D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Abdest nasıl kaçar?

Abdest nasıl kaçar?

Şu türkçe tuhaf bir dil! Bir kimse “abdestim kaçtı” derse ne demek istemiş olur? “Abdest” de “kaçar” mı? Neyle kaçar? Nasıl kaçar? Kaçsa nereye gider? Otursun oturduğu yerde!

Abdest de kaçar, aziz okuyucular! Yani biz abdestliyken, abdestli olmaktan çıkarız; işte bu abdestin kaçmasıdır. Yani abdestin bozulması...
Bunu böyle anlamakta bir sıkıntı yok her hâlde.
Fakat TDK’nin ilk sözlüğünde (1945) nedense bu böyle anlaşılmamış. Bakın ne deniyor “aptesti kaçmak” için: “Abdest bozmak ihtiyacı geri kaçmak.” Peki aynı sözlük “aptes bozmak”ı nasıl açıklıyor? “Ayak yoluna çıkmak.”
Abdestin kaçması bizim sandığımız gibi pek açık bir durum değilmiş demek ki!
TDK sözlüklerinin ikinci (1955), üçüncü (1957) baskılarında da aynı açıklama var. Başına bir de “mec.” kısaltması konulmuş. Yani “mecazen” denilmek isteniyor! Yani abdestimiz mecazen kaçıyor!
“Devlet sözlüğü ne yazıyorsa harfiyyen doğrudur, dokunulmazdır” diyenler, 7. baskıda cümlenin biraz değiştirilmiş olmasından rahatsız olmazlar her hâlde: “aptes bozma gereksinimi varken yok olmak.” Cümle arılaştırılmış, o kadar. Dokuzuncu baskıda (1998) “abdest bozma ihtiyacı varken yok olmak” denilerek, arılaştırmacıları üzecek bir dönüş yapılmış.
Peki “abdesti kaçmak” meselesi burada son hâlini alıyor mu?
Mesele ancak 2010’da hallediliyor: “Abdesti kaçmak”ın “abdesti bozulmak” olduğu, 1945’ten 2010’a kadar, tam 65 yıl TDK tarafından anlaşılamıyor bir türlü. Sözlüğün son baskısını hazırlayanlar bu anlamda bir teşekkürü hak ediyorlar!
Okuyucularımız, dün kaldığımız yeri merak ediyor olabilirler, haklıdırlar. Dünkü yazımızda, “Ya hayatında hiç abdest almadığı halde ömür boyu abdest yapanların fiilini nasıl açıklayacağız?” sorusunu sormuştuk.
TDK’nin son baskı sözlüğüne göre, böyle bir durum yok! daha doğrusu, böyle bir durumu anlatan bir ifade yok.
Sadece bildiğimiz dinî anlamda abdest var. Abdest almayı gerektiren abdest/aptes ise yok!
Tamam, abdest “abdest” olarak kalsın. Ama, halkın “aptes” dediği bir şey var, hatta bunun büyüğü, küçüğü bile var! Bu temel bir beşerî ihtiyaç ve insanlar bu ihtiyacı gideremeseler, helâk olurlar.
Büyük Türkçe Sözlük’te, “abdest” ile “aptes” ayrılmış, beşerî, biyolojik bir durum olan “aptes” bu başlık altında açıklanmış.
TDK uzun süre kullandığı “aptes”i sözlükten tamamen ihraç edince, bu durumu izah etmeye de gerek duymamış!
Mesela “Hüseyin helâya (tuvalete, apteshaneye veya yüz numaraya) gitmişti, aptesden geliyor” dediğinizde, son baskı TDK sözlüğü bir işinize yaramıyor!
“Abdest”te bu anlam yok ama, madde içinde “abdest bozmak” var ve işte bu fiili izah ediyor.
TDK’nin abdest kelimesinin açıklamasında yine de yerine oturmayan bir husus var. TDK abdesti bir “arınma” olarak ifade ediyor. “Arınma” kelimesi, 7. baskıdan beri kullanılıyor.
Abdest bir “arınma” mıdır? İlmihal kitaplarında abdest için tasfiye değil, “maddî ve mânevî temizlik” ifadesi kullanılır. Bu temizlik, bir amaç değildir, bir hazırlıktır. İbadete hazırlık. Arınma, tasfiye sanki ulaşılacak son merhale gibi görülebilir; bazı kendini din addeden öğretiler, bu kavrama fazla değer atfederler.
Abdestin böyle bir anlamı yoktur. Abdest maddî ve mânevî temizlenmedir. Önemli bir nokta daha: TDK sözlüğünde, abdestin eş anlamlılarına da yer verilmemiştir.
“Abdest”in dinî terminolojideki asıl kelimesi vudu/vuzu’dur. Biz farsça üzerinden “abdest”i benimsemişiz. Türkçe din dilinde bunu kullanmışız. Diğer Türk lehçelerinde abdestle birlikte taharet de kullanır. Taharet de temizlik demektir, abdest veya “vudu”ya karşılık kullanılması da yanlış değildir.
Kitap hattı: Kuşlu Dualar. Ayşenur Gülsüm Tuna’nın hikâyeleri. “Annemin teni üzerime giysi diye biçilmeden, sözler buluta girmeden hemen önceydi. Erguvan olmuş eflâtunlarımla, lâl olmuş hâllerimle arasında yürürken, her şeyi gördüm. Önümde eğilmediğinde, Huzur’dan kovulan Şın’a, şeytana kandım, elmayı ısırdım. Böylelikle hikâye başladı.” Cümlelerini okuduktan sonra, kitabın başında yazarın biyografisine bakmak ihtiyacını hissettim. İnanması zor ama, bu cümleler bir lise öğrencisinin. Ayşenur’dan gelecekte büyük eserler bekleyebiliriz. (Değişim yayınları, 0212 514 42 31)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi