26 Maddede Ehli Sünnet Müslümanlığı
1. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur'an Müslümanlığıdır.
2. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur'anın doğru yorumu Müslümanlığıdır.
3. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur'anı Sünnetin ışığında yorumlama ve hayata uygulama Müslümanlığıdır.
4. Ehl-i Sünnet icmâ-i ümmet Müslümanlığıdır.
5. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı esasta, temellerde, usûlde, doğru yorumda cadde-i kübradır.
6. Sevad-ı Âzamdır. Kur'ana ve Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) inanan Müslümanların büyük topluluğudur.
7. Cumhur-i ulema yoludur.
8. Tevhid ve tenzih yoludur.
9. Allah'ı kemal sıfatlarla sıfatlı bilmek ve noksan sıfatlardan tenzih etmektir.
10. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı, ayrıntılarda olumlu ve rahmanî çeşitlilik zenginliği içinde temellerde ve esasta sarsılmaz bir birlik oluşturur.
11. Ehl-i Sünnet ulema, fukaha ve meşâyihi, ucu Resullerin Seyyidine (Salat ve selam olsun ona) ulaşan nuranî bir silsile ile icazetlidir.
12. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Selef-i Sâlihîn yolundadır.
13. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur'an, Peygamber ve Selef ahlakını esas alır.
14. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Ashab-ı kiram radiyallahü anhüm ecmaîn Efendilerimizi din konusunda âdil kabul eder ve onlara saygı gösterir.
15. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı bundan 1400 yıl önce zuhur etmiş üzücü fitne ve fesatları Allah'ın yüce adaletine, Mahkeme-i rûz-ı cezaya havale eder, bu fitnelerin dedikodusunu, taraftarlığını, militanlığını, holiganlığını yapmaz.
16. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Ehl-i Beyt-i Mustafa'yı sever, benimser, Hz. Ali, Hasaneyn-i muhteremeyn, Hz. Fâtima annemizi baş tacı eder.
17. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Hz. Hasan efendimizin fitneyi önleyici uzlaştırıcı ahlakını benimser.
18. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur'an-ı Azimüşşanın câhiller, bid'atçiler, kötü niyetliler ve din sömürücüleri tarafından re'y ve heva ile tefsirini kabul etmez.
19. Ehl-i Sünnet Müslümanlığının temeli nass ve nakildir.
20. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur'anî ve Nebevî rehberlik ve nur olmaksızın aklın tek başına doğru yolu bulamayacağını kabul eder.
21. Ehl-i Sünnet Müslümanlığında sahih ve makbul bir imandan sonra ikinci önemli vazife beş vakit namazı dosdoğru kılmaktır.
22. Ehl-i Sünnet Müslümanlığında ihlas, takva ve adalet esastır.
23. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı, mü'minlerin kafirleri dost ve veli edinmelerine, onları körü körüne taklit etmelerine izin ve ruhsat vermez.
24. Ehl-i sünnet Müslümanlığında taqiyye yaparak Müslümanları aldatmak ve kandırmak yoktur.
25. Ehl-i Sünnet Müslümanlığında, Peygamberler dışında ismet sıfatıyla sıfatlı mâsum şahsiyetler yoktur.
26. Ehl-i Sünnet Müslümanlığı halka can, mal, ırz, neseb, din ve inanç güvenliği sağlar.
*(İkinci yazı)
İstanbul Papağanları
Beş sene olmuştu, çok soğuk bir kış günüydü, lapa lapa kar yağıyordu. Pencereden balkonuma bakıyordum. Bendeniz her kar yağışında Cenab Şehabettin'in kar şiirini hatırlar, hatırımda kalan bazı mısralarını mırıldanırım.
"Bir beyaz lerze,
Bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar,
Geçen eyyam-ı nev-baharı arar..."
O kar tipisi içinde beni çok şaşırtan bir hadise olmuştu. Balkondaki demirlere yemyeşil, uzun kuyruklu, kıvrık gagalı bir papağan konmuştu. Sıcak iklimlerin bu kuşunun, bu şiddetli kışta İstanbul'da ne işi vardı?
Sonra öğrendim ki, yirmi otuz yıldan beri şehrimizde ve yurdumuzun başka yerlerinde birkaç papağan türü yaşıyormuş, yuva kurup kuluçkaya yatıyor, yavru çıkartıyormuş.
Ne güzel, ne harika bir yenilik. Şehri, eskiden içimizde olmayan yeni canlılarla paylaşmak.
Oturduğum apartmanın bahçesinde kocaman bir fıstık çamı, yine büyük bir çitlembik, hayli gelişmiş bir kartopu ağacı ve kısa zamanda büyüyüp binanın boyunu aşan aylandoz ağaçları var.
Çevremde kumrular yaşıyor. Bu sene banyoma giren iki kumru çifti yavru çıkarttılar. Kirletiyorlar ama onların evimde yuva kurmalarından çok mutlu ve memnunum.
Kargalar var, sayıları onlar kadar olmasa da saksağanlar... Her taraf serçe dolu. Kışın pencere kenarına suda ıslatılmış bayat ekmekleri koyduğumda bazen martılar da geliyor.
Bahçemizde sansar da yaşıyor.
İstanbul papağanlarının fotoğraflarına internetten baktım.
İstanbul ve papağanlar... Ne güzel bir yenilik.
Topkapı sarayının bahçesindeki ulu çınar ağaçlarının kovuklarına papağanlar yuva yapıyormuş. Barınamasınlar diye kovukları betonla doldurmuşlar. Çok üzüldüm. Onlar kargalar gibi/kadar zararlı değil ki.
Halkımızın bir kısmı canlıları, bitkileri, yeşilliği seviyor ve koruyor. Bir kısım Vandallar da onlara düşman. Bu ikinci sınıfın şerrinden Allah bu ülkeyi korusun.
Yamyam yapılaşma dolayısıyla şehirdeki parkların, yeşil alanların sayısı çok azaldı.
Alman şehirleri, bizim tersimize korular, parklar, yeşil alanlar, sun'î göller ile şenlenir. Hannover'in içindeki bir koruluğa gitmiştim. Kuşlar neredeyse insanların elinden yiyecek alıyordu. Hayvancağızlar insanların hain olmadığını biliyordu. Bir ağaçtan bir sincap inmiş, yere atılan fıstıkları el gibi kullandığı ön ayaklarına almış yiyordu.
İstanbul papağanlarını koruyalım. Birtakım alçakların onları avlayıp satmalarını önleyelim. Yuva yaptıkları ağaç kovuklarını tıkamayalım, kışın az da olsa onlara yiyecek verelim.
Elimden gelse İstanbul ikliminde yaşayabilecek nice canlı ve bitki türünden örnekler getirir Gülhane parkı, Yıldız Sarayı bahçesi gibi yerlere bırakırım.
İstanbul'un ahşap evlerinin bahçelerinde eskiden küçük çiçekli tırmanan güller yetişirdi. Köhne, biraz yana yatmış yaşlı bir ev o çiçeklerle ne kadar güzel görünürdü. Sanırım sur içinde bir tek böyle gül kalmadı. Çok şükür mor salkımların kökü henüz kurumadı.
Yeşilliksiz, kuşsuz, ağaçsız, çiçeksiz hayat sürenlere çok acıyorum.
Eskiden Boğaziçi'nde fok bile yaşarmış...