Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

CHP-Şebbiha ortaklığı

CHP-Şebbiha ortaklığı

Halkına karşı açık harp ilan eden ve bunu fiiliyata döken Şam yönetimiyle ve şebbihasıyla ve milisleriyle dayanışmak için Perinçek’in adamları Şam’a kadar gitmişti.

Kimse yadırgamadı! Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştu. Nihayet bu gibi durumlar için ‘bekara karı boşamak kolay’ derler. Perinçek ve adamlarının zaten bir sorumluluk alanı bulunmuyor. Lakin CHP’nin şebbiha rejimi ile dayanışma içine girerek Perinçek ve grubunun marjinalliğine özenmesi ve bunu taklit etmesi başka bir şeydir. Perinçek ve grubuyla aynı zemini paylaşması inanılır gibi değil. AKP’nin sıfır sorun politikasını terk ederek herkesle kavgalı hale geldiğini ve herkese savaş ilan ettiğini ve Türkiye’yi yalnızlaştırdığını ileri sürüyor. Halbuki, tablo tam tersini gösteriyor. Yalnızlaşan Türkiye değil CHP’nin temsil ettiği zihniyettir. Bu zihniyeti NYT Yazarı Roger Cohen çok iyi ortaya koymuş ve İsrail’in bu gibi nobran ve akılsız politikalarıyla kendisini tecrit ettiğini ve bununla da kalmadığını, ABD’nin de tecridine hizmet ettiğini yazmıştır. CHP yerine İsrail’e özür dilemesini tavsiye eden de o olmuştur. İsrail’e ‘nankör’ diye hitap eden ABD Savunma eski Bakanı Robert Gates de aynı teşhise ortak olmuştur. Peki! Uzun yıllar ABD’de Türkiye’yi temsil etmiş eski bir diplomat olan Faruk Loğoğlu gibiler bu gerçeği okuyamıyorlar mı? Yoksa ideolojik zeminde işlerine mi gelmiyor? Bölgede bir yıkılan, bir de yıkılma sırasını bekleyen tecrit cezasına mahkum rejimler var. Arap Baharı şimdiden İsrail ve Suriye’yi tecrit etti bile. CHP ise bu tecrit olmuş cephenin ideolojik yalnızlığını gidermeye çalışmakta ve sözcülüğünü yapmaktadır. Niye? Gerçekten de CHP iç politik dengeler veya hükümeti vurma adına halkını acımasızca öldüren bir ülke üzerinden siyasi rant sağlamanın peşine düşmüştür. Bu ibret verici bir gelişmedir. Bu, skandalın ötesinde bir rezalettir. Herkes İsrail’in bölgede yalnızlaştığını savunurken CHP Türkiye’nin yalnızlaştığını ve Palmer raporuyla birlikte büyük bir darbe aldığını savunmaktadır. Palmer raporunun İsrail yanlısı olması bir dış politika hezimeti midir? Hayır. Onu hazırlayanların ve İsrail’in yüzkarası hatta hezimetidir. Yanlılıkları tescillenmiş ve bütün dünyaya rezil olmuşlar ve maşeri vicdanda da mahkum olmuşlardır. CHP onlarla aynı karede yer alıyor.

CHP de İsrail gibi iç politika hesapları yüzünden düştüğü vartayı veya tutarsızlığı da göremiyor. Cepheleri de karıştırıyor. Bir taraftan İsrail’e kol kanat gererken diğer taraftan da Suriye rejiminin imdadına yetişiyor. Yani iki ipte birden oynayan cambaz durumuna düşüyor. Araplar Suriye’yi boşarken CHP yalnızlarla dansı tercih ediyor. Neden Beşşar Arapların toplu iradesini temsil eden Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil Arabi ile görüşmeyi ertelerken Faruk Loğoğlu ile görüşmeye can atmıştır. Zira şıracının şahidi bozacıdır. Burada CHP heyeti ters köşeye yatmamış mıdır? Toplu Arap iradesi karşısında dışlanan ve üstelik halkına karşı katliam uygulayan suçlu bir rejimin hamisi görüntüsü vermemiş midir? Faruk Loğoğlu, Esat şebbihalarıyla dayanışma için Suriye’ye giderken skandal laflar etmiş ve peşinen meseleye yansız baktıklarını söylemiştir. Ölenle öldüren arasında yansızlık sınırı mı vardır? Suriye’de öldürülen masum insanlar ve siviller karşısında CHP yansız mıdır? Bugüne kadar yansızlığını gideren bilgiler edinememiş midir? Modern Hama katliamlarını desteklemekte midir? Zira mesele gayet açıktır ve Suriye rejimi komplo iddialarını belgeleyememiş ve açık ve şeffaf hiçbir mahkemede muarızlarını yargılayamamıştır. Buna mukabil, modern araç gereçlerle Esat rejiminin halkına yaptıkları tespit ve tescil edilmiştir. Bu gerçek karşısında CHP nerede durmaktadır?

CHP’nin dış politikadaki bu kayma hali veya kırılan çizgisi şüphesiz onu Ensaru Şebbiha/Şebbiha yandaşlığı veya ortaklığı konumuna sokmaktadır. Bunun başka bir ifadesi Şii Hilali’nin görünmez veya gizli üyesi olmasıdır. Zira İslam dünyasında Tahran, Bağdat ve Hizbullah’dan başka Suriye rejimine arka çıkan bir kamp veya mihver bulunmuyor. Buna en son olarak CHP de eklenmiştir! Böylece CHP kendisini gereksiz bir kampa angaje etmiş ve mazlumların safı yerine zalimlerin safını yeğlemiştir. Bu bir dış politika değildir ve ihsas-ı rey ve safını belli etmektir. Lakin CHP bu ideolojik saflaşmayı bize dış politika tercihi olarak sunmaya veya yutturmaya çalışmaktadır. Bir sohbette de dile getirdiğim gibi İran mihveri ve İsrail’in Türkiye politikası ulusalcılık damarı üzerinden onun yalnızlaştırılması ve bölgesinden koparılmasıdır. AKP bunu yapsa CHP için sorun değildi. Onu da kendi kampından sayardı. Tuncer Kılınç Paşa’nın gösterdiği istikamette seyretmektedir. İran, Irak Baasıyla savaşırken Suriye Baasıyla ikiz haline gelmiştir. İran’ın dini veya siyasi anlayışıyla CHP’nin anlayışı ve Baas ideolojisi ortak bir noktada buluşmuş ve siyam ikizi gibi yapışık hale gelmiştir. Kısaca Kılıçdaroğlu CHP’si İsrail’in sözcüsü ve avukatı olmakla kalmayarak bir de kariyerine Şebbiha yandaşlığını (ensaru şebbiha) eklemiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi