Davulun Sesi
Aslında 2 kelime arasında fark çok az. Hoşgörü kelimesinde de bir aşağılama, hoş olmayan bir şeye tahammül var. Bizim ülkemiz pek çok farklı kökenden insanın yaşadığı, çoğunluğu müslüman da olsa islamın da farklı farklı yaşandığı bir ülke. Birlikte yaşamayı bilmemiz gerekiyor. Bu birlikte yaşam sırasında da birbirimizi rahatsız etmememiz önemli. Örneğin Ramazan ayında oruç tutmayanlar da sokakta bir şey yemezler, sadece saygıdan. Ne yazık ki aynı saygı oruç tutmayana davulcu tarafından gösterilmiyor. Bırakın ibadet etmediği için oruç tutmayanı çocuklara, bebeklere, hamilelere, hastalara da gösterilmiyor. Gecenin yarısında yan evdeki bebek davul sesiyle uyanınca içim cız ediyor. Eşim hamile ve davulcu terörüyle uyanıyor her gece. Geleneklere saygım büyük ama kötü gelenekler değişmeli. Kan davası, başlık parası da gelenektir ama kötüdürler ortadan kalkmaları için uğraşılıp duruluyor. Herkesin saatinin olduğu bir ortamda davul sesiyle hamile eşimin her gece yataktan fırlaması korkunç bir olay. Ya ters bir şey olursa. Bu konulardan da bahsetseniz mutlu olacağım. Davulcuyu ne yazık ki hoş göremiyorum, çok yakında gazetelerde İzmir'de hamile karısının uyanmasıyla sinir krizi geçiren koca davulcuyu evire çevire dövdü diye okursanız şaşırmayın. (E.B. 07 Ağustos 2011 Pazar).
Okuyucumuzun şikayeti böyle idi.
Bir Ramazan'da kaldığım köyde, küçük çocuğu olduğu için –üstelik sahur yemeği vaktinden bir iki sat önce çalınan- davul sesinden çok rahatsız olan bir komşumun gece kalkıp davulcularla şöyle anlaştığını duymuştum: "Ben size şimdi, vereceğimin iki misli para vereyim siz de benim evimin yakınında davul çalmayın!"
Ramazan gecesinde davul çalmak bir gelenek mi? Ne zaman başlamış? Gelenek ise değişmesi gereken çeşitten bir gelenek mi?
Ramazan gecelerinde davul çalarak insanları sahur için uyandırma âdeti, en azından Hanefî mezhebine göre –bir çeşit musiki olduğu ve istisnalara da girmediği için- meşru değil. Şu halde bu âdetin hem geç dönemlerde hem de dışarıdan gelmiş olması gerekiyor.
Doğup büyüdüğüm şehirde Ramazan gecelerinde güzel sesli müezzinler, aletlerle büyütülmemiş insan sesleri ile "temcîd" okuyarak insanların uyanmalarına yardımcı olurlardı.
Küçük yerleşim bölgelerinde, saatin ve alarmın bulunmadığı yerlerde davul veya teneke çalmak belki işe yarar bir tedbir idi. Ama bugün özellikle büyük yerleşim alanlarında ve başka türlü uyandırma imkanlarının bulunduğu yerlerde davula ihtiyacın bulunmadığı apaçık ortada. Okuyucumun şikayetleri de haklı. Ama bugün şehirlerde yerli yersiz, zamanlı zamansız davul çalanların derdi gelenek filan değil, para kazanmaktır. Gelenek kavramı burada istismar ediliyor.
Bu "gelenek"in değişmesi konusuna gelince:
Eğer gelenekten yiyip içenler oluyorsa değişim daha zor oluyor. Bazı belediyeler sahurda davulu yasakladılar; bu yasaklamanın genelleştirilmesinde fayda var. Davulcuların beklenti ve ihtiyaçları ise gündüz vakti ve bayram günlerinde davul zurna çaldırıp üç beş kuruş vererek karşılanabilir.
İslam'a aykırı olduğu halde Müslümanların hayatında devam eden gelenekleri ortadan kaldırmanın yolu ise devamlı irşad ve eğitimdir. Geleneğe din gibi, hatta dinden daha sıkı olarak bağlı olanları yola getirmek emek istiyor. Bu yüzden olmalıdır ki, Allah Teâlâ müminleri şöyle uyarıyor:
"Onlara, 'Allah'ın indirdiğine uyun' denildiğinde, "Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız" dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.