D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

20. yüzyılda 21. yüzyıl görülebilir miydi?

20. yüzyılda 21. yüzyıl görülebilir miydi?

1923, 1924 ve 2011... Bu üç tarih tesadüfen bir araya getirilmedi.
1923 Lozan Anlaşması’nın imzalandığı yıl. Bu Osmanlı Devleti’nin bütün ilişkileriyle, borçları hariç, irtibatın koparılmasının bizim tarafımızdan kabul edilmesinin belgesidir.
Merkezle bağları zayıflamış Mısır’la değil sadece; hiç bir savaş, çekişme-çatışma yaşanmamış bölgelerle de irtibatımızı yok addettik. Hatta o ülkelerin, bölgelerin halkının bu konudaki görüşlerinin alınmasına da ihtiyaç duymadık.
En azından Filistin, Suriye ve Irak Türkiye’ye bakmaya devam ediyorlardı. Lozan’dan sonra bu imkânsızlaştı. Filistin İngiliz kontrolünde İsrail devletinin kuruluşun hazırlanıyordu. Suriye ve Irak ise manda yönetimlerine tevdi edildi...
Lozan’ı Cumhuriyet takip etti. Cumhuriyet başlangıçta, Osmanlı hinterlandı ile, İslâm dünyası ile ilişkiler yönünden bir milat değildir. Koca bir dünya ile irtibatların kesilmesinin asıl tarihi hilafetin kaldırılmasıdır (1924).
Yeni Türkiye’nin yöneticileri gizli-açık taahhütlere uydu. İngiltere’nin yüksek otoritesini tanıdı. Bu otoritenin izin verdiği çerçevede bir dış siyaset çerçevesi oluşturulabildi.
Osmanlı yıkılmıştı ama, Osmanlı’nın devamı mahiyetinde, üç hilâlli bayrağa sahip Mısır Türk hanedanla yola devam ediyordu. Mısır’da İngiliz kontrolü vardı. Fakat bu kontrolü ortadan kaldırmak için çabalar da vardı.
Mehmet Âkif’in Türkiye’de yaşama ortamı kalmayınca Mısır’a gitmesini doğru okumak zorundayız. Mehmet Âkif Osmanlı sonrası, bir Osmanlı ülkesinde hayatını sürdürdü, yani yabancı bir ülkede değildi. Muhtemelen Mısır’a pasaportla gitmedi! Onun Mısır’da bulunduğu sırada, hanedan Türk’tü, saray türkçe konuşuyordu. Askerî ve sivil bürokrasi türkçe biliyordu.
İstanbul’la İskenderiye arasında tarifeli vapur seferleri vardı. 1940’lı yıllarda Türkiye’de halk Mısır filmleri seyrediyordu... İşte meşhur arabesk furyasının başlangıcı bu filmlerdir.
Mısır’ın Türkiye ile duygusal kopuşu 1950’den, Nasır darbesinden sonradır.
Nasır koyu Arap milliyetçiliği ile duygusal kopuşu zirveye vardırdı. Mısır ve Türkiye neredeyse hasım konumundaydı. Başbakan Menderes çok istemesine rağmen Mısır’a gidemedi.
Mısır yarım asırdan fazla Arap milliyetçiliğini sınadı. Nasır sonrası diktatörlüklerin de zemini bu milliyetçilikti. Ve şimdi başka bir bahara uyanıyoruz: Türkiye’nin başbakanı Mısır’da millî bir kahraman gibi karşılanıyor!
20. yüzyılın dünyasını kuranlar bunu tahmin etmiş miydi?
Evet! 20. yüzyılın en önemli siyasî hadisesi Sovyet devrimi değildir! Osmanlının yıkılmasıdır!
Osmanlı yıkıldı, fakat yerine daha âdil ve kalıcı bir dünya kurulamadı. Sömürgeciler, bitmez tükenmez çatışmalar üreten bir yapı oluşturdular. Arap dünyasında ortaya çıkan halk tepkileri aynı zamanda bu yapıya isyanın da bir göstergesi.
Türkiye Başbakanı’nın Mısır, Libya ve Tunus ziyareti yüzyıl kopuş yaşamış coğrafyanın yaralarının sarılması, zihinlerin onarılması, duygu dünyasının düzene sokulması ve yeni bir dünyanın, kardeşllik ve adalet zemininde kurulmasının arayışı olarak okunmalı.
Mısır gazeteleri, “unutma cedin (deden) Türk’tü!” başlığı atıyor... Emperyalizmin ürettiği Arap-Türk husumeti devri kapanıyor. Geniş bir işbirliği zemininin önü açılıyor.
Burada kritik soru şu: Dünyanın hükümranları buna neden izin veriyor?
İşte 20. yüzyılla 21. yüzyılın farkı: 20. Yüzyılda bu yasaktı, şimdi bu yasak sürdürülemiyor!
Biz hayatının büyük bölümü 20. yüzyılda kalmış olanlar, bunu hayal edebilir miydik?
Hayali cihan değerdi!
Başbakan Erdoğan Mısır hava alanında Arapça konuştu. Demek ki biz arapçayı unutmamışız!
Onu karşılayan Mısır halkı ise, ona türkçe mesajlar vermeye çalıştı. Fakat onlar türkçeyi unutmuşlardı, internetten öğrendikleri türkçe ile afişleri, pankartları hazırlamışlardı.
Bundan sonra onların türkçesi gelişecek, bizim arapçamız!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi