Sülük benzetmesi ve aşağılık mahluklar!
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Cem Uzan için “Türkiye bir sülükten kurtuldu” demiş ya, doğrusu haksızlık etmiş!
Cem Uzan’a değil, hayvan’a haksızlık!
Çünkü sülükler, o kadar faydalı hayvanlar ki!
Sayın Bakan, “sülük” yerine “kene”den kurtulduk deseydi, belki daha gerçekçi olurdu.
Zira, Uzan’ın yaptıkları sülük değil, kene cinsine daha çok benziyor.
Sülükler kan emicidirler, bu doğru.
Uzan da Türkiye’nin kanını emdiği için Bakan bunu söylemiştir muhtemelen!
Lakin, sülük; pis kanı emerek insan vücudundaki zehri alıp onu sağlığına kavuştururken, kene; kanını emdiği kişiyi kendi zehrini akıtarak ölüme kadar götürebiliyor.
Bakan Yıldız’ın Cem Uzan’ı böyle zararsız, tehlikesiz, üstelik şifa veren faydalı bir hayvana benzetmesi bu yüzden hiç hakkaniyetli olmamış!
***
Köy hayatına vakıf Bakan’ın sülük bilmediğini sanmıyorum ama şehir çocukları bu faydalı hayvanı görmemiş, tanımamış, duymamış olabilirler.
Küçüklüğümüzde bizim evde de sülük bulunurdu.
Annem, küçük bir cam kavanozda muhafaza ettiği sülükleri ihtiyaç duyduğunda hem kendisi kullanır hem komşularına tatbik ederdi.
O dönemlerde ne sağlık ocağı vardı mahallelerde, ne eczane, ne de bu kadar ilaç!
Şimdi var da ne oldu, diyeceksiniz!
Hastalıklar azaldı mı? Tam aksine çoğaldı.
Tüm dünya “alternatif tıp” diye bilinen alana yönelmeye başladı.
Bu tartışmayı bir kenara bırakarak biz gene sülük meselesine dönelim.
***
Solucana benzeyen sülük, cildiye alanına giren tüm hastalıklarda kullanılabiliyor.
Basura iyi geldiği biliniyor.
Göz kenarlarına konulduğunda ömür boyu göz problemi yaşanmıyor.
Dil ve ağız çevresinde çıkan yaralar için bire bir etkili oluyor.
Sülük, varislere de iyi geliyor, ağrıları azaltıyor.
Şakaklara konulduğunda migren gibi kronik baş ağrılarını geçiriyor.
Vücudun herhangi bir yerinde pis kan birikmesine karşı olan şişliklerde kullanabiliyor.
Kolestrol, tansiyon gibi yaygın hastalıkların geçmesi için ideal bir düzenleyici sülük!
Güzellik için de sülük kullanmak etkili; sivilce ve akneleri geçiriyor, kırışıkları yok ediyor.
Felç, kalp, damar, kulak, boğaz, sırt ve bel problemlerine kadar bir çok hastalıkta kullanılıyor.
Uzattığımın farkındayım ama sülüğün de hakkını vermek lazım.
Bünyedeki tüm iltihapları yok eden bu hayvan, görüldüğü gibi tam bir şifa kaynağı.
Üstelik, sülüğün bilinen hiçbir zararı da yok!
***
Kene böyle mi ya?
Günümüzde kene ısırmasından ölen insanları duymayan yoktur sanırım.
Bu hayvanı da yaptıklarıyla tanıyalım:
Kene, sülük gibi kanı emiyor ama o şifa değil, zehir saçıyor.
İnsan ve hayvan hastalıklarının taşınmasında rol oynuyor.
Birçok bakteri, riketsiya, spiroket, virüs, parazit, mantar, protozoa ve solucan kökenli hastalığa sebep olabiliyor.
Toksikozlar, felçler ve alerjik reaksiyonlara da yol açabiliyor.
Kısacası, zararı bilinen ve kaçınılması gerek bir hayvan kene!
Ancak, Allah’ın tüm yaratıkları gibi kenenin de tabiatta bir görevi, bir var oluş hikmeti vardır elbet.
Hatta, bilmediğimiz bir faydası, bir şifası da olabilir.
Ama, bildiklerimiz kadarıyla insan sağlığı açısından baktığımızda sülükle kene mukayese kabul etmez.
***
Şimdi şu ayeti nasıl hatırlamazsınız!
“Doğrusu Biz, görünen görünmeyen iradeli varlıklar içinden; akleden kalpleri olup da kavramayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen birçoklarını cehennemlik yapmışızdır. Hayvan sürüleri gibidir onlar, belki daha da aşağı! Onlar, gaflete gömülmüş olan zavallılardır.” (Araf,179).
Şüphesiz ki, hayvanlar kendilerini hakikate ulaştıracak akıl ve idrak yeteneğine sahip değiller.
Düşünce melekeleri, özgür iradeleri ve şuurları olmadığı için de hayvanlar sorumlu değiller!
Akıl, şuur, irade, düşünce gibi üstün yetenek ve özelliklere sahip insanlar, çevresine eğer bilerek zarar veriyorlarsa, benzetme yaparken hayvanlara haksızlık yapmış olmuyor muyuz?!
Çünkü, insanlar bu halleriyle “hayvandan da aşağı” duruma düşmüyorlar mı?
Doğrusu ben, hayvanlara haksızlık yapmamak için “kene” benzetmesini de geri almış bulunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.