Otrar, New York ve Bağdat
11 Eylül’ün ruhunu nasıl okumalı? Mehmet Altan, 11 Eylül ruhunu; kapitalizmi tahkim etmek ve New York’tan bağımsız veya bağlantısız bir ülkenin ve diyarın kalmasına müsaade etmemek şeklinde algılıyor. Evet, gerçekten de amaç, 21’inci yüzyılda da kapitalizm temellerine göre Amerikan yüzyılını konsolide etmek ve sürdürmektir. 11 Eylül saldırılarının iki nedeni vardır. Bunlardan birisi saldırının ardından Bush’un söylediği ifadelerinde yatmaktadır. ‘Onlar bizim hayat tarzımıza saldırdılar’ demiştir. Bu ifadeyi Mehmet Altan’ın yorumu ışığında değerlendirebilirsiniz. ABD’nin ve Batı’nın hayat tarzı nedir? Hayat tarzı veya sistemi kapitalizm ve ona bağlı hedonizmdir. Bundan dolayı Mehmet Altan’ın ifadesiyle, Amerikalılar Tora Bora’da veya Kabil’de dünya sisteminden kopuk ve entegre olmamaya direnen bir düzene izin veremezlerdi. Orası da açık pazar olmalı ve ABD’nin eli yer altı ve yer üstü Afganistan’ın her yerine değmeliydi. Nitekim öyle de oldu. 11 Eylül’ün ruhunu temsil eden ikinci faktör hayat alanıdır. 21’inci yüzyılda da ABD İmparatorluğunun öngörülen hayat alanı veya sömürge alanı yine sahipsiz, merkezsiz ve lidersiz İslam dünyasıdır. Ancak İslam dünyasına; yeraltı ve yerüstü kaynaklarına dayanarak ABD imparatorluk olarak bekasını muhafaza edebilirdi. 11 Eylül bu nedenle tek kutuplu hale gelen kapitalizmin tahkimi arayışı olduğu gibi İslam dünyasının da kıpırdamacasına yeniden denetim altına alınması ve İsrail-ABD haziresine sokulmasıdır. ABD ne umdu ne buldu?
Kimileri 11 Eylül akabinde başlayan saldırıları ve oğul Bush’un kampanyasını Haçlı Savaşlarına benzetmiştir. Ben bu kanaatte değilim. Modern Haçlı Savaşları Napolyon’un hamlesiyle başlayan ve Birinci Dünya Savaşı ile devam eden süreçtir. Haçlı Savaşları Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi daha ziyade İslam dünyasının Batı yakasını hedef almıştır. Osmanlı ve Şam eksenlidir. Moğol istilası Haçlı Savaşlarından sonra gelmiştir.
•
Yeni Moğol saldırısı ise şark eksenlidir ve Afganistan’la başlamış ve Bağdat’ta sona ermiştir. Aynen Moğol Savaşlarında olduğu gibi. Cengiz’in hedefi, Afganistan merkezli Harzemşahlar ülkesidir. Harzemşahlar ile Moğollar arasındaki savaşın çıkış nedeni de benzerdir. Alaaddin Muhammed’in en büyük rüyası Çin’i ele geçirmekti. Fakat bu dönemde Moğollar Çin’i alarak büyük güç haline gelmişlerdi. Siyaset gereği Moğol tehlikesini görmüş ve Moğollarla iyi geçinmeye çalışmıştır. Moğollarla ticaret anlaşması imzalamıştır. Bir Moğol ticaret kervanının Harzemşah valisi İnalcık tarafından yağmalanması ve geri kalanlarının da sakallarının yakılıp geri gönderilmesi yüzünden Moğollarla ilişkiler bozulmuştur; bu olay tarihe Otrar Faciası olarak geçmiştir. Kervanı yağmalatma sebebi; Moğol kervanındaki pahalı eşyalar ve değerli kervan mallarıydı. Bazı kaynaklara göre ise kervan Cengiz Han tarafından casusluk amacıyla gönderilmiş ve bundan kuşkulanan Otrar valisi ise kervandaki tüccarları öldürmüştür. Diğer kaynaklar ise Otrar Faciası’nda şehre yollanan kervanın farklı kışkırtma yöntemleri ile savaş çıkartmak için çabaladıklarını yazar. Her ne sebeple olursa olsun bu olaydan sonra Cengiz Han’ın Otrar Valisi’nın kendine teslim edilmesini isteyen mesajını getiren Moğol elçilerinin Alaaddin Muhammed tarafından öldürülmesi Moğollar’ı savaşı kışkırttığı şeklinde algılanmıştır. 11 Eylül saldırılarında Otrar’ın yerini New York almış ve topyekün saldırının bir bahanesini teşkil etmiştir. Oğul Bush bundan sorumlu tuttuğu Bin Ladin’in kendisine teslim edilmesini istemiştir. Taliban da buna karşı çıkınca Afganistan ve Irak tarumar edilmiştir.
