Büyüyen Türkiye'nin başı dertten kurtulmaz
Ankara'daki patlamadan sonra herkesin zihnini aynı soru kurcalıyor: "Kim yaptı?"
Bence bu konu hakkında çok da kafa patlatmanın gereği yok. Önemli olan şunu bilmek: Türkiye büyüdükçe başı dertten kurtulmayacak.
Diyelim ki güvenlik ve istihbarat güçleri bombanın PKK militanları tarafından konulduğunu saptadı. Bu bize bir şey anlatır mı?
Bir zamanlar Kürt sorununa dikkati çekmek ve bu alanda özgürleşme sağlamak amacıyla savaşan PKK artık taşeron bir örgüt oldu.
Bombayı koyan militan... Hatta ona emri veren bir üst kademedeki "amiri" bile bilmiyordur kimin adına konulduğunu...
***
PKK ve İsrail bu işte olağan şüpheliler. Son günlerde meydana gelen en küçük bir olumsuzluğu onlardan biliyoruz. Hemen onları suçluyoruz. Ama ne malum? Belki de başka parmaklar var bu işin içinde...
Hep verdiğim örnektir: Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmasını istemeyen bir ülke olsanız... Ne yaparsınız?
"Çözüm" o kadar basit ki! PKK'yı el altından desteklersiniz... Örgüt savaşa devam eder.
Siz de Türkiye'nin üye olmasını destekleyen ülkelere dönüp, "Savaşın sürdüğü bir Türkiye'yi aramıza alacak değiliz herhalde... Sorununu çözsün, öyle gelsin" dersiniz. Kimse itiraz edemez.
***
Elbette güvenlik güçleri bombayı koyanları, eylemi planlayanları saptamak ve yakalamak için çalışacak.
Ancak bizim gibi sıradan vatandaşların fazla işine yaramaz bu bilgi. Biz yine duraklara, kafelere, trenlere konulan bombalara maruz kalacağız.
Bunları karamsar olduğum için değil, "coğrafyamız, bizim kaderimiz" olduğu için söylüyorum. Türkiye'yi alıp başka topraklara taşımak mümkün olmadığına göre bunları çekmek zorundayız.
***
Bir ülkenin ekonomik olarak büyümesi, siyasi bazı gerekleri de beraberinde getirir. Büyük başın derdi de büyük olur misali...
Büyüdüğün zaman Başbakan Erdoğan'ın yaptığı gibi yurtdışı gezilerine çıkılır. Yabancı ülkenin halkı tezahürat yaparken her şey günlük gülistanlık görünür. Halbuki birileri çoktan diş bilemeye başlamıştır.
Başbakan Erdoğan, "Arap Baharı" ziyareti için yollara döküldüğünde birileri MİT'in PKK yöneticileri ile yaptığı görüşmeleri kamuoyuna sızdırdı.
Şimdi Başbakan Erdoğan, ABD'ye gitti ya... Bu kez da Ankara'da bombayı patlattılar. (Sanki birileri Erdoğan'a, "Sen Türkiye'den pek ayrılma, otur oturduğun yerde" diyor.)
***
Ancak bu yoldan dönüş yok! Saldırılar oluyor diye Türkiye ekonomik büyümesini durduramaz... Örneğin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's dün kredi notumuzu yükseltti.
Şimdi Türkiye kalkıp, "Benim kredi notumu yükseltme" diyebilir mi? Notu yükseldikçe de yatırımlar artar, ekonomi büyümeyi sürdürür.
Büyümeye devam ettikçe, siyasetini ona göre ayarlamak zorunda kalır... Bunu yaptıkça coğrafi konumu nedeniyle saldırılar sürer...
***
Bazı ülkeler bu açıdan şanslıdır: Mesela ABD ve Kanada, Avrupa'dan yalıtılmış bir biçimde büyümeyi sağladı... Japonya ise İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'nin kanatları altında serpildi...
Buna karşılık önce İngiltere, ardından Almanya, 18 ve 19'uncu yüzyıllardaki gelişmelerini savaşarak sağladı.
Bugün bizimki de bir tür savaş durumu: Düşük yoğunlukta. Öldürmeyen ama sürekli kanatan, can yakan türden bir savaş...
Maalesef buna tahammül etmek zorundayız.