Duymak ve okumak anlamak değildir
Duyarız ama idrak edemeyebiliriz. Okuruz ama anlamayabiliriz. Duyduğumuzu ve okuduğumuzu anlamak için önce o fikri kabullenmeliyiz.
Tabii sadece fikri kabullenmek yetmez. Esas olan bu fikirlerle ruhumuz da anlaşabilmeli ve amel edebilmelidir.
Bazen öyle sözler, öyle ifadeler, öyle cümleler, öyle laflar işitiriz veya okuruz ki, o ifadeler, amel etmemiz için bizleri harekete geçirebilir.
İşte mübarek Cuma’dır diye; bilgelerden, âlimlerden, çarıklı erkân-ı harplerden, günümüze kadar gelen sözleri hatırlayalım istedim.
¥
-Köhne fikirler paslı çivilere benzer. Kolay kolay yerlerinden sökülmez.
-Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir.
-Her insan, yapamadığı tüm iyiliklerden sorumludur.
-Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez. Ama her söylediğini düşünür.
-Akıllı kimdir? Herkesten öğrenen. Kuvvetli kimdir? Hırslarını yenen. Zengin kimdir? Halinden memnun olan.
-Akıllılar istedikleri şeyi, akılsızlar başkalarının istediğini öğrenir.
-Hakiki iman eden insan mutludur ve mutlu görünür, girdiği her yere güven verir.
-Dost kazanmanın tek yolu, dost olmayı bilmektir.
-Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrarlamaya mahkûmdurlar.
-İnsanın tüm kâinatta kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır; kendisi.
-Söze yalan karışınca, mideye de haram karışır.
-Var olmak, düşünmek ve çalışmak demektir. Özgürlüğümüz; düşünce, emek ve gayretlerimizin neticesidir.
-Hayatımızın en önemli hadisesi olan çalışma ve gayret, aynı zamanda en zaruri bir ihtiyaçtır.
-Bir menfaatin tatmini ve bir ihtirasın tahriki, insan dahil tüm varlığı öldürür.
-Kendi nefsi arzularını, alemin dileği yapmaya çalışmak, insan haklarına set çekmektir.
-Hayatın anlamını; “tokluktan ve doluluktan (zenginlikten)” ibaret sayanlar, zerre iyilikten ve zerre kötülükten imtihan edileceklerdir.
-Mevlana’nın mesut olduğuna herkes inanır. Ama onun saadeti nerede, ne zaman ve hangi zaferle başlamış, ne zaman bitmiştir? Bunu kimse bilemez. Onun saadeti, Mevla’sına kavuşmak için harcadığı ömrünün kim bilir hangi noktasında gizlidir.
-Kâinatın bütününe bağlanmayan, sonsuzluktan cevap getirmeyen düşünceler, gerçek düşünceler değildir.
-Eşyaya verdiğimiz önem, ruhumuzu karartır, benliğimizi başkalarına teslim eder.
-İnsanların, ruh ve irade bakımından parça parça bölünüp ayrılmaları, insanlığı sefalete sürükler.
-Bir milletin fertleri, aynı vücudun organları olduklarını, aynı iradenin emrinde bulunduklarını unuttukları zaman yıkılırlar.
-Birlikten ayrılan, birliği bozan hasta bir ruhtur, hasta bir varlıktır. Sıhhatli yaşayışta kinler yok, düşman davalar yoktur.
-Kin ve garaz, insanın kendisine olan güvenini kaybettiğinde doğar ve sahibini mahveder.
-Sevmeyenler yaşamayanlardır. Onlar ölü ruhlardır. Hayat fışkıran toprakların üzerine atılan kuru kütüklerdir.
-Kâinata ve insanlara minnetle bakan bir çocuğa, inanış ve sevgi aşısı yapmadan hayata salanlar, dünyamızın en gaddar zalimleridir.
-İnanmak, benliğin kendi mukadderatı önünde verdiği imtihandır. Esas bu imtihanı kazanmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.