•
Moğollar bir hanedanlık olduğu gibi Bush’lar da bir hanedanlıktır ve baba Bush’un başlattığı süreci adeta yeni bir Hülagu olan oğul Bush devam ettirmiştir. Alaaddin Muhammed Harzemşah Moğollar karşısında tutunamayınca Hazar Denizi’nde bir adaya kaçmış ve Moğol çerilerine yakalanacağı korkusu altında perişan bir vaziyette vefat etmiştir. Şah, birkaç sakal yakmanın cezasını tüm bir kıtanın yakılıp yıkılmasıyla ödedi. Aynen 11 Eylül saldırılarından sonra olduğu gibi. ABD saldırıda 3 bin vatandaşının öldüğünü ilan ederken Afganistan ve Irak işgallerinin 2 milyondan fazla Müslümanın kanına mal olduğu söylenmektedir. Bine bir milyon! Elbette ölenlerin çetelesi tutulmadığından İngilizler Irak’taki kayıp sayısını 160 bin civarında tutma eğilimindedir. İşin böyle de bir başka cinayet tarafı da vardır. Birinci Moğol istilası sırasında da kimi Şiilerle bazı Kürtler koalisyonun ortağı haline gelmişlerdir. Bu açıdan bugün düne ne kadar da benziyor! Dünün bugünle kardeşliği tarihin tekerrür ettiğini gösteriyor. Hülagu’nun Bağdat’a saldırmasının rehberi Şii Vezir Alkemi olduğu gibi aynı zamanda Tusi de Hülagu’nun danışmanı ve dini rehberidir. Onların yettirmesiyle birlikte dönemin oğul Bush’u olan Hülagu, Bağdat’a girerek nice canlar almış ve yakmıştır. 2003 Bağdat saldırısında da böyle olmuş, Saddam’a muhalif olan İran yanlısı Şii gruplar (Ahmet Çelebi, Allavi, Abdulaziz Hekim gibi) da tarihin tekerrür ettiği noktada oğul Bush’un ortağı ve rehberi olmuşlardır. İlginçtir, Alaaddin Muhammed Harzemşah’ın oğlu ve Son Harzemşah olan Celaleddin Harzemşah da Moğollardan kaçarken intikam dürtüsüyle Kürtler tarafından öldürülmüştür. Elbette Birinci Haçlı Saldırısı ve İkinci Haçlı Saldırısı arasında bir takım farklılıklar var. Ama ruh aynı. Moğollar cihangir ve dünya imparatorluğu olmak istiyorlar. Bush’lar döneminde de Amerikalılar aynı rüyayı görüyorlar. Av sahası da İslam dünyası. Lakin Bağdat’ta talihleri maküsa dönüyor ve Bağdat ‘bu yolda mağluptur galip’ sırrını ortaya çıkartıyor. Dışı galibiyet ve içi hezimet. Moğol saldırısının dip dalgası ise Osmanlı’yı gün yüzüne çıkartıyor. Bağdat’ın düştüğü gün Osman Gazi de ana rahmine düşüyor. Tarih böyle tekerrür ediyor. İki istila kampanyasında da yanlış hesap Bağdat’tan dönmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.