Davud’un Kampı çöküyor
Eski Başkan Bill Clinton’a göre Netanyahu, Obama’ya metelik vermiyor zira İslam dünyası üzerindeki ağırlığını kaybettiği nispette İsrail’e yararsız hale geldiğini düşünüyor.
Obama’nın yükselişi Şikago’da Yahudi çevrelerle birlikte başlamıştı. Şikago’da Yahudiler vasıtasıyla birinci dönem başkanlık yarışını garantileyen Obama, ikinci dönemi için de ‘Allah kerim’ yerine ‘Yahudiler kerim’ diyor. Yahudiler vasıtasıyla kazanmak istiyor. Lakin Yahudi seçmenler New York’ta Obama’ya hafif tertip yoklama çekti. Bunun nedeni çantada keklik olmadıklarını göstermek. Bir başka nedeni ise Obama’nın bir müddet önce İsrail’in 1967 sınırlarına dönmesi projesi veya çağrısı olamaz mı? Olamaz. Zira Obama o dönemde anında çark etmişti. Beyaz Saray’daki Yahudi lobisinin önemli isimlerinden Rahn Immanuel, Obama’nın çark edişini duyurmuş ve 1967 sınırlarından kayıtsız şartsız bir çekilmenin düşünülmediğini, sadece meselenin pazarlığa tabi olduğunu vurgulamış ve bu teminat üzerine Yahudi lobisiyle birlikte İsrail yatışmıştır. Obama 2012 seçimlerini riske atmak istemiyor. Lakin İsrail’e orantısız ve kayıtsız şartsız destek ile Filistin meselesine bigane kalması siyasi olarak ABD’nin küresel liderliğini aşındırıyor. Bu bağlamda, Filistin devleti meselesiyle ilgili oylama takvimi de gelip çattı. ABD iki arada bir derede durumdadır. İsrail’i tercih etse ve veto hakkını kullansa İslam dünyasını küstürecek. Veto etmese İsrail’i ve dolayısıyla seçimleri kaybedecektir. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal meselesi. Lakin şimdiden Filistin devletini sulandırmanın yollarını buldu sayılır. Pişmiş aşa su katmak için Hillary Clinton bölgeye özel temsilcilerini gönderdi. Bunlardan birisi Filistin meselesini buzdolabında tutma ustası Dennis Ross ki, eski idarelerden kalma gedikli senatördür. Diğer temsilci ise David Hale. Mahmut Abbas’ın David Hale ile görüşmesinden sonra kimyasının bozulduğu söyleniyor.
•
Bölgede bütün aktörler ve oyuncular zincirleme bir vaziyette örs ile çekiç arasında kalmış vaziyette. Bütün denklemleri kilitleyen aslında İsrail faktörü. Obama İslam dünyası ile İsrail arasında seçim yapmakta zorlanıyor. Abbas ise İsrail ve ABD ile Filistinli örgütler arasında seçim yapma durumunda bırakılıyor. Obama idaresinin Filistin devletini veto etmemek için ileriye sürdüğü şartlardan birisi bütün Filistinli örgütlerin İsrail’i tanımasıdır. Bu Filistin devletini ötelemek için ileriye sürülmüş, yerine getirilmesi imkansız bir şart. Avrupalıların Filistin devleti konusunda esnek olmalarına rağmen Amerikan yönetimi sıkıntılı ve bu girişimli boşa çıkarmak için ön alıyor. Abbas’ı beyninden vurulmuş hale getiren husus bütün Filistinli gruplardan İsrail’i tanıması, şiddeti dışlaması ve önceki bütün antlaşmaları onaylamasının istenmesidir. Halbuki, Oslo Antlaşması’nı işlevsiz ve işlersiz kılan bizzat İsrail’in kendisidir. İsrail idaresinin gömdüğü ve ölü hale getirdiği anlaşmayı Filistinlilerin toptan tanıması isteniyor. Ayrıca Filistin devletinin olası sınırları, İsrail’in güvenliğine cevap vermesine bağlanıyor. Bu ise imkansızı veya muhali taleptir. Ayrıca anlaşmalı bölgelerden İsrail’in çekilmesi Filistin güvenlik güçlerinin maharetine ve İsrail’in güvenlik taşeronluğunu aksaksız yerine getirmesine bağlanıyor. Yani Filistin devleti için hiçbir çıkış kapısı bırakılmıyor. Bir başka taciz edici şart da Filistin devletinin uzun dönem silahtan arındırılmış olmasıdır. Keza Dennis Ross, Abbas’dan İsrail’i Yahudilerin devleti olarak kabul etmesini istiyor. Bu İsrail yönetiminin barış için dayattığı şartlardan birisiydi. Bu, Filistinlileri Filistin topraklarından atabilmek için Filistinlilerden peşin onay istenen garip bir anlaşma projesi. Abbas ise vetoyu göze alarak BM’de ABD’ye meydan okumak istiyor. Lakin Güvenlik Konseyi’nin en azından dokuz üyesinin desteğini alarak ilk barajı aşabilir ve elemeyi geçebilirse. İkinci baraj ise ABD’nin vetosu. Herhalde bu gidişle ona sıra gelmeyecek.
•
ABD İsrail’in sakarlıklarını düzeltmekle meşgul. Bu anlamda, Mısır Başbakanı İsam Şeref Camp David anlaşmasının kutsal olmadığını söyledi ve İsrail buna şiddetli tepki gösterdi. Yani kısaca Davut’un Kampı ve otağı yıkılıyor ve İsrail giderek yalnızlaşıyor. İşte tam bu noktada Obama Türk-İsrail ilişkilerini tamir etmek istiyor. Belki de böylece bir açığı kapatmak ve İsrail açısından yararlı hale gelmek arzusunda. Yeni seçimlerde de İsrail’in bahis atı olmak istiyor. İsrail’in bölgesel partnerleri bir bir arkasından çekilirken, Obama’ya da İsrail’in gönlünü yapabilmek için ilişkileri tamir etmek düşüyor. Bunu adaleti temin ederek değil liderlere baskı uygulayarak yapmaya çalışıyor. Bazen Abbas’a bazen de Erdoğan’a ama sırasıyla herkese. Sadece İsrail için. Lakin Başbakan Erdoğan, Obama’nın kaybettiği noktadan kazanıyor. Bakalım Başbakan Erdoğan Obama’nın hatırına bu denklemin bozulmasına izin verecek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.