Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Bir varmış, bir yokmuş

Bir varmış, bir yokmuş

Bütün servetiniz ve şöhretiniz musalla taşında biter...
Orada sıradan bir “er kişi, yahut “hatun kişi” olursunuz...
“Er kişi”, ya da “hatun kişi niyetine” kılınır cenaze namazımız.
“Efendim bizimki kraldı!”
Artık sökmez! Çünkü gideceğiniz yerde kimseye ayrıcalık yoktur: Hiçbir imam “kral niyyetine... kraliçe niyyetine” cenaze namazı kıldırmaz!
Ve mezar: Hatırlayın ki, her kralın, sultanın, imparatorun, padişahın, başkanın, paşanın, şöhretlinin, zenginin mutlaka bir yerlerde bir mezarı vardır.
Dünya çoktan bitmiş, servet-şöhret, makam-mevki, krallık-sultanlık çoktan sona ermiştir.
Anlayacağınız “dünyevi” olan her şey altmış-yetmiş yılla sınırlı: Ne kadar yaşarsanız ancak o kadar kralsınız.
Yaşadığınız altmış-yetmiş yılın da yarıya yakını uykudur. Yani hayatı yaşayamadan geçen zamandır... Yirmi küsur yılı, neyin ne olduğunu pek fark edemeden yaşanan çocukluk-gençlik dönemidir.
Açıkçası yetmiş yıllık ömrün elli yılı yaşanmadan biter. Geriye onbeş, yirmi yıl kadar kalır ki, onun bile büyük bir bölümü tekrar yaşamayı istemeyeceğimiz sıkıntılarla, dertlerle, çilelerle, yokluklarla geçer.
Bir ömür içinde, insanın yeniden yaşamayı isteyeceği kaç gün var dersiniz?
Bütün bu çabalar, bu kırıp dökmeler, baskılar, ideolojik dayatmalar ve bu koşturmacalar birkaç yıl için: O birkaç yılı bile “adam gibi” yaşayamıyoruz!
“Adam gibi yaşamak” demek, sınırlı zamanı “yaradılış hikmetine uygun” olarak değerlendirmek demektir...
Ama nerde! Öncelikle gafletimiz, ardından ihtiraslarımız buna izin vermiyor!
Daha daha yükselmek için bir birimizin yüreğine basarken, yüreğimiz toprağa dönüşüyor.
Mademki, dünya kısacık bir masal, bir birimizi kırmak yerine anlamayı, bir birimizden nefret etmek yerine sevmeyi deneyemez miyiz?
* Unutmayın ki, bütün mal varlığınız, şöhretiniz ve makamınız bir damla huzur, bir tutam mutluluk satın almaya yetmez!
* Kendisiyle barışık ve kendine dürüst olanlar daha uzun soluklu olurlar.
* Dünyada sahip olduklarınız değil, ahrete götürebilecekleriniz önemlidir...
* Bazı istekleriniz hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir...
* Bazı insanlar sizi çok sevdikleri halde sevgilerini size nasıl yansıtacaklarını bilemiyor olabilirler...
* Para çok ucuz bir başarıdır...
* Düşmeniz halinde sizi tekmeleyeceklerini düşündüklerinizden bazıları sizi kaldırmak için ellerini uzatabilirler. Düştüğünüzde sizi kaldıracaklarını zannettiklerinizden bazıları ise sizi tekmeleyebilirler...
* Okumak, yeni insanlar, yeni ufuklar ve yeni dünyalar keşfetmektir...
* Her gün yeni bir umut, her an yeni bir ufuktur. Her şart altında ufkunuzu açık, umutlarınızı diri tutun...
* Büyük acılar ve felaketler insanı olgunlaştırır. Bu anlamda acıyı tanımamış olmak en büyük acıdır...
* Allah paraya değer verseydi, alimler zengin olurdu...
* İnsan zekânın karşısında belki eğilir, ama iyilik ve şefkatin önünde diz çöker.
* Uzun yaşamak elimizde değil, ama adımızı yıllar boyu yaşatmak elimizdedir: Hayır yapmak adınızı ebedileştirir...
* Akıllı olmaktan çok, aklı yerli yerinde kullanmak önemlidir...
* Bir insanın gerçekten büyük olup olmadığını, tevazuundan anlayabilirsiniz.
* Her cinayet “âdi” değildir, ama her âdilik cinayettir!
* Alışkanlıklarınızı aşmayı göze alamazsanız, alışkanlıklarınız sizi esir alır...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi