Bu not artırımı niye yeterli değil?
Dün S&P isimli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye'nin Türk parası cinsinden notunu BB'den BBB-'ye yükseltti. Bu not artışı Türk parası cinsinden yatırım ortamının daha olumlu olduğunu belirtiyor. Bir de hemen belirtelim, parası konvertible olan bir ülkede yerli para cinsinden not artırımı ile döviz cinsinden not artırımı, Türk parasının ve dövizin ithali ve ihracı serbest olduğu için, sonuç açısından büyük bir farklılık yaratmıyor. Buna rağmen S&P'nin bu ayrımı yapması, onun, Türk kambiyo rejimini iyi bilmediğinin bir göstergesi oluyor. Kaldı ki Merkez para basmayacağını taahhüt etti.
Her neyse, bu not artışı gene de Türkiye için kesinlikle yeterli değil. Türkiye'ye uygulanan not haksızlığı sürüyor. Çünkü Rusya, Meksika ve Bahreyn BBB seviyesinde tutularak hâlâ Türkiye'nin üzerinde bulunuyorlar. Oysa bu ülkeler Türkiye'den daha riskli. İşte bu nedenle Türkiye'nin notunun G.Kore, Malta, Polonya, Malezya'nın bulunduğu A düzeyine yükseltilmesi gerekiyor.
Peki Türkiye'nin notu niye yükseltilmeli? HSBC Bankası Global Varlık Yönetimi, içinde altı ülke hisse senetlerinin bulunduğu ülke isimlerinin baş harflerinden oluşan CIVETS adı verilen bir fon kurdu. Bu fon, BRIC olarak isimlendirilen (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin hisselerinin oluşturduğu) fondan son 4 yılda daha iyi performans gösterdi. Peki Türkiye'nin de içinde bulunduğu yüksek performanslı fona hangi ülkelerin hisseleri alındı? Önceki gün The Wall Street Journal'da yer alan rapora göre, CIVETS isimli bu fona Kolombiya, Endonezya, Vietnam, Mısır, Türkiye ve G.Afrika'nın hisse senetleri alındı. Bu altı ülkenin ortak özellikleri arasında ekonomilerinin hızlı büyümesi ve kamu borç seviyelerinin düşük olması öne çıkıyor. Ayrıca bu ülkelerin nüfuslarının fazla ve yaş ortalamasının düşük olması, hızla artan bir iç talep yaratıyor ve bu güçlü iç talebin ekonomik büyümeyi hızlandırdığı düşünülüyor. Türkiye'nin kredi notunun düşük olmasına rağmen "yatırım yapılabilir" doğrultuda geliştiği, Mısır'ın ise yaşadığı politik riskle kırılganlık yarattığı ileri sürülüyor.
Türkiye için CIVETS ülkeleri raporunda nasıl bir değerlendirme yapıldığına gelince... Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın Avrupa ve başlıca enerji üreticisi ülkeler arasında yer almasının ekonomisinin geleceğine güç kattığı belirtiliyor. Böylece Türkiye bir enerji koridoru olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca Türkiye'nin az olan doğal kaynaklarına rağmen çok çeşitlenmiş imalat sanayisinin doğal kaynaklara bağlı pek çok ülkeden daha güçlü bir ekonomi görünümü verdiği ileri sürülüyor. Yine Avrupa Gümrük Birliği'nin içinde yer almasının da, Türkiye'ye sınırsız bir ticari pazar olanağı sağladığı söyleniyor.
Gelelim CIVETS raporunun Türkiye değerlendirmesindeki çarpıcı noktaya... Raporda, Türkiye'nin az olan doğal kaynaklarına rağmen çeşitlenmiş imalat sanayisi ve Avrupa Gümrük Birliği'nin sağladığı sınırsız pazar avantajı gerçekten önemli bir ayrıcalığa işaret ediyor. Çünkü bazı gelişmekte olan ülkeler, örneğin Rusya ve Brezilya, önemli doğal kaynaklara ve özellikle petrole sahip oldukları için öne çıkan ülke konumunda. Fakat petrol ve doğal kaynak fiyatlarındaki gerilemeler, bu ülkelerin ekonomilerini hemen zorda bırakabiliyor.
Hatırlayacaksınız 2008'de küresel mali krizin derinleşmesiyle petrol fiyatları gerileyince, Rusya ve Brezilya zor durumda kalarak adeta tek ürüne aşırı bağlanan ülkelerin yakalandığı "Hollanda hastalığına" tutulmuştu. İşte bu açıdan Türkiye, çeşitlenen imalat sanayisi ile diğer gelişmekte olan ülkelerden çok daha ileri aşamada bulunuyor. O halde, "doğal kaynak ekonomisine bağlı ülkelerin notu hangi düşünceyle Türkiye'nin üzerinde tutuluyor?" sorusunun cevabını kredi derecelendirme kuruluşlarının mutlaka vermesi gerekiyor.
Çünkü ekonomisi tek ya da birkaç kaynağa bağlı olmanın cari açıkla ilgili daha riskli bir durum yarattığını onlar da pekala biliyor. Eğer derecelendirme kuruluşları, Türkiye'de özel sektöre ait olan cari açığı not artımına engel olarak gösteriyorsa büyük hata yapar. Çünkü bu durumda ekonomik olarak değil, ideolojik olarak not verdiklerini itiraf etmiş olurlar. CIVET fonunda niye Türkiye'nin ekonomik performansı iyi olan 6 ülke arasında bulunduğunun cevabını veremezler. Dolayısıyla bugünkü S&P'nin not artışı Türkiye açısından kesinlikle yeterli ve adil değil. Derecelendirme kuruluşlarını protesto etmemiz şart.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.