Çağdaş (!) medyaya din adamı ve sözlük verilmeli
Çok bilen ama bilmediğini bilmeyecek kadar cehaletin diplerinde yüzen bir kısım “çağdaş ve aydın (!) medyacılar;” Başbakan Erdoğan’ın konuşmaları karşısında sürekli çuvallıyorlar.
Dünyanın diğer toplumlarını bilmem ama bizim halkımızın en belirgin iki ortak değeri, “dilimiz ve dinimizdir.”
Ülke içinden veya dışından; kim ya da kimler olursa olsun, bu iki ortak değere karşı mücadele edenler, eninde sonunda kaybetmişlerdir.
İşte en güzel örneğini bugünlerde yaşıyoruz.
Yıllarca toplumun iki değer yargısı üzerinde bir buldozer gibi veya biçerdöver gibi aralıksız mesai yapan “çağdaş (!) ve aydın (!) medya,” bugün halkın dilinden ve dininden konuşan Başbakanın ifadeleri karşısında; “Acaba ne dedi” diye kıvranıp duruyor.
Oysa bu ülkede Başbakanın veya diğer hükümet yetkililerinin ne söylediklerini, mezradaki vatandaşımızdan, şehirlerimizdeki en bilge kişiye kadar herkes anlayabiliyor.
Hükümet bir iyilik edip, bu çevrelere; “Osmanlıca, Türkçe, Farsça, Kürtçe ve Arapça” dillerini içine alan bir “Türkçe Sözlük” dağıtmalıdır.
¥
Diyanet İşleri Başkanı muhterem Mehmet Görmez Hocam da malum medya kuruluşlarına gönüllü birer din adamı görevlendirmelidir.
Çünkü halkımız ve din adamlarımız, çağdaş (!) medyanın yazar, çizer ve konuşan takımından din adına çok çekti.
Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı, belli kuruluşlara din adamları görevlendirirse, hem belki gerçekleri öğrenirler, hem başbakanın ne demek istediğini anlarlar.
Ve artık bakarsınız, milletimizin diniyle diliyle şimdiye kadar boş yere uğraşmış olduklarını anlayabilirler.
¥
Bilenler bilir de bilmeyenler için halk arasında çok yaygın olan bir notu aktarayım.
Bu ülkede; “Yanıyor mu yeşil köşkün lambası” diye bilinen ve okunan şarkı yasaklanmıştır.
Nedeni çok basit. “Yeşil İslam’ı çağrıştırıyor” diye.
Daha böyle nice yasaklanan türküler, şarkılar var da şimdi oturup onların listesini çıkaramam.
Bu söylediklerim gençler için komik gelebilir. Geliyor da.
Bazen konuşurken çeşitli örnekler veriyorum, gençler biraz da ağızlarını bükerek; “Yapmayın hocam ya, bu kadar da olmaz artık” diye hayret ediyorlar.
¥
Malum kesimin cehaletine bir başka örnek daha sunalım. Hurma’nın gerçek adı “Temur”dur. Bizim dilimize ise “Hurma” olarak geçmiştir.
Besin değerleriyle ilgili yiyecek ve içeceklerin adları arasında çok kısıtlı da olsa “Temur” ismi geçer ama bu ismin “Hurma” olduğu bilinmez.
Ayrıca çağdaş ve aydın (!) medyanın beslenme ve diyet uzmanlarının listesinde de “Hurma” yoktur. Oysa Hurma, bütün meyvelerdeki vitaminlerin tamamını barındırır.
Niye diyet listelerinde yer almadığını biliyor musunuz peki?
Söyleyeyim; “Hurma tanıtılır ve özellikleri anlatılırsa, belki insanlar İslam’a karşı bir sempati duyarlar” diye.
Böyle cehalet denizinde yüzen çevrelere birer sözlük ve birer din adamı az değil mi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.