim ve eserin sayfalarından namaz hakkında dile gelenleri okuyalım.
“Namaz manevi bir şahsiyet sahibidir. İnsana musahhar bir melek gibi, namaz kılanın ruhu ile bütünleşir ve hiç ayrılmaz. Bir enis, bir arkadaş, bir refik olur. Bütün âlemlerde; ölüm döşeği, mezar, berzah ve haşirde, katiyen kendisini hürmetle kucaklayanı yalnız bırakmaz, güçlü bir koruyucu, himayeci ve şefaatçidir.”
“İslam, bütün menfaatli güzellikleri namaz içinde toplamış ve kemal-i insaniyenin en kestirme yolunu önümüze açmıştır.”
“Namaz nurlu bir kandildir. Onu ihmalinle söndürme! Namaz, yedi beyzadır. Bütün gücünle ona sarıl, bırakma! Sen onu bırakmadıkça o seni bırakmaz.”
“Namaz, insan ruhunun beslenmesi için açılan manevi sofraların en zenginidir. Bu sofradan gıdasını almayan her zaman aç kalacak, doyumsuz olacaktır.”
Bilgi için:
0212 210 73 79
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.